“Başkanlık Sistemi” nedir?Bu konu bugüne kadar hep “Hukuki” açıdan masaya yatırıldı;
konunun çok önemli bir boyutu olan “Siyaset Bilimi” açısından değerlendirilmesi unutuldu.
Biz bu konuyu, siyaset bilimi ve uygulama açısından bazı somut örneklerle ele almaya çalışacağız.Çünkü, bu, siyaset sistemi konusudur.
Amerikan Anayasası 1787 yılında uygulamaya girmiştir ve 4 bölümden oluşmaktadır.Bu anayasa, tamamiyle, bireysel ve kişisel özgürliklerin genişletilmesine ilişkin olarak 27 defa değiştirilmiştir.Amerikan Anayasası, dünyada en üstün hukuk kaynağıdır.
Anayasa, Amerika’daki devleti 3 ana kuvvete ayırır:
1-Yasama Organı.Yaasama organı iki meclisli – Temsilciler Meclisi ve Senato- olup, Amerikan Kongresi tarafından temsil olunur.
2-Yürütme Organı.Yürütmenin başı Amerikan Başkanı ve mensup olduğu partidir.
3-Yargı Organı.Dokuz üyeli Birleşik devletler Yüksek Mahkemesi’dir.
Amerikan başkanlık Sistemi, Amerika dışında hiçbir ülkede başarılı bir şekilde uygulanamadı.
Yani, oldukça zor ve yorucu bir sistemdir.Fransa’da “Yarı Başkanlıkm Sistemi” uygulaması vardır.
Başkanlık Sistemi, ilk defa Amerika’da üretilen modern bir sistem olarak tanımlanır.
Başkanlık sisteminin temel alt yapısını “Sınırsız Düşünce ve Konuşma Özgürlüğü” oluşturur.Biz buna yalnızca "Limitsiz konuşma özgürlüğü", diyebiliriz.Herkes, istediğini düşünmekte ve düşündüğünü söylemekte serbesttir; hiçbir şekilde kısıtlama ya da yasaklama söz konusu değildir.
Amerika’da iki siyasal parti vardır:1-Demokrat Parti, 2-Cumhuriyet Partisi.Amerika’da orta sınıf, demokrat Partilidir.Temsilciler Meclisi, bu iki partiden oluşur.Günümüzdeki Amerikan Başkan Obama, Demokrat Partilidir.Amerikan demokrasisinde, Amerikan Başkanı bir partinin lideri değildir, sadece o partinin bir üyesidir.Çünkü Amerikan kültüründe "Parti Liderliği Kavramı" yoktur.Başkan, her istediğini yapamaz, diktatörlük kuramaz.
Bu konuyu biraz daha açmak için, öncelikle Amerika’daki bütçe sistemini incelemek gerekir.Amerika’da, bütçe ve ek bütçe, Amerikan Başkanı tarafından hazırlanır, Temsilciler Meclisi tarafından onaylanır.
Yani Amerikan Başkanı’nın ve mensup olduğu partisinin bütçe üzerinde bir yetkisi yoktur.
Yerleşik teamül uyarınca, bütçe veya ek bütçenin onaylanması için, bir parti, diğer partiyi ikna etmek zorundadır; çünkü bir parti tek başına yasa çıkaramaz; sadece Temsilciler Meclisi’ne öneride bulunur, o kadar.
Çünkü Amerikan Başkanı ve partisinin üzerinde Yargı –Anayasa Mahkemesi- ve Temsilciler Meclisi’nin etkin denetimi vardır.Başkanın önerdiği bir kanun tasarısı, ancak uzun inceleme ve değerlendirmeler sonucu bir yılı bulan bir süreç içinde onaylanır.Başkan, tek başına yasa çıkaramaz.
Amerikan Başkanlık Sistemi’nin üç ayrı özelliği vardır.
1-Kuvvetler Ayrımı:Yani, Yasama Organı, Yürütme Organı ve Yargı Organı.Bu üç ana organ bağımsız ve özerktir.Bir organ, diğer organa müdahale edemez, etki yapamaz.Mesela, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Amerikan Başkanı’na gerektiğinde bir eleştiri getirebilir.Yasama, yürütme ve yargı organları birbirlerine üstünlük sağlayamaz.Aksi takdirde, politikada kaotik ortam ve kaos doğar
2-Denge ve Fren Sistemi: Başkanın mensubu bulunduğu parti, tek başına yasa çıkaramaz; çünkü diğer partiyi de ikna zorundadır.Hele, kanun hükmünde kararname çıkaramaz ve üçlü kararname ile atama yapamaz.
Mesela, her kanun teklifi, Temsilciler Meclisi’nde ve Senato’daki komitelerce ince elenir ve sık dokunur.Yasa değerlendirmelerinden onaylanmasına kadar komitelerde bir yıla kadar süren bir süreç yaşanır.
Mesela, Türkiye aleyhinde hazırlanan “sözde ermeni sokırırım kanun teklifi”, meclis komitelerince bloke edilmiş, kanunlaşmamıştır.Fakat kanun teklifleri ortadan kaldırılmaz, askıda bekletilir.
Savaş ilanı ve asker gönderme, Temsilciler Meclisi ve Senato onayına bağlıdır.
Hükümet, bir yabancı ülkeye ancak 6 ay için asker gönderme yetkisine sahiptir.
Dış politika uygulamaları, Federal Hükümetin görevidir.Ama bu politikalar, belli bir partinin değil, Senato’nun onayı ile yürürlüğe girer.
Federal Devlet, vergi, ordu, güvenlik,dış politika gibi ukusal kanularında tek yetkilidir.Federal Devlet, ulusal kanunlara uymayan Eyelet Devlete derhal gerekli yaptırımları uygular, söz gelişi öncelikle kendisine tahsis edilen bütçe ödeneğini keser, dondurur.
Mesela, Amerikan Başkanı ya da mensup olduğu parti, bir yabancı ülkeye bir büyükelçiyi tek başına tayin edemez;çünkü büyükelçi ataması bile Senato’nun onayına bağlıdır.
Aynı şekilde, Amerikan Başkanı yargıç atayamaz; çünkü yargıç atamaları da senato onayına bağlıdır.
Mesela vergi mevzuatı: Her eyelet, vergi uygulamalarını kendisi düzenler.18 yaşını dolduruş her yurttaş, gelir vergisi beyannamesi vermekle yükümlüdür.Tabii ki, şirketlerin vergi beyannameleri ayrıdır.Vergi beyannameleri, federal Hükümete mensup maliye görevlilerince 10 yıl sure ile incelenebilir.Amerika´da insanların en çok çekindiği şey, vergi uygulamaları ve cezalarıdır.
Eğitim konusuna gelince:Eyalet devlet, okul müfredat ve ders programlarını kendisi belirler.Okul Aile Birlikleri bu konuda çok etkilidir.Her okul bölgesinde, ayrı ders programları vardır.Bu eğitim programları, eyaletin onayı ile yürürlüğe girer.
Mesela suç ve cezalar:Her eyelet suç teşkil eden fiilleri ve bunlara verilecek ceza uygulamalarını kendisi belirler.Bir eyaletteki ceza, diğer eyalette değişik şekillerde uygulanabilir.Mesela idam cezası:İdam cezası, örneğin Teksas’ta vardır, başka bir eyalette yoktur.
Mesela polis teşkilatı:Bazı eyaletlerde polis teşkilatı, maliyeti ve finansmanı eyaletteki vergileri artıracağından kurulmamıştır.Bu eyaletlerde, tabanca ruhsatı, mental bir rahatsızlığı yoksa herkese verilebilmektedir.
Amerika´daki vatandaşlık sistemine değinelim: Amerikada herkes göçmendir; vatandaşlık yoktur, bunun yerine çok büyük özgürlük ve hissedarlık vardır.
Bir de noterlik müessesesinden söz edelim:Amerika´da noterlik yoktur.Çünkü her Amerikalı, gerektiğinde, istediği kişiyi kendisine noter olarak tayin edebilir.
ABD sisteminde, denge ve fren sistemleri olduğu için ABD Başkanı seçim kazansa bile, bir parti lideri gibi hareket edemez, diktatör olamaz.
3-Amerikan sisteminde, kişisel ve bireysel özgürlükler siyasal sistemin özüdür.İnsanların konuşma hakkı sınırsızdır.Herkes, düşünmek ve düşündüğünü açıkça konuşmak hakkına sonsuz olarak sahiptir.Bir kimse, Amerikan Başkanı ve yüksek düzeydeki kamu görevlileri dahil herkesin lehinde ya da aleyhinde her şeyi-en kötü sözleri bile- söylemek ve açıklamak hakkına sahiptir.Her konuda mitingler, oturumlar, yürüyüşler ve toplantılar düzenlemek, kitap vb.yollarla yayın yapmak suç oluşturan eylemi teşkil etmez.
Tabii ki, bir kimsenin bir başka kişiye şiddet uygulaması, zarar vermesi, o kişinin hak ve hukukunu ihlal etmesi, ya da yasaların koyduğu kuralları çiğnemesi suç eylemi teşkil eder ve en kuvvetli şekilde cezalandırılır.
Amerika´daki konuşma özgürlüğüne bir örnek olarak, Amerikan yerlileri konusu da değinelim: Amerikan yerlileri Arizona eyaleti içinde bir otonomi içinde küçük bir devlete sahiptir.Amerikan yerlilerince burada açılan bir müzede şu açıklama göze çarpar:”Amerika bize karşı soykırım uygulamiştır.İngilizce dili de bize zorla öğretilmiştir.” Görülüyor ki, Amerika’da konuşma hakkı sonsuzdur ve hiç bir olumsuz söz ya da mizah suç unsuru taşımaz.
Amerikan Seçim Sistemine gelince:
Amerikan seçim sistemi çok yorucu, girift ve yoğun bir sistemdir.
Amerikan Başkanı, 4 yılda bir, Senato üyeleri 6 yılda bir, Temsilciler Meclisi üyeleri ise 2 yılda bir halk tarafından seçilir.
ABD seçimleri 3 ayrı düzeyde yapılır:
1-Federal seçimler.
2-Eyalet seçimleri.
3-Okul ve aile birlikleri seçimleri.
Amerikan seçimleri çok zor ve yoğun bir süreç olduğu için, halkın çoğunluğu oy kullanmak istemez.Seçim mevzuatı, vergi mevzuatı gibi çok yorucu ve karmaşıktır.Bu yüzden seçimlere katılım oranı % 25 civarındadır.Ancak, son seçimde bu oran % 55 olmuştur.
Sonuç olarak denilebilir ki:Amerikan başkanlık Sistemi, çok karmaşıktır. ABD sisteminde, denge ve fren sistemleri olduğu için ABD Başkanı parti lideri gibi hareket edemez.Amerikada herkes göçmendir; vatandaşlık yoktur, bunun yerine çok büyük özgürlük ve hissedarlık vardır.Böyle bir sistem değil Orta Doğu ülkelerinde, çoğu dünya ülkesinde bile kolayca uygulanamaz.Nitekim, bu sistemi uygulamak isteyen bazı ülkeler başarılı olamamışlardır.Başkanlık sisteminin en büyük tehlikesi, bu sistemin kolayca “monarşi” ye dönüşebilir olmasıdır.