according to turkish dictionary from here
that zam. (çoğ. those) 1. o, şu: Did you see that? Onu gördün mü? This is a verbena and that´s a lantana. Bu mineçiçeği, o da ağaçminesi. After that he went to bed. Ondan sonra yatağa girdi. The best yarn is that spun by hand. En iyi iplik elle bükülendir. He´s one of those who think that they know everything. Her şeyi bildiğini zannedenlerden biri o. 2. öyle: "Is she clever?" "That she is." "Zeki mi?" "Öyledir." 3. ki: I´d like to see the cow that jumped over the moon, please. Ayın üzerinden atlayan ineği görmek istiyorum, lütfen. Are you the man that invented the cotton gin? Çırçırı icat eden adam siz misiniz?
s. (çoğ. those) o: Where´s that cat? O kedi nerede? I like those houses. O evler hoşuma gidiyor.
http://translate.google.com/#tr/en/o
http://translate.google.com/#tr/en/onun%20evi
http://translate.google.com/#tr/en/onun
you can use that only when you are pointing at something, which in turkish can be used with o and şu both
but not with posession like "onun"
3. That
“That” kelimesi Türkçeye “şu” veya “o” şeklinde çevrilir ve konuşan kişinin uzağındaki nesneleri göstermek için kullanılır. Hem işaret sıfatı hem de işaret zamiri olarak kullanılır. İşaret sıfatı olarak kullanıldığında hemen ardından tekil bir isim gelir.
That house belongs to my grandfather. Şu ev dedeme aittir. Give me that dictionary. Şu sözlüğü bana ver. That man is very generous. Şu adam çok cömerttir.
That işaret zamiri olarak kullanıldığında hemen ardından tekil bir fiil alır.
That is a map. Şu şemsiyedir. That is my car. O benim arabamdır. What is that? Şu nedir?
That, this gibi daha geçen bir isim, kalıp veya cümlenin de yerini tutabilir. Bu durumda o veya bu şeklinde tercüme edilir.
He wanted to steal the radio. I didn’t like that. O radyoyu çalmak istiyordu. Bu benim hoşuma gitmedi.
That ayrıca daha sonra göreceğimiz relative clause konusunda which ve who nun yerini tutabilir.
That ayrıca “noun clause” larda “it” ile başlayan cümle tiplerinde ve bazı bağlaçlarla kullanılır.
|