çOçukken bütün yaşıtlarım gibi,kartopu oynamaktan ve kardan adam yapmaktan büyük zevk alırdım.Yaşadığım şehir olan Istanbula kışın birkaç kez kar yağar,her seferinde çocuklar tarafından özel bir olay gibi kutlanirdı.Genellikle yağış,sabaha karşı,hepimiz yataklarımızda mışıl mışıl uyurken başlardı.Sonra uyandığımızda hemen bir şeylerin farklı olduğunu anlardık.Kalabalık bir şehrin en büyük özeliği olan gürültü,böyle sabahlarda pek duyulmazdı.Sevinçle cama koşar ve sabahın yarı aydınlığında,bembeyaz yolda sessiz adimlarla yürümeye çalışanları görürdük.Karın bu keyfili dönemi öğleye kadar sürer,öğleden sonra açan güneşle birlikte ,gök maviye dönerken yeryüzu soğuk bir çamura bulanırdı.Senaryonun her zaman böyle işlemesi gerekmiyordu.Bazen öğleden sonra güneş açmaz kar olança şidetliye yağmaya devam eder,hatta bu bayramdan çocuklar daha fazla yaranlansın diye valiğin okullarıtatil ettiği bile olurdu.Istanbul gibi ,denizin tüm yumuşatıcı etkisine sahip sahil şehrinde yetişen bit çocuk olarak karla ilişkim işte böyleydi.Yıılar sonra yaşadığım garip bir olay.Istanbula yağan masum karla aramdaki tüm sevgiyi bitirdi.Anadolunun yüksek volkanlarından biri olan Erciyesin kuzey buzulunun üzerinde,3750 metre civarında olmalıydık.Zirveye de çok az kalmıştı.Grup halinde tırmanıştayken.kendimi çok sert olamayan bir tokat yemiş gibi hisettim.Neye tığradğımı anlamamıştım.öNümdekilere baktım,hepsi de şaşkın ve yarı bellerine kadar kara batmış haldeydiler.O anda neler olduğunu yavaş yavaş fark ediyorum.Yüz metre kadar üzerimizde geniş,ama kütlesi fazla olamayan bir kar balkonu kırılıp tepemize düşmüştu.Ekip rehberimiz Keşif Aladaglı yı izliyordum.Tek sıra halindeydik.En önde duruyordu.Sola doğru birkaç adım attı ve kalakaldı.Istanbulda deniz kıyısında değildik,sanırım buradaki kar da hiç aliştıklarımızda benzemiyordu.Her tarafı kar içindeki grubumuz 45 derecelik bir eğimde,yerinden kıpırdayamaz bir halde bekliyordu.Rehberimiz sesini yükseltmeden "Ipe bağlanalım"dedi.Altımızdaki kar kütlesinden garip sesler geliyordu.Karın şu ana kadar bizleri tutmuş olması da belki sadece bir mucizeydi.Yavaş yavaş inişe başladık.O anda kardan da çığdan da çok fazla korkmuyordum.çığ korkusu içime sonradan yavaş yavaş işledi
|