Dostlar! I have a favor to ask. I have translated all the songs on Fikret Kızılok´s "Devrimcinin Güncesi" except for the following four. I am not having any luck finding the Turkish lyrics anywhere. So, if you should come across the lyrics for one of these songs, please let me know. Çok teşekkür ederim!
Cennetin Anahtarları ... Ve Savaştık Artık Hazır Ol Yola Çıkarken
Cennetin Anahtarları
Birgün Ömer´le tren istasyonunda dervişlere rastlamıştık. Ve garda da bir sürü yabancı yolcu. Dervişler davulları ellerinde, sivri külahları, bol cüppeleri, kendilerinden geçmiş bağırıp çağırıyorlardı. Nara atıyorlar, kimileri de düşüp bayılıyordu. Şöyle bir baktım, utandım, gözlerimi kapadım. Cennetin anahtarını satan papazlar, muska satan yobaz ve nara atıp kendinden geçen sözümona dervişler. İşte dedim kendi kendime, dünyayı bu hale sokan sizlersiniz. Artık düşünüyordum. Öğrenmek istiyordum. Düşlerim beni aştıkça, yeniden öğrenmek. İçimdeki büyük aşkın ne olduğunu artık iyice anlıyordum. Okul bitince İstanbul´a Harbiye´ye gidecektik, düşlerimizi gerçekleştirmeye.
... Ve Savaştık
Büyük savaşa az kalmıştı. Doğru gibi görünen askeri taktikler aslında siyasi senaryoların tam tersini gösteriyordu. Almanya savaşa girerse ve kazanırsa, Türkiye onun uydusu olacak. Kaybederse biz de paramparça olacağız. Sofya’da kalmak, her şeyden uzakta olmak istemiyordum. Beni artık tanıyorlardı. Onlar için tehlikeliydim. Uzak cephelerde beni oyalamak istiyorlardı. Hatta yanıma üç alay alıp, Hindistan’ı Müslümanlık adına zaptetmem bile istenmişti. Üç alay asker , ben ve Hindistan. Hep hayal, hep hayal. Yeni bir görev istedim. İstanbul’da olmak istiyordum. Beni uzakta tutmak için 19. Kolorduya, Gelibolu’ya gönderdiler. Aslında bu paha biçilmez bir fırsattı. Ben de gittim.
Artık Hazır Ol
Libya, Mısır, Filistin, Suriye, tüm Arap illeri. Müslümanlık adına alınmış topraklar. Ulus olamamış ümmetlerin, toplulukların hepsi şimdi İngilizden, Fransızdan, İtalyandan memnun gibiler. Bulgar, Yunan, Sırp ulus olmak istiyor. Turan illeri şimdiden sosyalizm adına zapt edilmiş.Tarih mi yanlış yazıyor, yoksa biz mi şaşırdık. O gece Şişli’deki evde İsmet’le buluştuk. Merhabalaşırken gözleri parlıyordu bütün ihtilalciler gibi. Anadolu haritasını çıkardım. Hemen cebinden bir pergel çıkardı. “İsmet” dedim. Anadolu’ya gidiş için en iyi yol sence hangisi? Demek karar verdin dedi. Haritaya baktı baktı; Bir sürü yol var, bir sürü de yer. Sonra sordu “Peki ne zaman?”. Zamanı geldi İsmet. Hazır ol, artık gidiyoruz.
Yola Çıkarken
Yola çıkarken apotlerimi koparmıştım. Artık rütbesiz bir er bile değildim. Emir ve komuta zincirinin ne olduğunu askerler iyi bilir. Artık halktan biriydim. Tek gücüm ihtilalci olmamdı. Boynumuzda idam fermanı bulunan bir ihtilalci. Bütün evraklar, yazışmalar resmi olarak yaverimdeydi. Ama o da istifa ettiğine göre “Ben” dedi bu evrakları şimdi size veremem, ne olacak? Bütün bunları bir başka komutana vermeli. Önce kendimi toparlayamadım. Rütbesiz bir ihtilalciydim. Haklıydı ama bu işin eylemde bir yeri var mı diye kalakalmıştım. Ertesi gün odaya Karabekir Paşa geldi. İki adım uzakta topuklarından gelen bir selam verdi. Ve öylece devam etti. “Komutanda bulunan herkesin size saygılarını arz ediyoruz. İhtilalin doğal komutanı sizsiniz. Emrinizdeyiz.” Kucaklaştık. Çağımızın çok fevkinde olan işlere karışmak hüsran olabilirdi. Kısa zamanda parlak başarılar elde edebilirdik ama sınırları genişletmek istemiyordum. Ulusal sınırlar içinde sağlıklı bir devlet kurarak benden sonra da sağlam kalacak siyasi bir sistem bırakmalıydım. Misakı Milli. Arkadaşlarla bazen tartışırdık. Bazıları eski sınırlara kovuşmak isterlerdi. Hatta daha ötesine. Oysa ben sömürgeciliğin, yayılmacılığın er geç hüsranla sona ereceğini biliyordum. Amaçlarıma adım adım gitmeliydim. Halkıma ters gelecek düşünceleri defalarca düşünmeliydim. Danışmalıydım ama karar verince de asla geri dönmemeliydim. Erzurum’a varınca ilk hedefim kongreyi toplamaktı. Bu Anadolu ihtilalin meclisi olacaktı. Ateş orada yakılacak. Sabahlara kadar çalışırdık. Herşeyi adım adım planlamak gerekiyordu. Günlükleri yazmaktan yorulunca Mazhar’a yazdırırdım. Sigaramın acı nefesi tatlı hayalleri gerçekleştirecekti. Bu sırları şimdilik sakla ve yaz. Padişah ve hanedan yok olacak ve Cumhuriyet kurulacak. Yaz. Fes kalkacak. Yaz. Uygar milletler gibi şapka olacak. Bazen bunlar fazla hayal değil mi derdi. Yaz derdim, devam et. Latin harfleri olacak. Yaz. Kadınlara özgürlük, seçme seçilme hakkı. Seneler sonra ikimiz de yazdıklarımızı unutmamıştık. Şapka devrimini gerçekleştirdiğimizde benim de, Mazhar’ın da, Diyanet İşleri Başkanı´nın da başında birer şapka vardı. Göz göze gelmiştik. Mazhar demiştim. Kaçıncı sayfada kaldık?
|