Turkish Translation |
|
|
|
turk to eng plzz...its a long message...
|
1. |
20 Jan 2009 Tue 12:09 am |
I receive this message so i wanna know what does it mean...
Its long message sorry for this...and thank you in advance to anyone who will translate this for me....
Seni yaþýyorum birtanem. Ayrýlýk yüreðimi karýncalandýrýyor nicedir... Beynimi uyuþturuyor özlemin... Çok sýk birlikte olmasak bile benimle olduðunu bilmenin bunca yýl içimi nasýl ýsýttýðýný yeni yeni anlýyorum. Yokluðun, hatýrlandýkça yüreðime saplanan bir sýzý olmaktan çýkýp sürekli bir boþluða dönüþüyor. Sabahlara seni okþayarak baþlamalarý, akþamlarý her iþi bir kenara koyup seninle baþ baþa karþýlamalarý özlüyorum; oynaþmalarýmýzý, yürüyüþlerimizi, sevimli haþarýlýðýný, çocuksu küskünlüðünü... Nasýl da serttin baþkalarýna karþý beni savunurken; ve ne yumuþak, bir çift kýsýk gözle kendini ellerimin okþayýþýna býrakýrken... Ya da kolyeni çözdüðümde kollarýma atlarken... Hasta olduðunda, o korkunç kriz gecelerinde günler, geceler boyu nöbet tuttuk baþýnda... O þen kahkahalarýna yeniden kavuþabilmek için sessiz dualar ederek... "Atlattý" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaralarý okþayarak, doktorun böldü sevincimizi: "Yaþayamaz artýk bu evde... Yüksek binalar ve beton duvarlarýn gri kentinde" dedi, "O gitmeli... Ve kendine yeni bir hayat çizmeli..." Bilsen ne zor, gitmen gerektiðini bile bile "Kal" demek sana... Ne zor, senin için ebedi mutluluðun beni unutmandan geçtiðini bilmek... Gitmeni asla istemediðim halde, buna mecbur olduðumuzu görmek ve sana bunlarý söyleyemeden "Git artýk" demek... "Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuþacaksýn mutluluða" demek sana ne zor... Sesimi, kokumu çekip alývermek beyninden, sesin, kokun hala beynimdeyken... Seni görmemek ve belki yýllar sonra karþýlaþtýðýmýzda bana bir yabancý gibi bakmaný istemek senden... Yeni bir sevdayý yasakladýðým kalbime söz geçirmek... Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancý bir arabanýn arka koltuðuna, birlikte güneþlendiðimiz onca yazý, yan yana titreþtiðimiz onca kýþý, paylaþtýðýmýz bunca acýyý, onca kahkahayý ve bütün o uzak yeþillikleri katýp yorgun bedeninin yanýna, arkadan piþmanlýk gözyaþlarý dökmek ne zor... Ne zor hiç tanýmadan seni emanet ettiðim bir þoföre "Hýzla uzaklaþ buradan ve gidebileceðin kadar uzaða git" demek... Yokluðunu beklemek, ne zor... Bunlarý düþündükçe, þu anda uzaklarda bir yerlerde üþüdüðünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aþýp, terk edilmiþ caddeleri, kimsesiz sokaklarý, yalnýz bulvarlarý arþýnlayarak sana ulaþmak, sessizce baþýný okþamak, kulaðýna sevgi sözcükleri fýsýldamak ve yavaþça üzerini örtmek geliyor içimden... Paylaþtýðýmýz bir mazinin, yitirdiðimiz bir geleceðe dönüþmesinden hicran duyuyorum. Gizli gizli hüzünlendiðim akþamlardan birinde, terk etmiþlere özgü bir terk edilme korkusunu da yüreðimin derinliklerinde duyarak sana koþmak,
|
|
2. |
20 Jan 2009 Tue 01:23 am |
I receive this message so i wanna know what does it mean...
Its long message sorry for this...and thank you in advance to anyone who will translate this for me....
Seni yaþýyorum birtanem. Ayrýlýk yüreðimi karýncalandýrýyor nicedir... Beynimi uyuþturuyor özlemin... Çok sýk birlikte olmasak bile benimle olduðunu bilmenin bunca yýl içimi nasýl ýsýttýðýný yeni yeni anlýyorum. Yokluðun, hatýrlandýkça yüreðime saplanan bir sýzý olmaktan çýkýp sürekli bir boþluða dönüþüyor. Sabahlara seni okþayarak baþlamalarý, akþamlarý her iþi bir kenara koyup seninle baþ baþa karþýlamalarý özlüyorum; oynaþmalarýmýzý, yürüyüþlerimizi, sevimli haþarýlýðýný, çocuksu küskünlüðünü... Nasýl da serttin baþkalarýna karþý beni savunurken; ve ne yumuþak, bir çift kýsýk gözle kendini ellerimin okþayýþýna býrakýrken... Ya da kolyeni çözdüðümde kollarýma atlarken... Hasta olduðunda, o korkunç kriz gecelerinde günler, geceler boyu nöbet tuttuk baþýnda... O þen kahkahalarýna yeniden kavuþabilmek için sessiz dualar ederek... "Atlattý" müjdesini kutlarken yorgun bedenindeki yaralarý okþayarak, doktorun böldü sevincimizi: "Yaþayamaz artýk bu evde... Yüksek binalar ve beton duvarlarýn gri kentinde" dedi, "O gitmeli... Ve kendine yeni bir hayat çizmeli..." Bilsen ne zor, gitmen gerektiðini bile bile "Kal" demek sana... Ne zor, senin için ebedi mutluluðun beni unutmandan geçtiðini bilmek... Gitmeni asla istemediðim halde, buna mecbur olduðumuzu görmek ve sana bunlarý söyleyemeden "Git artýk" demek... "Beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk kavuþacaksýn mutluluða" demek sana ne zor... Sesimi, kokumu çekip alývermek beyninden, sesin, kokun hala beynimdeyken... Seni görmemek ve belki yýllar sonra karþýlaþtýðýmýzda bana bir yabancý gibi bakmaný istemek senden... Yeni bir sevdayý yasakladýðým kalbime söz geçirmek... Ve sonra kendi ellerimle bindirip seni yabancý bir arabanýn arka koltuðuna, birlikte güneþlendiðimiz onca yazý, yan yana titreþtiðimiz onca kýþý, paylaþtýðýmýz bunca acýyý, onca kahkahayý ve bütün o uzak yeþillikleri katýp yorgun bedeninin yanýna, arkadan piþmanlýk gözyaþlarý dökmek ne zor... Ne zor hiç tanýmadan seni emanet ettiðim bir þoföre "Hýzla uzaklaþ buradan ve gidebileceðin kadar uzaða git" demek... Yokluðunu beklemek, ne zor... Bunlarý düþündükçe, þu anda uzaklarda bir yerlerde üþüdüðünü sezinleyerek panikliyorum. Bütün engelleri aþýp, terk edilmiþ caddeleri, kimsesiz sokaklarý, yalnýz bulvarlarý arþýnlayarak sana ulaþmak, sessizce baþýný okþamak, kulaðýna sevgi sözcükleri fýsýldamak ve yavaþça üzerini örtmek geliyor içimden... Paylaþtýðýmýz bir mazinin, yitirdiðimiz bir geleceðe dönüþmesinden hicran duyuyorum. Gizli gizli hüzünlendiðim akþamlardan birinde, terk etmiþlere özgü bir terk edilme korkusunu da yüreðimin derinliklerinde duyarak sana koþmak,
sorry I don´t have time to translate that but this is by Can Dündar.
and generally it is about missing.
|
|
3. |
20 Jan 2009 Tue 08:11 am |
Its ok , Thanks dilliduduk!
I hope somebody will translate this message for me....
Thank you in advance! 
|
|
|