Welcome
Login:   Pass:     Register - Forgot Password - Resend Activation

Turkish Class Forums / Turkish Poetry and Literature

Turkish Poetry and Literature

Add reply to this discussion
Moderators: libralady, sonunda
Küçük Prens/ Little Prince
(25 Messages in 3 pages - View all)
[1] 2 3
1.       nautilis
0 posts
 17 Mar 2007 Sat 02:52 am

i m starting the translation of one of the most touching stories of the world litreture. i suggest to translate one paragraph for each candidate, hope we will enjoy it...

16. BÖLÜM


Yedinci gezegen Dünyaydı. Dünya öyle sıradan bir gezegen değildir. Orada yüz bir tane kral, yedi bin tane coğrafyacı, dokuz yüz bin iş adamı, yedi buçuk milyon ayyaş, üç yüz on bir milyon kendini beğenmiş vardır. Bir başka deyişle, yaklaşık iki bin milyon tane yetişkin.


Dünyanın büyüklüğü hakkında size bir fikir vermek için şunu söyleyebilirim: elektriğin icadından önce dünyadaki kara parçalarını aydınlatabilmek için, tam dört yüz altmış iki bin beş yüz on bir lamba yakıcısına gerek vardı. Bu ordunun görüntüsü müthişti. Tıpkı bir bale grubu gibi hareket ediyorlardı. Sahneye önce Yeni Zelanda’nın ve Avustralya kıtasının lamba yakıcıları çıkardı. Lambalarını yakar, sonra da uyumaya giderlerdi. Ardından Çinli ve Sibiryalı lamba yakıcılar gelirdi. Onlar da lambalarını yakıp sahneden çekilince, sıra Rusya’nın ve Hindistan’ın lamba yakıcılarındaydı. Afrikalı ve Avrupalıların ardından Güney Amerikalılar, son olarak da Kuzey Amerikalılar gelirdi sahneye. Bu sıra asla değişmezdi. Hiç hata olmazdı. Muhteşem bir gösteriydi bu. Sadece Kuzey ve Güney kutbunda bulunan iki lamba yakıcısı tembelliğin tadını çıkarabiliyordu, çünkü yılda yalnızca iki kez çalışıyorlardı.

2.       nautilis
0 posts
 17 Mar 2007 Sat 02:56 am

16th part
The 7th planet was earth. Earth is not an ordinary planet. There are 101 king, 7000 geographer, 900000 bussinessman, 7,5 million drunk,311 million arrogant. in an other word, about 2000 million adults.

to give you an idea about the size of Earth, i can tell you this: before the invention of electricty, to enlighten all of the lands on Earth, exactly 462511 street lighter were needed, the appereance of this army was amazing. they were moving like a balet dancer group. first, the lamp lighters of Australia and New Zelland continents appeared on the stage. They used to light their lamps and go to sleep. Afterwards Chinese and Sibirian lamp lighters came, when they lit their lamps and disappear from the stage, the turn was the Russian and Indian lamp lighters'.After the Africans and the Europians, The South Americans and lastly the North Americans used to appear on the stage. This order had never been changed. There was no mistake. It was a splendid show.Only the two lamp lighter living on the South and North Poles could be lazy,because they were working only twice a year.

3.       nautilis
0 posts
 17 Mar 2007 Sat 03:13 am

17. BÖLÜM

İnsan komik olmak istediğinde bazen yalan söylemek zorunda kalıyor. Lamba yakıcıları konusunda anlattıklarım pek de doğru değildi. Gezegenimiz hakkında yanlış bilgi vermek istemem. Aslında insanlar Dünyada pek az yer işgal ederler. Dünyadaki tüm insanlar bir araya gelse, otuz kilometre uzunluğunda ve otuz kilometre genişliğindeki bir alana kolayca sığabilirler. Yani Pasifik Okyanusundaki küçücük bir ada, bütün insanları kolaylıkla içine alabilir.

Ama elbette ki büyükler buna inanmazlar. Kendilerinin çok yer kapladığını düşÃ¼nürler. Kendilerini baobap ağaçları kadar önemli sanırlar. Onlara: “ İsterseniz kendiniz hesaplayın” deseniz, buna memnun olurlar. Hemen bir şema çizmeye koyulurlar. Şemalara bayılırlar. Ama siz vaktinizi bu sıkıcı işlerle boşa harcamayın. Ben sizin bana inandığınızı biliyorum. Evet, biz yine küçük prensimizin hikayesine dönelim. Küçük prens Dünyaya ayak bastığında, hiç kimseyi göremedi. Kumların üzerinde hareket eden uçuk sarı renkli yaratığı görünce yanlış yere geldiğini zannetti.

“İyi akşamlar” dedi kibarca.

“İyi akşamlar” diye yanıtladı yılan.

“Hangi gezegendeyim acaba?”

“Dünyadasın. Burası Afrika kıtası.”

“O halde Dünyada hiç insan yok.”

“Burası çöl,” dedi yılan “çöllerde insan olmaz. Dünya çok büyük bir gezegendir.”

Küçük prens bir taşın üstüne oturdu ve gözlerini gökyüzüne çevirdi.

“Merak ediyorum” dedi, “acaba yıldızlar tek tek yansaydı, o zaman herkes kendi gezegenini tekrar bulur muydu? Bak! Benim gezegenim tam üstümüzde. Ama öyle uzakta ki!”

“Ne kadar güzel bir gezegen” dedi yılan. “Neden buraya geldin?”

“Bir çiçekle bazı sorunlarım oldu” diye yanıtladı küçük prens. “Peki insanlar nerede? İnsan kendisini çölde çok yalnız hissediyor.

“İnsanların içinde de öyle hissedersin” dedi yılan, “arada pek fark yoktur.”

Küçük prens onu uzun uzun seyretti.

“Çok tuhaf bir hayvansın sen” dedi sonunda. “Bir parmak kadar incesin.”

“Ama en bir kralın parmağından daha güçlüyümdür” dedi yolan.

Küçük prens güldü. “Pek de güçlü görünmüyorsun. Pençelerin bile yok. Seyahat de edemezsin.”

“Seni bir geminin götürebileceğinden çok daha uzaklara götürebilirim” dedi yolan. Sonra da küçük prensin ayak bileğine dolandı. Altın bir bilezik gibi görünüyordu orada.



“Dokunduğum kişiyi geldiği yere geri gönderirim. Ama sen safsın, masumsun ve bir yıldızdan geliyorsun.”

Küçük prens bir şey söylemedi.

“Senin için üzüldüm. Bu koca dünyada yapayalnız ve zayıfsın. Belki bir gün sana yardım edebilirim. Eğer kendi gezegenine gitmeyi çok istersen, sana yardım edebileceğimi sanıyorum.”

“Seni çok yi anladım” dedi küçük prens. “Ama neden hep bilmece gibi konuşuyorsun?”

“Bu bilmeceleri çözüyorum” dedi yılan. Sonra her ikisi de sustu.

4.       nautilis
0 posts
 17 Mar 2007 Sat 03:13 am

18. BÖLÜM

Küçük prens çölde yürüdüğü süre içinde sadece tek bir çiçekle karşılaştı. Bu çiçeğin taç yaprakları çık azdı. Önemsiz bir çiçekti bu.

“Günaydın” dedi küçük prens.

“Günaydın” diye yanıtladı çiçek.

“İnsanlar nerede?” diye sordu küçük prens kibarca.

Bu çiçek insanları ömründe sadece bir kez görmüştü. O da, çölden bir kervanın içindeki insanlardı.

“İnsanlar mı? İnsanlarla yıllar önce karşılaşmıştım. Yedi-sekiz taneydiler. Ama onların nerede olduklarını kimse bilemez. Rüzgarla birlikte dolaşır dururlar. Kökleri yoktur insanların. Bu yüzden de bir yere bağlanamazlar.”

“HoşÃ§a kal” dedi küçük prens.

“HoşÃ§a kal” dedi çiçek.

5.       pap
117 posts
 17 Mar 2007 Sat 03:37 am

Bölüm 19

Daha sonra küçük prens yüksek bir dağa tırmandı. Kendi volkanlarından başka dağ görmemişti; onlar da yalnızca dizlerine kadar geliyordu. Sönmüş olan volkanını tabure olarak kullanıyordu. Kendi kendine, "Bu kadar yüksek bir dağın tepesinden herhalde bütün gezegeni, bütün insanları görürüm..." dedi.
Ama uçları iğne gibi sipsivri kayalardan başka bir şey göremedi.

"Günaydın," dedi nazikçe.
"Günaydın... Günaydın... Günaydın..." dedi yankı.
"Kimsin?" dedi küçük prens.
"Kimsin... Kimsin... Kimsin?..." dedi yankı.
"Arkadaşım olur musunuz? Yalnızım..." dedi küçük prens.
"Yalnızım... Yalnızım... Yalnızım..." dedi yankı.
"Ne tuhaf bir gezegen!" diye düşÃ¼ndü küçük prens. "Kupkuru ve sipsivri; ürkütücü ve sert. İnsanlarında da hayal gücü yok. Ne söylerseniz aynısını yineliyorlar. Benim gezegenimde bir çiçeğim vardı. Önce o söze başlardı..."

6.       pap
117 posts
 17 Mar 2007 Sat 03:38 am

Quoting pap:

Bölüm 19

Daha sonra küçük prens yüksek bir dağa tırmandı. Kendi volkanlarından başka dağ görmemişti; onlar da yalnızca dizlerine kadar geliyordu. Sönmüş olan volkanını tabure olarak kullanıyordu. Kendi kendine, "Bu kadar yüksek bir dağın tepesinden herhalde bütün gezegeni, bütün insanları görürüm..." dedi.
Ama uçları iğne gibi sipsivri kayalardan başka bir şey göremedi.

"Günaydın," dedi nazikçe.
"Günaydın... Günaydın... Günaydın..." dedi yankı.
"Kimsin?" dedi küçük prens.
"Kimsin... Kimsin... Kimsin?..." dedi yankı.
"Arkadaşım olur musunuz? Yalnızım..." dedi küçük prens.
"Yalnızım... Yalnızım... Yalnızım..." dedi yankı.
"Ne tuhaf bir gezegen!" diye düşÃ¼ndü küçük prens. "Kupkuru ve sipsivri; ürkütücü ve sert. İnsanlarında da hayal gücü yok. Ne söylerseniz aynısını yineliyorlar. Benim gezegenimde bir çiçeğim vardı. Önce o söze başlardı..."


After that, the little prince climbed a high mountain. The only mountains he had ever known were the three volcanoes, which came up to his knees. And he used the extinct volcano as a footstool. "From a mountain as high as this one," he said to himself, "I shall be able to see the whole planet at one glance, and all the people . . ."
But he saw nothing, save peaks of rock that were sharpened like needles.
"Good morning," he said courteously.
"Good morning--Good morning--Good morning," answered the echo.
"Who are you?" said the little prince.
"Who are you--Who are you--Who are you?" answered the echo.
"Be my friends. I am all alone," he said.
"I am all alone--all alone--all alone," answered the echo.
"What a queer planet!" he thought. "It is altogether dry, and altogether pointed, and altogether harsh and forbidding. And the people have no imagination. They repeat whatever one says to them . . . On my planet I had a flower; she always was the first to speak . . ."

7.       nautilis
0 posts
 17 Mar 2007 Sat 03:43 am

20. BÖLÜM



Çölün, kayaların ve karların arasında uzun bir süre yürüyen küçük prensin karşısına sonunda bir yol çıktı. Ve bütün yollar sizi insanlara götürür.

Yol boyunca yürümeye devam etti küçük dostumuz. Karşısına bir gül bahçesi çıktı.



“Günaydın” dedi güllere. Onlar da: “ Günaydın” diye karşılık verdiler.

Küçük prens onları izledi biraz. Hepsi de kendi çiçeğine benziyordu. Şaşkınlıkla:

“Siz kimsiniz?” diye sordu.

“Biz gülleriz” diye yanıtladı çiçekler.

“Ah!” diye haykırdı küçük prens. Ve birdenbire içine büyük bir üzüntü çöktü. Kendi çiçeğinin evrendeki eşsiz bir tür olduğunu sanıyordu. Öyle demişti çiçek. Be işte burada, küçük bir bahçenin içinde, aynı çiçekten tam beş bin tane vardı!

“Eğer burada olsaydı, bana yine sitem ederdi” diye düşÃ¼ndü. “Sanki ölecekmiş gibi durmadan öksürürdü. Yalanını bu şekilde ört bas etmeye çalışırdı muhakkak. Ve ben de hastabakıcılık numarası yapardım. Aksi taktirde gerçekten de ölürdü. Altta kalmaktansa ölmeyi tercih ederdi.”

Sonra kendi kendine : “Eşsiz bir çiçeğim olduğu için kendimi zengin sanmıştım. Oysa o sıradan bir gülmüş sadece. Peki yanardağlarıma ne demeli? Boyları sadece dizlerime geliyor ve birisi sönmüş durumda. Tüm bunlar beni hiç de önemli bir prens yapmaz.

Kendini çimenlerin üstüne bıraktı ve ağlamaya başladı küçük prens.



8.       deli
5904 posts
 17 Mar 2007 Sat 03:48 am

come on ,and ????????????????????????????????????????????//

9.       nautilis
0 posts
 17 Mar 2007 Sat 03:50 am

20th part

little prince faced to a path, while he was walking between the desert, rocks and snow for a long time.

our little friend went on walking all along the path. he came to a rose garden.

he said: 'good morning' to the roses. They replied: 'good morning'. Little prince watched them for a while. All of them were resembling his flower. with confusion:
he asked: Who are you?
flowers replied: 'we are the roses.'
Little prince screamed, 'ah', and a big sorrow fell down into him. he assumed that his flower were unique in the universe. right here, in a small garden, there are just 5000 thousand one of the same flower.

he thought:'if she were here, she would reproach to me again.' she would cough continiously as if she would die. it is sure that she would try to conceal her lie from notice in this way.And i would act the nurse. otherwise she would really die, choose death for stucking beneat.'

10.       deli
5904 posts
 17 Mar 2007 Sat 03:57 am

and
what happened

(25 Messages in 3 pages - View all)
[1] 2 3
Add reply to this discussion




Turkish Dictionary
Turkish Chat
Open mini chat
New in Forums
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense!
Etmeyi vs etmek
HaydiDeer: Thank you very much!
Görülmez vs görünmiyor
HaydiDeer: Thank you very much, very well explained!
Içeri and içeriye
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ...
Present continous tense
HaydiDeer: Got it, thank you!
Hic vs herhangi, degil vs yok
HaydiDeer: Thank you very much!
Rize Artvin Airport Transfer - Rize Tours
rizetours: Dear Guest; In order to make your Black Sea trip more enjoyable, our c...
What does \"kabul ettiğini\" mean?
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ...
Kimse vs biri (anyone)
HaydiDeer: Thank you!
Random Pictures of Turkey
Most liked
Major Vowel Harmony

Turkish lesson by admin
Level: beginner
Introduction

Turkish lesson by admin
Level: beginner