General/Off-topic |
|
|
|
Oylesine...
|
1. |
08 Apr 2006 Sat 12:01 pm |
SEVGİLİYE MEKTUP
Ey benim demir gibi sert,
civa gibi ağırbaşlı azot gibi yakıcı,
klor gibi çekici,
sevgi konusunda soygaz kadar kararlı ve metaller gibi tel levha haline girebilen ve elektriği ileten organik sevgilim;
çatal karam çingenem, nikel krozem...
Herşeyim.
Bu mektubu özlemin ve sevginle bir üst enerji seviyesine uyarıldığım gecede yazıyorum.
Şuanda senden başka hiçbir şey düşÃ¼nemeyen kararsız ara ürünüm ben.
Yazdığım bu mektup, temel düzeye dönerken yaptığım ışımanın psikonorotik bir yansımadır.
Anladın de mi ?
Sabit bir kütlesi ve eylemsizliği olan, hatta uzayda belli bir hacim kaplayan sevgilim; nasılsın?
İyi misin?
Hava nasıl oralarda üşÃ¼yor musun?
Beni sorarsan normal sayılırım.
Basıncı bir atmosfer civarında etraf bir labaratuvar kadar kuru ve nemsiz zemin futbol oynamaya müsait.
Seni özlüyorum.
Seni, öğrencisini sözlüye kaldırmak için sabırsızlanan öğretmenin sabırsızlığıyla bekliyorum.
Geçen ki mektubunda yakında geleceğini söylemişsin.
O günleri iple çekiyorum.
Aradan geçen süre Dt ve aramızdaki mesafeye Dl dersek, geleceğin zaman; Dt/Dl= ½{h.Ö . dW¼} bulacağımı söylediler, şu an bunu çözmekle meşgulum.
Hala çözemedim.
Kırmızı turnusolu maviye çeviren bazik sevgilim!
Derslerin nasıl?
Benimkiler çok iyi.
Fakat maddi durum dersler kadar iyi değil.
Cebimdeki paranın limiti sıfıra yaklaşıyor.
Züğürtlükten doğru dürüst bir şey yiyemiyorum.
ŞÃ¶yle derişik derişik asite hasret kaldım.
Anlayacağın ne yapacağımı şaşırdım.
Yukarı tükürsem sakal, aşağı tükürsem bıyık, yere tükürsem ayıp.
The inside of the canım!
Seni her geçen gün artan ivmeyle seviyorum.
Sevgimin sayısal büyüklüğü karşısında Avagadro sayısının büyüklüğü halt etmiş.
En büyük arzum sevgimizin limitinin sonsuza gitmesi.
Ey güldüğü zaman masum öğrencilere ,
kızdığı zaman hocaya,
sakinleştiği zaman futbol topuna,
şarkı söylerken çalar saate,
ders çalışırken ineğe,
bağırdığı zaman
Hitlere canı sıkılınca bitlere,
uyuduğu zaman Klopatra'ya,
uyandığı zaman kediye,
çok yediğinde Demirel'e,
az yediğinde İnönü'ye,
konuşurken Çillere,
maç yaparken Möller'e,
koştuğu zaman ata,
yüzdüğü zaman yata,
deneylerde asetata ve cümlelerde bir ismin önüne geldiğinde sıfata benzeyen benim çok fonksiyonlu sevgilim.
Ey eğik başlı,
tükenmez kalem kaşlı,
tek gözlü,
çift bant ekolayzırlı,
anten kulaklı,
elma yanaklı,
armut burunlu,
altın dişli,
önden çekişli,
geniş iç hacimli,
beş vitesli,
saçları boya,
gözleri kara,
Şunu unutmamalısın ki!...
Ben seni hep sevdim ve seveceğimde.
Sevgi konusunda sana karşı hep ekzotermiğim.
İkimiz bir tuzun bazıyla asidiyiz.
HOŞ Ã‡AKAL.
Bu arada herkese selamlar.
Büyüklerin protonlarından,
küçüklerin nötronlarından öperim.
SENİ SEVİYORUM...
I LOVE YOU...
Isınan hava genişler..............
|
|
2. |
08 Apr 2006 Sat 12:10 pm |
ASK..
Size içten bir şekilde güzel olduğunuzu söyleyen;
Suratınıza kapadığınızda sizi o geri arasın;
Sizin uykuya dalmanızı seyretmek için uyumayan;
Sizi alnınızdan öpen;
Size en zor anlarınızda; sizi bulutların üstünde çıkarmak isteyen;
Arkadaşlarının önünde elinizi tutan...
Öyle birini bekleyin ki;
Size durmadan size sahip olduğu için kendini şanslı saydığını veya ne kadar
önemsediğini hatırlatan;
Arkadaşlarına dönüp 'aradığım o...' diyen...
|
|
3. |
17 Apr 2006 Mon 06:06 pm |
HÜZÜNLÜ UYKUSUZLUK
Uykum kaçtı yine bana gelmeden
Hüzün var bütün bedenimde,üzgünüm.
İçimde birikti damlalar
Ters dönsem akıverecek gözlerden.
Bu sefer gerçekten sadece üzgünüm
Ne sorgu ne sual
Kimse bilmesin sebebini
Hüznüm benim olsun
ve kendimden başka birşey sormasın
Niye kaçtı uykum yine bana gelmeden?
Bir mektup yazsam üzüntüme
Öyle bir mektup ki hüznüm kopyalanmış
Sevgim,kırgınlığım,hasretim işlenmiş her mısrasına
Öyle bir mektup olsa
Göndereni asıl saadete ulaşmış
Saadet ki uyku artık önemsiz kalmış.
Kim anlar hüznünü diye bir tebessüm
Anlar,
Kalemim,defterim ve
Bilir alemleri yaratan
Başkası anlasaydı kalırmıydı kelimelerde anlam
O zaman hüzün yaşarmıydı?
Tek manadır hüzün doğuştan ölüme
Ama onu gerçekten yaşatmasını bilene!
ve ben şimdi gerçekten hüzünlüyüm....
|
|
4. |
17 Apr 2006 Mon 06:07 pm |
YOKSA??
Hicranla yandı gönlüm halimi sormaz mısın?
Dil ucuyla olsun melalimi sormaz mısın?
Bilmem ki yoksa , dost vefasın dan şÃ¼phen mi var...!
Lütfedipte bir kere hayalimi sormaz mısın ?
Dortlara üffet yağdı , iltifat yok mu?
Kebap oldu sinem ahıma itimat yok mu?
Yüz sürüp izini bekledim bilmem kaç eyam...!
Yoksa ben de senin sevgine itimat yok mu?
|
|
5. |
17 Apr 2006 Mon 06:13 pm |
Sen Aşk Meleği!
Hoşgeldin.
Bir yunus kadar özgürum şimdi
Ya da çapariye takılmış bir istavrit kadar çaresiz
Balıkçının ellerinde birkaç damla tuzlusu
Gözyaşlarım mı dersin?
Yoksa birkaç damla pul taneciği mi parlıyor avuçlarında?
Boşlukta bulduğum bir sığınaktı belki
Belki de bu yorgun ruhumun sonuydu bu ama
Melekler içinde bir kova sudaydım
Ne kadar yaşayabilirdim ki sensiz..
|
|
6. |
17 Apr 2006 Mon 06:17 pm |
HİÇ
Hiç, bir insanı unutmak,
bir insandan vazgeçmek,
bir insanı hayatından sonsuza kadar çıkartmak zorunda
kaldın mı hiç?
Hani ölmüş gibi,
hani uzatsan da elini tutamayacağını bilmek gibi,
her an kapından içeri gülümseyerek gireceğini bekleyip
ama aslında hiç gelemeyeceğini de bilmen gibi.
Ne zor şey değil mi ölmediğini bilmek,
ama ölmüş gibi ulaşılmaz olması artık o insanın sana,
ne kadar katlanılmaz bir gerçek değil mi
sen hala bu kadar sevgili iken?
Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemiğini yakarcasına özlemek…
çok kötü değil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu işitememek,
artik sonunun “Pi†hali değil mi? Biliyorsun değil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayıştır o,
kalabalık caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldırımdan diye düşÃ¼nmek,
belki şu an arkamda yürüyen insanların içinde bir yerde demek,
belki şu an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar yaşamak,
ne zordur değil mi?
Ne kadar eritir insanı farketmeden.
Sen de biliyorsun değil mi bunları?
Bir sinema koltuğunda sen de iki kişi gibi oturdun mu hiç?
Hiç iki kişi gibi zevk aldın mı bir konserden yalnız başına?
Güzel bir kafe keşfettiğinde,
güzel bir film seyrettiğinde,
güzel bir şarkı dinlediğinde,
güzellikleri oranında eksik kaldıklarını hissettin mi
paylaşamadığın için onunla.
Bir barın kalabalığında hiç yarım vücudunla sallandın mı ortada?
Hiç iki kişilik beyninle yarım insan olabildin mi?
Baktığında aynana sadece yüzünün bir yarısını gördüğün
oldu mu hiç?
Sana hayatındaki en büyük yoksunluğu yaşatandan
nefret edemediğin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu, bacağını kesen bir insanın yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildiğin zamanlar
oldu mu hiç?
Hayatta inandığın bütün değerlerini altüst eden birisine
aşk şiirleri yazabildin mi?
Onu içinde korumanın seni yok etmek olduğu zamanlara
feda oldun mu hiç?
İçinde ağlayan çocuğa umut şarkıları söyleyemediğin,
özlemini,
susuzluğunu,
açlığını gideremediğin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasını gördüğün,
ama merhem olamadığın zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrısal gücünün,
bir çocuğun ağlamasını susturamayacak kadar olduğunu
gördüğün zamanlar
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç…
Hiiç…
hiç…
bir hiç…
CAN DÜNDAR
|
|
7. |
17 Apr 2006 Mon 06:20 pm |
BIR DERVİŞTEN NASIHATLER
Emanete ihanet etmeyin..
Halinizden sikayet etmeyin..
Büyügünüze emretmeyin..
Bos seylerde israr etmeyin..
Cahillerle sohbet etmeyin..
Nefesinizi bosa tüketmeyin..
Insanlari bekletmeyin..
Etrafinizi kirletmeyin.
Hayatinizi mahvetmeyin..
Kimseye minnet etmeyin.
Insanlari yüzüne karsi methetmeyin..
Kimseye küfretmeyin..
Kötülüge meyil etmeyin..
Malinizi bosa sarf etmeyin..
Sirrinizi açik etmeyin..
Her seyi merak etmeyin..
Suçunuzu inkar etmeyin..
Serefinizi kaybetmeyin..
Vataninizi terk etmeyin..
Iyilige niyet edin..
Büyüklere hürmet edin..
Sikintiya sabredin.
Aza kanaat edin..
Sözünüzde sebat edin..
Bildiginizle amel edin..
Hatanizi kabul edin..
Yaramaz ise def edin..
Varken tasarruf edin..
Alimlerle sohbet edin..
Nefsinizle inat edin..
Sofraniza davet edin..
Zararliysa men edin..
Seviyorsaniz ifade edin..
Kalpleri fethedin..
Misafire ikram edin..
Muhtaca yardim edin..
Bilseniz de istisare edin..
Tehlikeye dikkat edin..
Hakki teslim edin..
Unutacaksaniz kaydedin..
Esirgemeyin lütfedin..
Gariplere merhamet edin..
Kazanmaya gayret edin..
Çalisani takdir edin..
Basariyi tebrik edin..
Mazereti kabul edin..
Her an tevekkül edin..
Hastalari ziyaret edin..
Çocugunuzu terbiye edin..
Herkese tebessüm edin..
Güvenseniz de kontrol edin..
Inanmayana ispat edin..
Fakirleri gözetin..
Hayir için sarf edin..
BANA DA DUA EDIN.
|
|
8. |
20 Apr 2006 Thu 04:19 pm |
TAHLİYE...
Martılar çığlıklarla geçtiler
bunlar ritsos'un martıları dedim
hayır bunlar benim martılarım dedi...
bir dost şubat'ta çıkacakmış dedim: anımsadın mı, hani her kuşun
kurşunların erişemediği gizli bir ufku vardır diyen....
Anımsadım dedi:elleri midye kesiği, ayak bileklerinde mavi diken
ve saçlarında yosun lifleri vardı; dizkapağında soğuyan kurşun
Nasıldır içerden çıkmak dedim:ilk adımın kara değmesi
toprak çok mu farklıdır eskisinden, nasıldır rüzgarın sesi.....
İncecik bir kar tanesinin karanlıkta ışımasına benzer dedi
sevgisizliğe karşı direnebilmektir yaşamın öz türkçesi......
Çok sürmez sen de gideceksin dedim:kente kar düşerken,akşam üzeri belki
defterde yarım kalır şiirin,bir de pencerede yaz'dır kuruyan kaysı çekirdeği.....
Gideceğim dedi: evet, belki karlı bir gün,gelip son kez mazgaladn
elini sıkacağım;gözlerimde, kardeşliğin dil vermez lahçesi....
O zaman hoşÃ§akal-dedim:unutma,hava kararırken seninle bir gün
kızıl saçlı bir çocoğun martılarından söz ettiğimizi......
Demirörgünün üstünde gökkafes; unutmam onlar ordalar dedi
dostlar göz erimi uzakta, emek kendi yurdunda sürgün...........
Martılar çığlıklarla geçtiler
Bunlar kimin martıları dedim
bunlar senin martıların dedi
|
|
9. |
21 Apr 2006 Fri 01:07 pm |
Son İlkbahar
Gün sona ermeden önce
Benim bu arzumu yerine getirmelisin
Yalnız bir defa için,
Bahar çiçeklerini
Beraberce toplamağa gidelim.
Senin bahçene
İlkbahar ayları
Tekrar tekrar gelecekler.
Yalnız seninle eğlenmek için
Dua ediyorum.
Günlerim!...
Boşuna geçip gittiler
Onları ihmal ettim.
Ansızın bugün
İkindi aydınlığında
Gözlerimin
Seninkilerle buluştukları anda
Daha fazla zamanın
Olmadığını anladım.
Bunun içindir ki
Bir hasis gibi
Belki de,
En son baharımın günlerini
Büyük bir sabırsızlıkla
Saymaktayım.
Ey sevgili!...
Korkma!
Senin çiçekli bahçelerinde
Uzun zaman duracak değilim
Ve
Ne bugünün sonunda
Ne de veda anında
Ardıma dönüp bakacağım.
Onlarda gözyaşı görmeği bekliyecek
Gözlerimi seninkilere çevirip
Bakmıyacağım
Gül sevdiceğim!...
Tatlı kahkahalarla gül....
Ve sonra
Sincabın ardından
Onu korkutmak için koş.
Kulaklarına
Unutulmuş hatıraları
Fısıldamayacağım
Ve seni
Acele yolunda
Durdurmıyacağım.
|
|
10. |
21 Apr 2006 Fri 01:08 pm |
SENSİZLİK
bir garip hüzün çöker insana
el ayak çekilince
tek başına kalırsın dünyada
etraf sessizleşince
inan bu ev alışamadı
hiçbir zaman sensizliğe
şimdi sensizlik oturuyor
kalkıp gittiğin yerde
yalnızlığa elbet alışır bedenim
yalnızlıkla belki de başa çıkabilirim
çok zor gelse bile yaşar öğrenirim
sensizlik benim canımı acıtan
bir derin korku düşer ruhuma
duvarlar seslenince
karanlık oyun oynar aklıma
gölgeler dans edince
inan bana alışamadım
hiçbir zaman sensizliğe
şimdi sensizlik dolaşıyor
çıkıp gittiğin bu evde
CANDAN ERÇETİN
|
|
|