Yeni gün


ağlamaklı gözlerinde
durmalı cesur asker gibi
gözyaşların
yeni güne doldukca anılar
vurmalısın delice
ölüce susmalısın
bir şimşeğin ardından
kalbinde gözlerin kadar
umudun da yakınlaşmalı
sevgiye...
ah! demeli
af dileyebilmeli merhamet
ve kutsanmış bir kaç söz taşıyorsa
en keskin sürgünlere
bu yürek
ah! diyebilmeli
lav durgun;gönlünce
erimeli şiirlerin birinde
şehre dolmalı ne varsa
yamalı bakışlarından kalan
eski dağların

aldatılan yüreğime
rağmen doğurmalı gemiler
en yeni aşk sandallarını ki
bulmalıyım yeni günde kendimi
saray pencerelerindeki serânatta
senin odanın hafif-sarı ışıkları
dolmalı sonsuzca kollarıma
ben sarılmalıyım onlara
sana sarılmış gibi!

Ethem Vayvaylı


NEW DAY

in your wet eyes
must stay like a brave soldier
your tears
when memories filled the new day
you must hit crazily
you must be silent deadly
after a flash of lightening
in your heart,as much as your eyes
to the love
your hope must get closer
it must say ouh!
mercy should hope for pardon
and if it carry few holy words
to the sharpest exiles
this heart
should say ouh!
lava is quiet as it wish
Should melt in one of the poems

Everything should fill city
Left from patched glances
Of old mountains
Despite my cheated heart
the ships must bear
their newest love rowboats
I must find myself in new day
in a serenade at palace windows
the paled yellow lights of your room
SHOULD fill endlessly my arms
I SHOULD HUG THEM
LIKE I DID YOU

TRANSLATED BY RAMAYAN DEVOTED TO THE MOST SPECIAL ONE

62 tavşanı / The hare made of 62

Denize dusen
bir oyuncaktir Kiz Kulesi
soruyorum berber koltugundan
iki ayna arasinda
akip giden goruntume
sair olaniniz hangisi

Maiden tower is a toy
That fell in the sea
I am asking to my image
Flowing through two mirrors
Who are the poet one?

Pencere tullerine
gelinlik diye sarilan
o kucuk kiz nerede simdi
gemim coktan batti
denize inen tum filikalarima
erkekler bindi

Where is the little girl now
Who cuddles to the tulle curtain
As if its wedding dress
My ship has already sunk
Men boarded to my all
Lifeboats launching to the sea

Duvardaki yangin dugmesini
orten cam parcasiyim
kurtulusun olacaksa
hic dusunme
ayakkabinin topuguyla
kir beni

İm the piece of glass That
covers the fire button on the wall
if u want ur salvation
never think
break me with
hell of ur shoes

Inaniyorum uzaylilara
duymaliyim birilerinden
yildizlardan nasil
gorunurdu diye
mahallemizdeki yazlik
sinema

İ believe in ufos
İ must heard how
İt would appear from the stars
The cinema
Only used in summer

Ogrendim saat kulelerini
kibrit kutularindan
bagisla beni
iki dunya savasinin
yasanildigi yuzyilda
nufus cuzdanimdaki 62'den
yaptigim tavsan

İ learnt the clock towers
From matchboxes
Forgive me the hare
That is made of 62 on my wallet
İn the century that two world wars occured

SUNAY AKİN


translated by ramayan dedicated to the all tc members who still feel themselves little bit child

Thanks Ramayan, I loved it. As an eternal child, it appealed

Sen çocuksun / You are child -1

Dünyanin disina atilmis bir adimdin sen
Ömrümüzse karsiliksiz sorulardi hepsi bu
Su samanyolu hani avuçlarindan dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuga çikiyorum kar yagiyor
Bir ask tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

You were a step to the out of world
And our life was unanswered questions thats it
This milky way that spills from your palms
The sand pieces,im on one of them
İm setting off and its sowing
A love experience snowstorm at first winding

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutuldugum
you are the child that i experienced the snowstorm in ur voice

Dönüsen ve suya dönüsen sorular soruyorsun
Sesin bir çaglayan olup dolduruyor uçurumlarimi
Kötü bir anlaticiyim oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davraniyorum
Kekemeyim en az kasabali asklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler ariyorum ayriliklar için

You are asking questions turning into water
Your voice getting a waterfall that fills my cliffs
İm a bad teller though whenever
Somebody asks me an adres i first i handle my gun
İm a stammerer,sheepish at least loves from town
And i was looking for cities for seperations

Bir yanlisligim bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun daga tasa
Bir daha dogmamak için dogmak diyorsun
Ölümlülerin isi bir de mutlu olanlarin
Onlarin hep bir öyküsü olur ve yasarlar
Birakip gidemezler alistiklari ne varsa
Çocuksun sen her ayrilikta imlasi bozulan

My fault,at least you are in this world
And you are winnowing your own ashes everywhere
You want to born not to born again
Mortals matter and also the happy ones
They all have a story and live
They cant leave all they got used to and go
You are a child that her spelling goes bad at every seperation

Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karsiligini bilmiyor kimse
Kötü bir anlaticiyim oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adi ask oluyor artik
Asksa dünyanin çoktan unuttugu bir tansik
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada

worse threat than a silent child
What it may be,nobody knows the answer
Although im a bad teller and whenever
there is an accident,they name it love
love is a miracle that this world has already forgotten
im waiting you there,in a polluted utopia


Kirpiklerime düsüyorsun bir çiy damlasi olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarimin içindesin
Sonsuz bir uykuya daliyorum sonra ve sen
Hiç büyümüyorsun artik iyi ki büyümüyorsun
Adinla basliyorum her siire ve her misrada
Esirgeyensin bagislayansin, biad ediyorum.
Çocuksun sen ve bu dünya sana göre degil

You are falling on my eyelashes as a dew drop
İm closing my eyes you are in my eyelids
Then i fall an eternal asleep and you
You never grow up fortunately
İ start every poem with ur name
you are protective,merciful i obey you
You are a child and this world is not for you

(Çocuksun Sen/ you are a child)
AHMET TELLİ