ETİMOLOJİ
Etimoloji (etymologie), yeryüzü dil atlasında yer alan yaklaşık yedi bin dünya dilinin ayrı ayrı söz varlığını, bu söz varlıklarında yer alan sözcüklerin (kelime) kökenini ve evrimini inceleyen bir bilim dalı.
Dünya dillerindeki söz varlıklarını, dil akrabalıklarını ve dil ailelerini, dil atlasları göstermektedir.
Örneğin Türkçe dili, Ural-Altay dil grubunun Altay ailesindendir.
Her ulusal dilde, akademik çevrelerce, dil bilimcilerce, yazarlarca, basın ve yayın organlarınca sözcüklerle ilgili olarak acaba etimolojik araştırma ve çalışmalar yapılıyor mu?
Türk dilinin etimolojik etüdüyle ilgili olarak Türk Dil Kurumu’nca çok sayıda bilimsel temelde kitap yayımlanmıştır.
Bu konuyla ilgili olarak Zeynep Korkmaz, Doğan Aksan, Ali Püsküllüoğlu, Ömer Asım Aksoy, Necmiye Alpay,Ahmet Kocaman, Sevgi Özel gibi dilbilimcilerce yazılmış kitaplar bulunmaktadır.
Ayrıca Sevan Nişanyan’ın Türkçe ile ilgili “Sözlerin Soyağacı” adlı kitabı da dikkati çekiyor.
Türkçe dünyanın en eski birkaç dilinden biridir ve sözcük hazinesi çok zengindir.
Orta Asya’da doğan Türkçenin serüveni, İç Asya’dan Orta Doğu, Anadolu, Kafkaslar, Doğu Avrupa, Kuzey Afrika’ya kadar uzanmıştır.
Dünya dillerinin doğuşunu, genel ve özel niteliklerini, dil olaylarını araştıran “dil bilimi”nin alt bilimlerinden olan etimoloji, Fransızcadan Türkçeye girmiş.
“Köken bilim” olarak da tanımlanan etimoloji, ulusal dillerin ele alınması, araştırılması, incelenmesi ve değerlendirilmesi açısından büyük önem taşır.
Bilimsel araştırma sonuçlarına göre dünyanın en eski birkaç dili içinde bulunan ve yaklaşık olarak 10.500 yıllık tarihi geçmişe sahip olan Türkçe; Orta Asya doğmuş; o dönemlerden bugüne kadar uzanan tarihsel süreçte, Magnetler, Akadlar, Sümerler, Asurlular, Babilliler, Hititler, Hurriler, Mitanniler, Urartular, İyonyalılar, Lidyalılar, Frigyalılar, Persler (İranlılar), Medler, Büyük İskender İmparatorluğu, Eski Mısırlılar, Fenikeliler, Eski Yunan, Roma İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Bergama Krallığı, İznik Rum Devleti, Büyük Selçuklu İmparatorluğu, Anadolu Selçukluları, Moğol İmparatorluğu, Anadolu Beylikleri ve Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde ilişkide bulunduğu yabancı dillerden etkilenmiş; kazandığı ve geliştirdiği sözcük, kavram ve deyimlerle zenginleşmiştir.
Günümüz Türkçesinde, Arapça, Farsça, Fransızca, İngilizce, Latince, Yunanca, İtalyanca kökenli çok sayıda sözcük vardır.
Türk Dil Kurumu verilerine göre Türkçe yazı dilinde 122.423 söz varlığı bulunmakta, bu söz varlığının 14.000’ e yakını Doğu ve Batı kökenli dillerden Türkçeye girmiş alıntı, kalanı da öz Türkçe kökenli sözcüklerden oluşmaktadır.
Türkçe yazı dili, yerleşmiş olan Doğu ve Batı kökenli sözler, bilim ve sanat terimleri, kişi adları, deyim ve atasözleri ile birlikte yaklaşık 600.000 ‘in üzerinde söz varlığına ulaşmaktadır.
Türkçe halen Türkiye’de, Balkanlarda, Doğu Avrupa’da, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde, Türkü cumhuriyetlerinde, Kafkaslarda, Orta Doğu’da, dünyanın çeşitli kesimlerinde kullanılmaktadır.
Dünyada bugün beş kıtada 194 ülke bulunmakta ve bu ülkelerde yaklaşık 7000 dil konuşulmaktadır.
Bütün dünya dilleri birbirlerinden sürekli olarak sözcük almaktadır.Başka dillerden en çok sözcük alan dil İngilizcedir.
Dillerin ses ve şekil bilgisiyle tümce (cümle) yapılarındaki öğeleri arasındaki anlamları inceleyen dil bilgisi (gramer) de çoğu dünya dilinde farklıdır.
Türkçede, Fizik (Fr.physique), kimya (Ar.kimiya), biyoloji (Fr.biologie), matematik (Fr.mathematique), astronomi (Fr.astronomie), felsefe (Ar.felsefe), siyaset (Ar.siyaset), ekonomi (Fr.economic, Ar.iktisat), finans (Fr.finance), muhasebe (Ar.muhasebe) gibi sözcükler yabancı dillerden alınmıştır.
Gazete sözcüğü, Fransızca “gazette“, tiraj sözcüğü, Fransızca “tirage”, medya sözcüğü, İngilizce “media” sözcüklerinden geliyor.
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Öte yandan, futbol, müzik, sinema, tiyatro, basketbol gibi sözcükler okunuş şekline göre Türkçeleştirilmiş.
Eski sözcüklerden bazıları ise değiştirilmiş: Bakkal, “market”, kahve, café; lokanta, restaurant; otel, hotel; berber, kuaför; hoşçakal, baybay olmuş.
Macera vb. sözcükler varken, bir İngilizce sözcük olan “survivor” sözcüğü kullanılmış.
Türk Dil Kurumu, yabancı sözcüklerin karşılıklarıyla ilgili kitaplar yayımlamaktadır.
Yapılan araştırmalar, yakın bir geecekte çoğu dünya ülkesinde yaşayan insanların kendi ana dillerini bir kenara bırakıp İngilizce konuşan insanlar haline dönüşeceğini göstermektedir.
İnsanlar, ne kadar sözcük öğrenmişlerse, o kadar güzel, olumlu ve çok yönlü düşünürler, konuşurlar, davranırlar ve anlaşılırlar.
İnsanlar, bildiği sözcüklerle iç içe yaşarlar ve hayat yalnızca bu sözcüklerle sınırlıdır.
İnsan hayatında başarıları, mutlulukları, sevinçleri, hüzünleri hep sözcükler belirler.
İnsanlar, bazı kültürel değerleri ve kavramları sözcük yetersizliği nedeniyle ifade edemeyip başka sözcükler kullandıkları takdirde bir çok olumsuzluklarla karşılaşırlar.
Yaşayan sözcükler, kökenleri her ne olursa olsun toplumsal hayatta çok güçlüdürler.
Bir ulusal dil, ancak bilim ve teknolojiye, sanata, edebiyata ve felsefeye yaptığı katkı ölçüsünde evrenselleşir ve dünyaca önemli bir dil kimliği kazanabilir.
Önder Gürcan
|