FAHRİYE ABLA
Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar. Kapanırdı daha gün batmadan kapılar. Bu, afyon ruhu gibi baygın mahalleden, Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen! Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla Ne güzel komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi, Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi; Güneşin batmasına yakın saatlerde Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede; Yaz, kış yeşil bir saksı ıtır pencerede; Bahçede akasyalar açardı baharla, Ne şirin komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı; Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı; İçini gıcıklardı bütün erkeklerin, Altın bileziklerle dolu bileklerin. Açılırdı rüzgarda kısa eteklerin; Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla, Ne çapkın komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Gönül verdin derlerdi o delikanlıya, En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya. Bilmem simdi hala bu ilk kocanda mısın? Hala dağları karlı Erzincan’da mısın? Bırak, geçmiş günleri gönlüm hatırlasın; Hatırada kalan şey değişmez zamanla, Ne vefalı komşumuzdun sen, Fahriye abla!
Şair Ahmet Muhip DRANAS
FAHRİYE SISTER
Air with the smell of a sharp dollar coal, Gates called off again before sunset. This is like the unconscious spirit of opium from the neighborhood, I stayed in my dreams youre a single line, you! Laugh at the large light reverie Eyes, teeth and flowing with pure-throated How nice your neighbors, Fahriye sister!
Was a tiny house like your home box, The balcony was an implicit ivy house; Close to sunset in hours Were washed in the shade of a secluded creek. Summer, winter green potted geranium in the window; Acacia garden would bloom in the spring. How cute your neighbors, Fahriye sister!
Before very long, then you had your hair cut; Buğdaysı skin, the neck was a spike up. All the men were inside the grate Of the ankle bracelet filled with gold. Short skirts in the wind would drop; You sang obscene songs at most. What rascal your neighbors, Fahriye sister!
The young man gave his heart would say, Youre finally got a Erzincan. I know now you still get it at first her husband, Are you still in Erzincan snowy mountains? Leave the past, you remember the days my soul; Hâtırada things remaining unchanged over time, How loyal your neighbors, Fahriye sister!
Translated by john Muhip Dranas
|