General/Off-topic |
|
|
|
World Poetry Translated from English
|
1. |
07 Oct 2007 Sun 03:41 am |
Here is a re-post of some of the poems I translated from English into Turkish in the past:
|
|
2. |
07 Oct 2007 Sun 03:41 am |
THE TYGER
Tyger! Tyger! burning bright
In the forests of the night,
What immortal hand or eye
Could frame thy fearful symmetry?
In what distant deeps or skies
Burnt the fire of thine eyes?
On what wings dare he aspire?
What the hand dare sieze the fire?
And what shoulder, & what art.
Could twist the sinews of thy heart?
And when thy heart began to beat,
What dread hand? & what dread feet?
What the hammer? what the chain?
In what furnace was thy brain?
What the anvil? what dread grasp
Dare its deadly terrors clasp?
When the stars threw down their spears,
And watered heaven with their tears,
Did he smile his work to see?
Did he who made the Lamb make thee?
Tyger! Tyger! burning bright
In the forests of the night,
What immortal hand or eye
Dare frame thy fearful symmetry?
William Blake 1794
KAPLAN
Kaplan! Kaplan! ışıl ışıl yanan
Gecenin ormanlarında
Hangi fani el hangi göz
yarattı korkunç simetrini
Hangi uzak derininde hangi göğün
Yakıldı gözlerindeki ateş
Hangi çılgın yaklaşabildi sana
Hangi el dokunabilir yanginına
Hangi omuz ve hangi hüner
Kalbinin kaslarını büktü
Ve atmaya başladığında kalbin
Hangi korkunç el, hangi ayaklar
Hangi çekiç ve hangi zincirle
Hangi ocağa kondu beynin
Hangi örste, hangi korkunç pençe
O korkunç şiddeti kavrayabildi
Yıldızlar mızraklarını aşağı atıp
Cenneti gözyaşlarıyla suladıklarında
Gülümsedi mi görünce eserini
Kuzuyu yaratan mı yarattı seni?
Kaplan! Kaplan! ışıl ışıl yanan
Gecenin ormanlarında
Hangi fani el hangi göz
yarattı korkunç simetrini
Translated by Akin Ilicali
|
|
3. |
07 Oct 2007 Sun 03:41 am |
Silvery Snow
Silvery snow is blowing, swirling
Far away - the moon is bright -
While my lonely sleigh is whirling
Onward through the dreary night.
Sing! The endless roads oppress me,
Darkness lays the spirit low:
Now let happy notes caress me -
Sweetest songs of long ago.
Driver, sing! As I lie pining,
Let me hear familiar strains;
While the heartless moon is shining,
While the moaning wind complains.
Here's the song - O moon, my darling,
Why so clear and why so cold?
Alexander Pushkin
Translated into English by
John Coutts
Gümüş Kar
Uzakta ay ışıl ışıl
Gümüş kar savrulur döne döne
Öter kızağım vızıl vızıl
Giderken kabuslu geceye
Şarkı söyle! uçsuz yollar bıktırır beni
Karanlıkta kasvet sarar ruhumu
Bırak neşeli tınılar sarsın bizi
Okşasın eski güzel şarkılar ruhumu
Söyle kızakçı! o aşina şarkılar çınlasın
Bense uzanıp sılayı düşleyeyim
Bırak kalpsiz ay gökte parıldasın
Ağlasın rüzgar ben üzüleyim
İşte şÃ¶yleydi şarkım, Ah ay sevgilim
Yüzün böyle temizken, neden böyle ruhsuzsun?
Translated into Turkish by
Akin Ilicali 2007
|
|
4. |
07 Oct 2007 Sun 03:46 am |
The Prophet
I wandered, parched in mind and heart,
Across the desert, gloomy, grim...
And where the roadways meet and part
I faced the six-winged seraphim.
With gentle pinions, soft as sleep,
He brushed my eyelids. Wide and deep
My vision grew, prophetic-sighted,
Keen as an eagle, fierce, affrighted!
And then he touched my trembling ear:
What din, what clanging did I hear...
Sensing the shuddering of the sky,
Dim shapes that glide beneath the deeps,
The flight of angels, heaven-high,
The growing vine that buds and creeps.
Close to my mouth his fingers lay -
The cunning tongue he tore away
(So foolish, idle, full of lies)
Then his right hand, all bloody-red
Implanted in my speechless head
The sting that arms the serpent wise!
Last, with a sword he sliced apart
My breast, drew out the flaming heart,
And in the space where once it beat
He thrust a coal - 0 flaming heat!
I lay exhausted - like the slain -
Till God commanded: "Rise again!
See, Prophet! Hear, and understand!
Obey! The word, which you proclaim,
In wanderings far, by sea and land
Shall set the human heart aflame."
Alexander Pushkin
Translated into English
by John Coutts
Peygamber
Dolandım kalbim de aklım da kavruk
Çöl boyunca ki acımasız ve kasvetli
Ayrıldığı yerde yolların önce buluşup
Gördüm altı kanatlı baş meleği
Teleği kanadının ki yumuşacıktı uyku gibi
Okşadı göz kapaklarımı bulutlar gibi
Açıldı gözlerim, gaipten görüntülere
Alıcı kartal gibi korku salan yüreklere
Sonra dokundu titreyen kulağıma o
Nasıl bir ses nasil bir çınlamaydı o
Hissederken ben asumanın titreyişini
Derinlerden akıp gitti bulanık gölgeler
İzledim cennete uçarken melekleri
Gördüm asmalar nasıl dallanıp büyürler
Uzandı dudaklarıma parmakları
O hilekar dilimi çekip koparttı
(ki öyle aptal, aylak ve riyakardı )
Sonra sağ eli olduğu gibi kan içinde
Girdi dona kalmiş kafamın içine
Yılana güç veren zehir gibi
Sonra bir kılıçla böldü ikiye
Çıktı böğrümden yanan kalbim pat diye
Bir zaman kalbimin attığı yere
Koydu kömürü etrafında alevlerle
Çöktüm olduğum yerde katledilmiş gibi
Diyene dek tanrı diril hadi
Bak dedi peygamber! duy ve anla
Kendin uy söylediğin söze
Uzaklarda aylak gezersen, denizde, karada
Kalbin işte tutuşup kor olur böyle
Translated by
Akin Ilicali
|
|
5. |
07 Oct 2007 Sun 04:29 am |
Issızlık
Dinle çocuğum ıssızlığı.
Dalgalanan ıssızlığı,
Vadilerin kaydığı ıssızlığı,
Yankıların olduğu ıssızlığı,
Alınları toprağa eğilten ıssızlığı
Garcia Lorca
Solitude
My child, heed the sound of solitude
of that fluttering desolution
of solitude that slides the valleys
of solitude that rings with echoes
and calls the foreheads to the soil
Translated by Akin Ilicali
HOŞÃ‡AKALIN
Ölürsem
açık bırakın balkonu.
Çocuk portakal yer.
(Balkonumdan görürüm onu.)
Orakçı ekin biçer.
(Balkonumdan duyarım onu.)
Ölürsem
açık bırakın balkonu!
Garcia Lorca
Farewell
When I am dead
Leave the balcony door open
Kids run for the oranges
and I shall see them
The harvester reaps the harvest
and I shall hear them
When I am dead
Leave the balcony door open
|
|
6. |
07 Oct 2007 Sun 04:39 am |
Ohhh fabulous vineyards! Your English is so good. I wish someday to achieve fraction of the proficiency in Turkish you have in English.
|
|
|