Quote:Bügün hayatımda en acayıp günmüş. şöyle başlayim, annem markete çıkıp alişverişi yapınca, arkadaşımın yeni evine gidecektim, ama tam oraya yürüş yaptığım sırada babam beni arada "annem marketten çıktıktan sonra kaybolmuş, onu uğraşamiyoruz...taksi binmesi için hem parası yok hem de telefon yok" diye söyledi. Bü yüzden, onu bulmam için arkadaşlarımdan ayrılmak zorunda kaldım..aynı zamanda yürüyunca bebeğim kucağımda alıyordum. Bebek Arabasıyım Eşimin arabasının bagajında bırakmıştık. tam o anda arabamı Keşke getirseydim diye hissetim, öylese yürüş yapmak daha kolaylıklı olabilirdi. Neyse nasil olduysa oldu, yapacağım bir şey yoktu. Bir taksi bulup bindim, bindiğim sokaktaki Aniden annemi gördüm, onu bulmamdan çok mutluydum.
Bugün hayatımın en acayip günüydü. Şöyle başlayayım. Annem markete alışveriş yapmaya çıktığında, arkadaşımın yeni evine gidiyordum. Ama tam oraya giderken, babam beni aradı. "Annen marketten çıktıktan sonra kaybolmuş, ona ulaşamıyoruz...Hem taksiye binmek için parası yok, hem de telefonunu yanına almamış" dedi. Bu yüzden, arkadaşımdan ayrılmak zorunda kaldım. Aynı zamanda yürürken bebeğimi kucağımda taşıyordum. Bebek arabası nı e şimin arabasının bagajında bırakmıştık.Tam o anda "arabamı keşke getirseydim" diye düşündüm. Böylelikle yürüyüş yapmak daha kolay olabilirdi. Neyse, olan olmuştu ve yapabileceğim bir şey yoktu. Bir taksi bulup bindim . bindiğim sokakta aniden annemi gördüm. Onu bul duğum için çok mutluydum.
I tried to correct some mistakes. Here is some little tips for you and general mistakes.
-You need to be more careful about tenses in the complex sentenses. Who is doing first? which events happening at the same time?
-In turkish you cannot connect the sentenses by just adding comma, you need to connect the verbs by adding some suffixes. You can just finish the sentense and continue with new one
-When we say " bu yüzden " after that its much better to say result.
reson-result (can be add after this purpose)
Some another notes;
* yürüyüş yapmak - (mostly) for sport
* yürümek - for actions (walking from somewhere to somewhere)
* hissetmek - to feel
* düşünmek - to think
* telefonu yok - might be understand as "she has no phone"
* telefonu yanında değil - she has but forgot to take it ( if she has no phone the first one is also ok )
Edited (7/16/2015) by Amathaunta
Edited (7/16/2015) by Amathaunta
|