Welcome
Login:   Pass:     Register - Forgot Password - Resend Activation

Turkish Class Forums / Language

Language

Add reply to this discussion
....the problem is that...
(203 Messages in 21 pages - View all)
1 2 3 4 5 6 7 8 [9] 10 11 12 13 14 15 16 17 18 ...  >>
80.       thehandsom
7403 posts
 27 Dec 2012 Thu 10:50 pm

 

Quoting vona

 

 

Is this written in a completely different language?

 

Yâ Rab belâ-yı ‘aşk ile kıl âşinâ meni
Bir dem belâ-yı ‘aşkdan etme cüdâ meni
Az eyleme ‘inâyetüni ehl-i derdden
Ya‘ni ki çoh belâlara kıl mübtelâ meni

 

The poem is from Fuzuli (1483 - 1556).

 

Not really..

But below is the original source for the poem.

That is is different language!!

Yours is how it would have been written with the latin alphabet (yet I still have an issue with the meanings. It contains many words you dont come a cross with any books or any news papers in our daily lives)

يا رب بلای عشق ايله قيل آشنا بني
بر دم بلای عشقدن قیلما جدا بني

آز ایلمه عنایتيکي اهل درددن
یاني که چوق بلالره قیل مبتلا بني


 

 

81.       nevbahar
78 posts
 27 Dec 2012 Thu 10:51 pm

Atatürk´ün bıraktığı rejimin en parlak yönlerinden birisi de milli dilimizdir. Dünyanın en güzel ve en zengin dili olan Türkçemiz, eski çağlarda Arap, Acem dillerinin etkisi altında kalmış, yeni uygarlık ve bilgi gelişmelerine ayak uyduramamıştı. Konuşma dilimizle yazı dilimiz arasında derin bir uçurum açılmıştı. Türk kültürü ilerliyemiyor, halk tabakaları arasına yayılamıyordu. Atatürk, 1932 yılında kurduğu Dil Kurumu ile bu ihtiyaca cevap verdi. (İbrahim Hakkı Konyalı, 1938)

I.


Cumhuriyet Halk Partisinin 1935 tarihli Programı, şu kavram ve deyimlere yer verir: "törütgen yetkiler", "irde kaynağı", "özgür ertik sahipleri", "kınavlar arasındaki uyum", "yoğaltmanlar arasında asığ kavgaları", "çıkat tecimi için kipleştirmek", "hayvan yeğritimi", "ciddiğ bir yasav", "ertik okulları", "taplamak", "yüret ve bildirge işleri", "tutaklar ile kapsıkları ayırmak", "ulusun yüksek asığı", "klas kavgası ergesi", "özel yönetgeler ve şarbaylıklar", "arsıulusal ergelerle cemiyet yapmak", "kıymetli izdeşler".


Türkçe oldukları ileri sürülen bu ve benzeri deyimlerin Türk okuru tarafından anlaşılamayabileceği gözönünde tutularak, programa 170 kelimelik bir sözlük eklenmiştir. 1 Bildiğimiz kadarıyla yeryüzünde sözlükle birlikte yayınlanan ilk ve tek siyasi parti deklarasyonu budur.


Atatürk´ün 1934´te bir diplomatik davette yaptığı aşağıdaki konuşma da, dil devriminin Türkçeyi halk diline yaklaştırıcı katkılarına ilginç bir örnek sayılabilir:


"Altes Ruvayal! [...] Süerdemliği, önü, bu iki ulus, ünlü sanlı sözlerinin derinliğinde sonsuz tutmaktadır. Ancak, daha başka bir alanda da onlar erdemlerini o denlü yaltırıklı yöndemle göstermişlerdir. Bu yolda kazandıkları utkular, gerçekten daha az özençe değer değildir. Avrupanın iki ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak, baysak, önürme, uygunluk kıldacıları bulunuyorlar. Onlar bugün en güzel utkuyu kazanmaya anıklanıyorlar: baysal utkusu." 2


II.


Türkçenin "öz" Türkçe sözcüklere indirgendiğinde halk diline daha yaklaşacağı şeklindeki yersiz inanışa ilişkin ilk hatırlatılması gereken şey, Türkçe konuşma dilinde Orta Asya kökenli (Kemalistlerin deyimiyle, "öz" Türkçe) kelimelerin oldukça düşük bir oran tuttuklarıdır.


Dilin en temel 300 ila 500 kelimesi ağırlıkla Orta Asya kökenlidir. Bunlara ("yemek", "içmek", "gitmek", "gelmek" gibi) basit fiiller, ("bu", "ben", "öbür", "aşağı", "yukarı" gibi) belirsiz sıfat ve zamirlerle edatlar, ve (birden bine kadar) sayılar dahildir. Ancak spesifik herhangi bir konuya ait söz hazineleri (örneğin meslek adları, sebze, meyva ve yemek çeşitleri, nalburiye ve bakkaliye maddeleri, futbol terimleri, tamircilik ve trafik terimleri, temel hukuk ve bürokrasi deyimleri, ay ve gün isimleri, küfürler vb.), ezici çoğunlukla, Arapça, Farsça, İtalyanca, Fransızca, İngilizce gibi farklı dillerden kaynaklanırlar. Günümüz konuşma Türkçesinin iskeletini oluşturan 5000 kelimenin sadece %30 kadarı Orta Asya kökenlidir. 3 Bunun da %5-10 kadarı, dil devrimi sonucu konuşma diline giren yeni kelimeler olduklarına göre, bundan altmış yıl öncesinin Türkçe konuşma dilinde Orta Asya kökenli kelimelerin ancak %20 dolayında bir oran tuttuklarını tahmin edebiliriz.


5-6 Kasım 1994 tarihli gazete ve dergilerden rastgele topladığımız aşağıdaki deyimlerde, italik olarak dizili olanlar dışında Orta Asya kökenli sözcük yoktur:


Dükkanın elektrik faturası, patates salatası ve palamut ızgara, modern popun ilahı, domates fiyatları, merhaba moruk, sabahleyin hava berbattı, vapur bileti, telefona hemen cevap vermedi, çikolatalı pasta, fıstık fındık parası, cesetten bazı organlar, bedava tatil, ahlaksız, hayasız adamlar, ihbar, anında devlete yapılır, şampiyonlar liginde Galatasarayın hali, bomba gibi kaset, enfes bir kitabın sahibi, milyar değil, kuruş haram, merkez partiler tabanlarını kayb-ediyorlar, hafif sarhoş sofradan kalkmışlar, dünyada felaket çanları, elektrikli sandalye, müthiş minibüs, belediyede dozerli teftiş, motorundan şasisine kadar, kalite standardı, moda dünyasının kalbi, perşembe ve cuma, hazırladığı pembe ve gri renklerdeki çamaşır modelleri, polisler tarafından adli tıbba götürüldü, müzik grupları sayesinde, kaptan köşkü, lodos, poyraz, alt tarafı sabun canım.


Sözlüğün rastgele bir bölümünden topladığımız Türkçe konuşma diline ait aşağıdaki sözcüklerin tümü, Farsçadan alınmadır:


çabuk, çadır, çağla, çanak, çarçur, çardak, çare, çarık, çark, çarşaf, çarşamba, çavdar, çember, çene, çengel, çengi, çeşme, çeşni, çeyrek, çınar, çıra, çile, çini, çirkef, çirkin, çoban, çuval, çünkü


Türkçede üç temel bağlacı ifade eden tüm deyimler (ve, veya, yahut, ama, fakat, lakin) Arapça kökenlidir.


Konuşma dilinin hali böyleyken, dil devriminin Türkçe için koyduğu hedef, bilindiği gibi, bütünüyle Orta Asya kökenli sözcüklerden oluşan bir yazı dili üretmek olmuştur. Örneğin Atatürk´ün yukarıdaki söylevinde kullandığı "Altes Ruvayal" ve "Avrupa" dışındaki tüm sözcükler "öz" Türkçedir. Besim Atalay´dan aşağıda naklettiğimiz alıntıda "öz" Türkçe oranı %100´dür. 5 Kasım 1994 tarihli Cumhuriyet gazetesinde başyazı ile Kemalist köşe yazarları Mustafa Ekmekçi ve İlhan Selçuk´un kullandıkları Orta Asya kökenli sözcük ortalaması, sırasıyla % 88 ve 93´tür.


Devrim öncesi Osmanlı yazı Türkçesine gelince, aşırı ağdalı bir biçimselliğe sahip olan eski saray ve bürokrasi dili ile, 1860´lardan sonra özellikle gazete ve roman dili çerçevesinde gelişen yeni uslubu birbirinden ayırmamız gerekir. Modern Osmanlıca yazı diline örnek olarak bunlardan ikincisini esas alıp, 1860 ile 1923 yılları arasına ait gazete makalesi, siyasi beyanname ve tiyatro eseri gibi yazıları gözden geçirdiğimizde % 20 ile 40 arasında değişen oranlarda "öz" Türkçe kelimeye rastlarız. 4 Mustafa Kemal´in Nutuk´ta kullandığı oldukça ağdalı Osmanlı Türkçesinde "öz" Türkçe ortalaması % 22 civarındadır.


Anlatılanları kısaca özetlemek gerekirse:


Orta Asya kökenli sözcüklerin Türk dilindeki oranı


Konuşma dilinde: %30 ila %35


Osmanlı yazı dilinde: %20 ila %40


"Arınmış" yazı dilinde: %88 ila %100


Bu istatistiklerden, Osmanlı yazı dilinin konuşulan Türkçeye yakın olduğu sonucunu çıkaramayız. (İki sebeple: 1. Konuşma dili için verdiğimiz sayılar kelime hazinesi, yazı dili için verdiğimiz sayılar ise kullanım sayılarıdır; toplam Osmanlı yazı leksikonu içinde "öz" Türkçe kelimelerin oranı herhalde %5´i çok geçmez. 2. Osmanlı yazı dilinin Arapça terkip ve gramer kurallarına olan eğilimi, konuşma diline yabancıdır.)


Buna karşılık, dil devrimi sonucu oluşturulan "arındırılmış" yazı dilinin konuşulan Türkçeyle pek alakası olmadığını, bu rakamlar - eğer kanıt gerekiyorsa - yeterli açıklıkla kanıtlamaktadır.


Yeni türetilen "öz" Türkçe terimlerin, Türkçe köklerden türedikleri için daha kolay anlaşılır oldukları şeklindeki iddia ise, inandırıcı olmaktan uzaktır. Sözgelimi, herhalde "tükmek" fiilinden türeyen "tükel" sözcüğü ile Arapça kökenli "mükemmel" sözcüğünden hangisinin Türkçe bilen biri tarafından daha kolay anlaşılacağı, sanıyoruz ki tartışma gerektirmez.


III.


CHP´nin 1935 programı, dil devriminin amacını "Türk dilinin ulusal, tükel bir dil haline gelmesi" olarak tanımlamaktadır. İkinci amaca anlam vermek güçtür; çünkü devrim-öncesi Türkçenin ne kadar mükemmel ve kıvrak bir ifade aracı olabileceğini program yazarının bilmemesine ihtimal verilemez. 20.ci yüzyılda Türkçeyi kelime zenginliği, ifade berraklığı, renklilik, kudret ve ahenk bakımlarından Atatürk kadar ustaca kullanmış bir üslupçu azdır. Nutuk, öbür sorunları ne olursa olsun, Osmanlı Türkçesinin parlak yapıtlarından biri sayılmak durumundadır. Gazi´nin Gençliğe Hitabesinden daha "mükemmel" bir Türkçenin nasıl bir şey olabileceğini kavramak kolay değildir.


Keza, "mektup", "hasta", "ticaret", "misal", "şehir", "ihtimal" gibi herkesin bildiği kelimelerin yerine "betik", "sayrı", "tecim" vb. koymakla bir dilin nasıl mükemmelleşeceğini anlamak da mümkün olamaz.


Nitekim dil devrimine ilişkin literatüre göz attığımızda, asıl - hatta tek - vurgulanan amacın tükellik değil ulusallık olduğunu görürüz. Örneğin Sadri Maksudi (Arsal)´ın, dil devriminin başlangıç noktasını oluşturan Türk Dili İçin kitabına Atatürk´ün yazdığı sunuş yazısına göre,


"Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır."


Türk Dil Kurumunun kurucu üyelerinden ve dil devrimi hareketinin önde gelen temsilcilerinden Besim Atalay´a göre,


"Dil devriminin üç amacı vardır: Birincisi, güzel dilimizi yabancı sözlerden kurtarmak, dile kendi benliğini kazandırmaktır. İkincisi, dilin öz kökünden, kendi varlığından yeni sözler türeterek dili işlemektir. Türk´e öyle bir dil vermektir ki, o dil ile bütün düşüncelerini, bütün duygularını söyleyebilsin, yabancı dillerden söz aramaya kalkışmasın. Üçüncüsü, bilgi acununa Türk soyu gibi Türk dilinin de büyüklüğünü göstermektir."5


Sayılan amaçların ilk ikisi, "dili yabancı kökenli sözlerden arındırmak" diye özetlenebilir. Dikkat edilirse, hedef "Türk´e, bütün duygu ve düşüncelerini söyleyebileceği bir dil vermek" değildir (çünkü Türk´ün zaten öyle bir dili vardır); "bütün duygu ve düşüncelerini yabancı dillerden söz aramaksızın söyleyebileceği bir dil vermek"tir. Üçüncü amaç olarak ifade edilen sözlere ise rasyonel bir anlam yüklemek güçtür.


Yabancı dillerden söz almanın ne gibi bir sakıncası olduğuna ilişkin bir açıklama verilmemiştir. Aynı şekilde, dil devrimine ilişkin altmış yıllık literatürü taradığımızda, yabancı sözlerin neden dilden atılması gerektiğine dair tutarlı, etraflı, rasyonel hiçbir gerekçeye rastlayamayız. Yabancı kelimelerin, ulusal dava açısından zararlı, "düşman", hatta utanç verici oldukları konusunda genel bir anlaşma vardır. Örneğin Dr. Reşit Galip´in Birinci Türk Dil Kurultayını açış konuşmasına göre, "şaşkın, şuursuz, kozmopolit bir dalaletle [...] yabancı istilasına kapılarını ardına kadar açmış" olan Türkçe´ye "asli haşmet ve azametini tekrar kazandırmak" gereklidir. Ruşen Eşref´e göre "dilde türemiş yabancılıklara karşı" en iyi müdafaa, taarruzdur.6 Falih Rıfkı Atay´a göre, "ulusal Türkçe gayesinden ayrılmak için insan Türklüğünden uzaklaşmalıdır."7 Prof. Nimetullah Öztürk´e göre, "milli duygu ve düşünceden yoksun olanlar dil devriminin ne olduğunu anlayamazlar."8 Ali Püsküllüoğlu´na göre dil devriminin amacı, "Türk ulusuna Türklüğünü duyurmak"tır.9 Ancak beş yazarda da, yabancı kökenli sözcükleri neden atmak gerektiğine - ya da örneğin, kelime hazinesinin %60 kadarı yabancı kökenli olan İngilizce´nin neden makbul bir dil olmadığına - ilişkin, mantık miyarına vurulabilecek türde herhangi bir açıklama bulunmaz.


"Yabancı" olanın kötü olduğu ve dolayısıyla atılması gerektiği, ayrıca herhangi bir ispat gerektirmeyen bir aksiyom - temel veri - olarak Kemalist literatürde varsayılmıştır.


Yabancı düşmanlığı, bilindiği gibi, insan toplumlarının yabancısı olduğu bir hadise değildir: günümüzde en uygar toplumlarda bile bu ilkel içgüdünün yer yer taraftar kazandığı görülmektedir. Öte yandan, "yabancı" olanı dilden (ve sanayiden, tarihten, eğitim sisteminden, devlet memuriyetinden, toplumsal yapıdan) temizlenmesi gereken bir pislik olarak kavrayan mutaassıp zihniyet ile, kullandığı deyimin Arap, Fars, Rum yahut Frenk kökenli olduğuna bakmaksızın derdini ifade etmeyi yeğleyen geleneksel Türk ve Osmanlı pragmatizmini kıyaslamak, öğretici olabilir.

82.       nevbahar
78 posts
 27 Dec 2012 Thu 11:20 pm

son sözler...

20.ci yüzyılda Türkçeyi kelime zenginliği, ifade berraklığı, renklilik, kudret ve ahenk bakımlarından Atatürk kadar ustaca kullanmış bir üslupçu azdır

Gazi´nin Gençliğe Hitabesinden daha "mükemmel" bir Türkçenin nasıl bir şey olabileceğini kavramak kolay değildir.

bir yarışma proğramında yarışmacıya atatürk hayatta en hakiki mürşid ilimdir demiş.. mürşid kelimesinin anlamı ne ola ki diye soruldu.. yarışmacı soruyu bildi.. joker yardımıyla da olsa... alah türk insanını jokersiz bir başına bırakmasın ne diyeyim..  nutuk ve istiklal marşı da geleceğin eğitimli türkleri için yazılmıştı zaten.. anlamayanlar utansın...{#emotions_dlg.rolleyes}

bunca şeyi yazmamın sebebi belki acaba dil devrimi yapılırken biraz aşırıya kaçılmış ve türkçe biraz hırpalanmış olabilir mi diye konuşmaktı.. sanırım hala atatürk ve devrimler deyince  çok hassasız .. son derece makul ve anlaşılır.. ama ..osmanlıca sadece divan edebiyatı değil ki.. rastgele sçilmiş osmanlıca yazılmış asker mektuplarını siyah beyaz fotoğrafların arkasına karalanmış osmanlıca notları osmanlıca tutulmuş günlükleri  şu sitedeki çevirisi rica edilen türklere ait türkçe cümlelerle karşılaştırsak ... türkçenin içler acısı halinden kastım buydu.. umarım kimseyi rencide etmemişimdir..

ingilizce hakim olduğum bir dil değil.. ingilizce kurduğum cümleler içime sinmiyor.. bir ingilizce bir türkçe yazışmak da tuhaf... zaten forum kuralları da bir yere kadar ..{#emotions_dlg.bye}

83.       AlphaF
5677 posts
 28 Dec 2012 Fri 08:25 am

 

Quoting gokuyum

 

 

Yes but with it we can´t establish ties with our past. It should have been richer. If an English understand Shakespeare, I must understand Fuzuli and Şeyh Galip.

It is admirable if you can understand them, but not a must.  Shakespare wrote in English, for god´s sake. Can you say Fuzuli and Şeyh Galip wrote in Turkish ?

İf you must identify yourself with someone from the past, why not take Yunus, Karacaoğlan...They wrote for you, in your own language (assuming Turkish is your native language), and what they wrote are not shallower in any comparison.

 

84.       Abla
3648 posts
 28 Dec 2012 Fri 08:58 am

Quote:gokuyum

Language Wars Episode 7 soon on TC

 

Hahaa I love it. Everyone choose your side.

 

Why don´t you just have your fuzulis translated into modern Turkish?

85.       AlphaF
5677 posts
 28 Dec 2012 Fri 09:22 am

 

Quoting Abla

 

 

Hahaa I love it. Everyone choose your side.

 

Why don´t you just have your fuzulis translated into modern Turkish?

 

Because making Fuzuli accessible to today is not their main concern.

 

86.       gokuyum
5050 posts
 28 Dec 2012 Fri 09:23 am

 

Quoting AlphaF

 

It is admirable if you can understand them, but not a must.  Shakespare wrote in English, for god´s sake. Can you say Fuzuli and Şeyh Galip wrote in Turkish ?

İf you must identify yourself with someone from the past, why not take Yunus, Karacaoğlan...They wrote for you, in your own language (assuming Turkish is your native language), and what they wrote are not shallower in any comparison.

 

 

 

Yes, I can say Fuzuli and Şeyh Galip wrote in Turkish. Do you think Shakespeare wrote with pure English?  You can´t even understand Yunus Emre completely with this Turkish Here is a part of Yunus Emre´s Risaletü´n Nushiye. I can give you many examples like this from Yunus Emre.

 

Egerçi işlenür bühtân u gaybet 

 Ser-encâm oldılar bunlar melâmet 

 Ki gaybet cânıla kadîmi degül 

Ki gaybet kandasa âdemi degül 

Çü gaybet mertebesi küfre girür 

Nasîbi neyise ol anı alur 

Kimün kim agz’içinde gaybet ola 

Sorusuz cümle yirde ol mât ola

thehandsom liked this message
87.       gokuyum
5050 posts
 28 Dec 2012 Fri 09:32 am

 

Quoting AlphaF

 

 

Because making Fuzuli accessible to today is not their main concern.

 

Nobody can translate a poem perfectly. He can only try. And the translation of a poem will be always different than original. It will be only an interpretion of it by the translator. But the original poem will always be semantically richer than the translation. Look at my translations of Ottoman poetry and see how bad they are comparing to original ones.

http://www.turkishclass.com/forumTitle_53112

 

 

 

88.       nevbahar
78 posts
 28 Dec 2012 Fri 12:35 pm

son sözler2..

merak etmeyin.. son sözler 3.. son sözler 4.. vallahi son sözler 5 diye uzayıp gitmeyecek{#emotions_dlg.satisfied_nod}

bir insan 800 yıllık geçmişine küfredebilir ya da dua edebilir.. herkesin kendi tasarrufu..ama

800 yılın tarihini edebiyatını lisanını yalayıp yutmazsan..sana bunları öğretecek batılı taliplerin eksik olmayacaktır..iyiniyetlerle elbette ki..zaten bizden iyi bildiklerine şüphem yok..

batıda çoktan ölmüş olan latinceyi öğrenmek prestij meselesi..bizdeyse nerdeyse gericilikle suçlandığınız .. isteyen öğreniyor ya engel olan yok daha ne ağlaşıp duruyorsunuz demeye gelen bir anlayış..ben osmanlıca öğrenmek istediğimde sadece 2 merkez bulabilmiştim.. tüm istanbulda..panik yok .. insanlar akın akın osmanlıca öğrenmeye kalkmıyor.. ne fena

sormayan okumayan  öğrenmeyen  sorgulamayan.. okulda öğrendiği müfredatın dışında öldür allah cümle kurmaya yanaşmayan .. batı kıyafetleriyle dolaşıp batı harfleriyle yazan şarklı kafası.. bu ülkede gerçekleşmemiş tek devrim... zihniyet devrimidir.. geçmiş ola..

vona biliyorum senin soruna hala cevap vermedim... ama senin sorun da pek anlamsız.. bir insan nasıl olur da benim türkçem tamam... bundan sonra yan gelip yatıcam der.. bazıları beşbin kelimeyle mutlu mesut yaşar.. bazıları on bin.. bazılarına o da yetmez..osmanlıca ingilizce öğrenmeğe kalkar..  kişisel tatminler...ama ingilizcemin hali içler acısı... helppppppp

son sözün2nin sonu..

dil devrimi fiyaskoyla sonuçlanmıştır .. bunu anlamak için halkın okur yazar oranlarını veren resmi rakamlara bakmak yeter.. kaldı ki üniversite sınavlarında sıfır alan gençleri gördükçe insanın yeniden devrim yapası geliyor.. gerçi onların kabahati yok.. türk genci read read read..joking{#emotions_dlg.satisfied_nod}

ses seda çıkmadı.. rencide olmadığınızı hala umuyorum..{#emotions_dlg.shy}

son söz dedim ama sen yeter ki yaz.. türkçe de olsa yaz diyen çıkarsa başka tabi...şaka şaka{#emotions_dlg.razz}

 

 

89.       Abla
3648 posts
 28 Dec 2012 Fri 12:39 pm

Quote:gokuyum

Look at my translations of Ottoman poetry and see how bad they are comparing to original ones.

Translate into your mother language.

 

Instead of crying for something that is gone why not work for a goal like this, a real cultural acchievement.

 

You might be just the right man for the job, gokuyum.

 

 

90.       gokuyum
5050 posts
 28 Dec 2012 Fri 12:44 pm

 

Quoting Abla

 

Translate into your mother language.

 

Instead of crying for something that is gone why not work for a goal like this, a real cultural acchievement.

 

You might be just the right man for the job, gokuyum.

 

 

 

Don´t worry abla, we have their translations. And they suck.



Edited (12/28/2012) by gokuyum

(203 Messages in 21 pages - View all)
1 2 3 4 5 6 7 8 [9] 10 11 12 13 14 15 16 17 18 ...  >>
Add reply to this discussion




Turkish Dictionary
Turkish Chat
Open mini chat
New in Forums
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense!
Etmeyi vs etmek
HaydiDeer: Thank you very much!
Görülmez vs görünmiyor
HaydiDeer: Thank you very much, very well explained!
Içeri and içeriye
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ...
Present continous tense
HaydiDeer: Got it, thank you!
Hic vs herhangi, degil vs yok
HaydiDeer: Thank you very much!
Rize Artvin Airport Transfer - Rize Tours
rizetours: Dear Guest; In order to make your Black Sea trip more enjoyable, our c...
What does \"kabul ettiğini\" mean?
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ...
Kimse vs biri (anyone)
HaydiDeer: Thank you!
Random Pictures of Turkey
Most commented