www.turkishclass.com

the suffix -dir - 2

belki (maybe, perhaps)

 

You can also provide the meaning of "belki" by adding "-dir". In this case, no need to "belki". But it is not wrong to use both of them together. Furthermore, it is better to use them together in a situation that any given ambiguity may happen.

 

baba (father), içeri (interior, inside, indoor), nerede (where (locative)), bilmek (to know), bahçe (garden)

 

ol+abil(can/may, possibility)+r(present simple)---------->olabilir (he/she/it may be)

 

-Babam içeride yok. Nerede? (My father is absent indoor. Where is he?)

-Ben de bilmiyorum. Bahçededir. (I don´t know, too. He may be in the garden.)

=Ben de bilmiyorum. Belki bahçededir.

=Ben de bilmiyorum. Bahçede olabilir.

 

yanına almak (to take along (direct: to take one´s beside)), kalın (thick), giysi (cloth), hava (weather), soğuk (cold)

 

yan+m+a----------------->yanıma (direct: to my beside)

soğuk+dir----------------->soğuktur (it may be cold)

 

Yanıma kalın giysiler alacağım. Hava soğuktur. (I´ll take thich clothes along. The weather may be cold.)

=Yanıma kalın giysiler alacağım. Hava soğuk olabilir.

=Yanıma kalın giysiler alacağım. Hava belki soğuktur.

 

kitap (book), çanta (bag)

 

Senin kitabın benim çantamdadır. (Your book may be in my bag.)

=Senin kitabın benim çantamda olabilir.

=Senin kitabın belki benim çantamdadır.

 

demin (too short time ago, just a moment ago), burada (here, in this place), gitmek (to go)

 

git+miş+ler+dir-------->gitmişlerdir (they may have gone)

 

Demin buradaydılar ama gitmişlerdir. (They were here just a moment ago but they may have gone.)

=Demin buradaydılar ama belki gitmişlerdir.

=Demin buradaydılar ama gitmiş olabilirler.

 

uyumak (to sleep), uyanmak (to wake up), uyandırmak (to waken)

 

uyu+miş+dir------------>uyumuştur (he may have slept)

uyan+dir(causative)+ma(negative)+a+lım--->uyandırmayalım (let´s not waken)

 

Uyumuştur, uyandırmayalım. (He may have slept, let´s him not waken.)

=Uyumuş olabilir, uyandırmayalım.

=Belki uyumuştur, uyandırmayalım.

 

el (hand), çatlamak (to crack (intransitive)), kıpırdamak, hareket etmek (to move)

 

çatla+mış+dır---------->çatlamıştır (it may have cracked)

kıpırda+t(causative)+ma(negative)---->kıpırdatma (don´t move)

/hareket et+dir(causative)+me(neg.)--->hareket ettirme

 

Elin çatlamıştır, kıpırdatma. (Your hand may have cracked, don´t move it.)

=Elin çatlamış olabilir, kıpırdatma.

=Elin belki çatlamıştır, kıpırdatma.

 

yol (1way, 2road), tehlikeli (dangerous, hazardous), bence (in my opinion), ora (there, that place), gitmek (to go)

 

ora+dan-------------->oradan (from there)

git+me+meli+iz-------->gitmemeliyiz (1we shouldn´t go, 2we mustn´t go)

 

O yol tehlikeli olabilir; bence oradan gitmemeliyiz. (That road may be dangerous; we shouldn´t go via there in my opinion.)

=O yol belki tehlikelidir; bence oradan gitmemeliyiz.

 

gelmek (to come), aramak (1to look for, 2to call, to give a ring)

 

Geliyorlardır, aramaya gerek yok. (They may be coming, no need to call.)

 

şimdi (now), aramak (1to look for, 2to call, to give a ring)

 

ara+yor-------------->arıyor (he is looking for)

ara+yor+dir---------->arıyordur (he may be looking for)

 

Belki de şimdi bizi arıyordur. (He also may be looking for us now.)

=Şimdi bizi arıyor da olabilir.

 

ev (house, home)

 

Evde mi? (Is s/he at home?)

Evde midir? (May s/he be at home?)

=Evde olabilir mi?

 

sokak (street), vakit, zaman (time), gece yarısı (midnight), olmak (to be), gürültülü (noisy), değil (not)

 

ol+dik+i için-------------->olduğu için (because s/he/it is ...)

gece yarısı olduğu için (because it´s midnight)

vakit gece yarısı olduğu için (because the time is midnight)

ol+ma(negative)+abil(possible)+r----->olmayabilir (it mayn´t be)

 

Sokak, vakit gece yarısı olduğu için gürültülü değildir. (The street may not be noisy because the time is midnight.)

=Sokak, vakit gece yarısı olduğu için gürültülü olmayabilir.

 

söylemek (to say, to tell), hepsi (all of them), yalan (lie)

 

söyle+dik+ler+i+in---------->söylediklerinin (of what he said/says)

söylediklerinin hepsi (all what he said/says)

 

Söylediklerinin hepsi yalan. (All what he said are lies.)

Söylediklerinin hepsi yalandır. (All what he said may be lie.)


Tarçın liked this lesson

www.turkishclass.com