Ben şu nedenlerle o cümleyi yazdım.
Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi:
-Bir tercümanın tercümesini yapacağı dili, o ana dilin konuşulduğu toplumun tarihini, kültürünü, sosyal yapısını, hukuk düzenini, değer yargılarını, sokak dilini ve günlük yaşam biçimini bilmesi gerekir.
-Daha sonra çeviri yapacağı yabancı dili, o yabancı dilin konuşulduğu ülkenin tarihini, kültürünü, sosyal yapısını, hukuk düzenini, değer yargılarını, sokak dilini ve günlük yaşam biçimini bilmesi gerekir.
-Bu demektir ki, tercümanın her iki dile de bütün yönlerden hakim olması gerekir.
-Bu iki ayrı toplumdaki tüm bu değerler de tabii ki ayrı ayrı ve farklı olduğu için, söz ve kavramların bu iki ana dildeki karşılıklarını iyi bulmak, karşılıkları yoksa yeni söz ve kavramlar üretmek ya da yeni anlam kalıpları oluşturmak, çeviride dil ve anlam değişikliklerine yol açmamak gerekir.
-Bu nedenlerle, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, tercüme çok zahmetli bir iştir (prosestir).
Biz sizin buradaki tercümelerinizden çok yararlanıyoruz ve bir öğretmen olarak size teşekkür ediyoruz.
Sanıyorum bu iki dildeki başarınız, kitaplara olan yakınlığınızdan, uluslararası bilgi birikiminizden, sürekli kitap okumanızdan ve eleştiri kültürünüzden kaynaklanıyor.
Türkiye´de kitap yazanlara ve tercümanlara büyük saygı duyulmaktadır.Örneğin, Yasaya göre, ülkemizde kitap hazırlayan kimseler (yazar) ve mütercimler (çevirmen:tercüman)´in kazançlarından gelir vergisi alınmamaktadır.
Türkiye´de kitap okuyan insan sayısı her yıl artış göstermektedir.
Ama kitap piyasasında bilgi ve deneyim sahibi tercüman sayısı artıyor mu? Bu konuda iyimser değilim.
|