, Can: …e bilmek: güç, yetenek, May:. ..ebilmek: olası, tahmin, Be able to: ..e bilmek, Modal’ ların Kullanımı, Could – Was / Were able to Kullanımı, Might’ın Kullanımı, Must, Had to: …
<[script] type="text/javascript">
MODALS I can speak. (Konuşabilirim.) Görüldüğü gibi yardımcı fiiller, anlamlarını yükleme katmazlar. Ama Modal’lar anlamlarını yükleme katarlar. Can: …e bilmek: güç, yetenek
Must: …meli, …malı: Must’ta zorunluluk söyleyenden kaynaklanır,
Modal’ ların Kullanımı Örnekler; They can accomplish the project in time. (Onlar zamanında projeyi tamamlayabilirler.)(Güç, yetenek) He may go abroad next year. (O önümüzdeki yıl yurt dışına gidebilir.) (Tahmin) I may go. (Gidebilirim) (tahmin) I may notgo. (Gitmeyebilirim) (tahmin) We are able to produce more goods. (Daha fazla mal üretebiliriz.) (Güç, yetenek) Put: Vermek, koymak, yerleştirmek. ***Not: Eğer herhangi bir modal, yukarıda belirtilen üç özelliğe uymazsa veya kullanımında bu özellikler eksikse o zaman “semi modal” olur. “Be able to ve Have to” gibi. Örneklerde de görüleceği gibi bunlar çekime de girer; başka modallar ile de kullanılabilirler. He may have toresign upon corruption. (O istifa etmek zorunda kalabilir.) A teacher must be able to travel. (Bir öğretmen seyahat edebilmelidir.) We may have to give up the project. (Projeden vaz geçmek zorunda kalabiliriz.) We must be able tosee him tomorrow. (Onu yarın görebilmeliyiz.) He may have to explain the events. (O olayları açıklamak zorunda kalabilir.)
LESSON 6 Can Could ——- Future formu olmayan modalların present formu future anlamında Türkçe’ de olduğu gibi kullanılırlar. Was / Were able to, (…e bildi) geçmişte yapılmış bir tek olay için kullanılır. We could see each other. (Biz birbirimizi görebiliyorduk.) Each other: each = her bir, other = diğeri. Each other: her bir diğeri = birbiri He couldput aside some money when he was young. (O gençken biraz para bir tarafa koyabiliyordu.) We were able to see each other. (Biz birbirimizi görebildik.) He was able to recognize the corpse. (Cesedi teşhis edebildi.) Recognize:tanımak, teşhis etmek I was able to attain my goal. (Ben amacıma ulaşabildim.) Goal: amaç Attain kelimesinin kökü olan “tain”KPDS için hayati önem arz eden bir sözcüktür. Aslı Latince olup, “tenere” dir. Tutmak anlamına gelir. Tain’den İngilizce’de bazı kelimeler türetilmiştir. Şimdi bunları öğrenelim. “Amaç” kelimelerini de öğrenecek olursak; Goal, Aim, Purpose, End, Objective, İntention, Motive: amaç
Might’ın Kullanımı Gidebilirdi ama gitmemiş anlamını verir. May’ın Past ifadesi “Might”, geçmişte zayıf bir ihtimali belirtmek için kullanılır. Yani “may” kullanımına göre ihtimal daha zayıftır. Fazla yaygın bir kullanımı yoktur. Yan cümleciği olan ifadelerde zaman uyumunu sağlamak açısından “might” kullanımına gidilir.
Had to: …gerekti He had tosell his house. (O’ nun evini satması gerekti.) Borcu vardı veya komşuları iyi değildi vs. Ama bir zorunluluktan dolayı evini satması gerekliymiş ve evini satmış. Bu cümleyi “….gerekiyordu” diye çeviremeyiz. Çünkü evi satma eylemi olmuş bitmiş bir eylemdir. The Goverment had to punish the responsibles. (Hükümet, sorumluları cezalandırmak zorunda kaldı.) Punish:cezalandırmak He had togive up scheme. (O’nun projeden vazgeçmesi gerekti.) Scheme:şema, proje “Had to” yapısını olumsuz yapmak için iki yol vardır. İkisi de aynı anlama gelir. Bu yapıda olumsuzluk gerektiğinde ikisinden biri kullanılabilir. 1.) He had not to give up the scheme. (Projeden vazgeçmesi gerekmedi.) 2.) He didn’t have to give up the scheme. ( !! !! !!) We didn’t have accept their sanction. (Onların yatırımlarını kabul etmemiz gerekmedi.) Wehad not accept their sanction. (Onların yatırımlarını kabul etmemiz gerekmedi.) Sanction: yatırım After a few lessons, I will be able to drive a car. (Birkaç dersten sonra araba kullanabileceğim.) Bu cümleden, daha önce araba kullanmasını bilmediğim, dolayısıyla hiç kullanmadığım, aldığım derslerden sonra ilk defa araba kullanabileceğim anlaşılır.
Will Have To Next week, the Cabinet will have to fix salary rise. (Hükümetin, gelecek hafta maaş artışlarını saptaması gerekecek.) He will have to come. (O gelmek zorunda kalacak.)
PERFECT MODALS Modallar ile ilgili olarak daha önce anlatılanlar KPDS’ de sorulmayan detaylardı. Ama hem Perfect Modals konusuna hazırlık hem de temel modal bilgileri anlamında iyi öğrenilmelidir. KPDS sınavında modal konusundan asıl olarak Perfect Modals yapılarından soru gelmektedir. Anlama, boşluk doldurma ve diğerleri gibi konularda da Perfect Modals’ tan soru gelebilir. Bu konu, hem karışık hem de KPDS için önemli olması nedeni ile dikkatle çalışılmalı ve iyi öğrenilmelidir. Ayrıca başka kaynaklarda çok karışık bir şekilde anlatıldığı için kursta konu bittikten sonra başka kaynaklardan bakılmalıdır. Perfect Modals kullanımlarında “Must + Have V3” ifadesi diğerlerinden ayrılarak farklı anlam yüklenmiştir.
Must + Have V3 The roads are wet, İt must have rained last night. (Yollar nemli, dün gece yağmur yağmış olmalı.) She speaks German fluently, She must have studied in Germany. (O Almanca’yı akıcı bir şekilde konuşuyor, Almanya’da öğrenim görmüş olmalı.)
Have to + Have V3 = Should + Have V3 = Ought to + Have V3 Yukarıdaki açıklamada da geçtiği gibi, “….mış olmalıydı” veya “gerekirdi” diye bu yapıları çeviriyoruz. Yani geçmişte olması gerekli fakat olmamış eylemleri bu şekilde ifade ediyoruz. Bu yapıların “gerekirdi” anlamı ile daha önce öğrendiğimiz “Had to = Gerekti” anlamı karışıklık yaratıyor. “Had to = Gerekti” ifadesi ise, geçmişte yapılması gerekli ve yapılmış olan eylemler için kullanılır. Yani “gerekirdi” ifadesi ile “gerekti” ifadesini karıştırmamak gerekir. Bu nedenle KPDS için çok önemli olan bu konuyu dikkatle çalışmak ve iyi öğrenmek gerekir. The Goverment should have taken the nessesary steps. (Hükümet gerekli önlemleri almış olmalıydı) Step: adım, önlem. He study hard ; he should have passed exame. (O sıkı çalışır; sınavı geçmiş olmalıydı.) It is too late. My father shpuld have called up so far. (Çok geç oldu. Babam şimdiye kadar aramış olmalıydı.) You shouldn’t have shouted at me. (Bana bağırman gerekmezdi.) The Goverment should have punishedthe responsibles. (Hükümet, sorumluları cezalandırmalıydı.) We ought to have warned them. (Onları uyarmamız gerekirdi.) We had to warn them. (onları uyarmamız gerekti.) Our Goverment could have improved our standarts. (Hükümetimiz, standartlarımızı geliştirebilirdi.) İmprove: geliştirmek, iyileştirmek Bu cümleden, Hükümetin standartları geliştirme gücüne sahip olduğunu fakat bu geliştirmeyi yapmadığını anlıyoruz. They could have coused a crisis of confidence. (Bir güven krizine yol açabilirlerdi.) Confidence:güven She might have fallen down. (O düşebilirdi.) She might have killed her husband by mistake. (Yanlışlıkla kocasını öldürebilirdi.) Mistake: yanlışlık, hata Böylece Modal olarak temel kullanımları görmüş olduk. Gördüğümüz bu temel kullanımların dışında geniş bir şekilde modal kullanım varyasyonları da vardır. Ana kullanımları öğrendikten sonra karşılaşacağımız bu varyasyonları da çözebiliriz. Örneğin: He was ill this morning. He may have gone home. (O bu sabah hastaydı. Eve gitmiş olabilir.) “…mış olabilir” yapısı daima olasılık bildirdiğinden bu yapıda May + Have V3 yapısında “Can” kullanılamaz. Yani Can + Have V3 şeklinde bir kullanım İngilizce’ de yoktur. Ama olumsuz ve soru yapısı vardır. Such a man can’t have done that. (Böyle bir adam bunu yapmış olamaz.)
Örnek Model Cümleleri He may have resigned. (O istifa etmiş olabilir.) They must be studying now. (Onlar çalışıyor olmalı.) She must have been developing a new method. (O yeni bir metot geliştirmekte olmalı.) He was able to seehis boss. (O patronunu görebildi.) He has been able to see his boss. (O patronunu görebilmiş.) He had been able to see his boss. (O patronunu görebilmişti.) The two sides, could have resolved the dispute. (İki taraf anlaşmazlığı çözebilirlerdi.) Unreal yapı olduğu için cümle olumlu görülmesine karşın olumsuz anlamdadır. Resolve:çözmek (bir problemi, bir sorunu…) Bu cümlede, KPDS için hayati önemde olan “pute”kelimesininköküve türevlerini öğrenecek olursak: Pute, Latince kökenli bir kelime olup, “Putare” den gelir. “Putare” hesaplamak, düşünmek anlamındadır. Genelde bu kelime kökünün anlamına göre türevleri çevrilir. Dispute:dis = olumsuzluk, pute = düşünmek, Dispute = anlaşmazlık, tartışma I should have turned down their proposal. (Önerilerini ret etmiş olmalıydım.) Shehas to have soldher car. (O arabasını satmış olmalıydı.) They ought to have submitted their report. (Onlar raporlarını sunmuş olmalıydılar.) We had to sell all our properties. (Tüm mallarımızı satmamız gerekti.) Property: mal, mülk, eşya. People shouldn’t have exalted the statue of computers. (İnsanların bilgisayar statüsünü yüceltmeleri gerekmezdi.) Exalt: yükseltmek, övmek, yüceltmek. He shouldn’t have revealed my secret.(Sırlarımı açığa çıkarması gerekmezdi; ….çıkarmamalıydı.) Reveal:açığa çıkarmak, göstermek, açıklamak You oughtn’t to have said all these to him. (Bunların tümünü ona söylemen gerekmezdi.) We had todischarge this patient. (Hastayı taburcu etmek zorunda kaldık.) Discharge: taburcu etmek. We must have seen him. (Onu görmüş olmalıyız.) ****Can ile olumlu perfect modal yapılamaz. “Can + Have V3” yapısı yoktur. Yani; He can have said this şeklinde bir cümle kuramayız. Ama olumsuz yapıda olabilir. “Can’t + Have V3” şeklinde cümle kurulabilir. Örnek verecek olursak; She can’t have killed her friend. (O arkadaşını öldürmüş olamaz.) They should have considered hte offer. (Öneriyi düşünmüş olmalıydılar.) He must have gone. (O eve gitmiş olmalı.) He may not have brought it. (Onu almış olmayabilir.) She may not have passed the exam. (O sınavı geçmiş olmayabilir.) He is able to realize his goal. (O amacını gerçekleştirebilir.) He was able to realize his goal. (O amacını gerçekleştirebildi.) He had been able to realize his goal. (O amacını gerçekleştirebilmişti.) We could have passed the exam. (Sınavı geçmiş olabilirdik.) We might have had an accident. (Kaza yapmış olabilirdik. Ya kaza yapsaydık olarak da çevrilebilir.) İnilizceyi İngiltere’de öğrenmiş olabilirdik. (We could have learnt English in England.) Evimizi satmamış olabilirdik. (We could not have sold our house.) Sen ayağını kırmış olabilirdin. (You might have broken your leg.) He had to reject salary rise. (Maaş artışını ret etmesi gerekti.)
|
Share: |
![]() |
Turkish Dictionary |
---|
Turkish Chat |
---|
New in Forums |
---|
Crossword Vocabulary Puzzles for Turkish L...
qdemir: You can view and solve several of the puzzles online at ... |
Giriyor vs Geliyor.
lrnlang: Thank you for the ... |
Local Ladies Ready to Play in Your City
nifrtity: ... - Discover Women Seeking No-Strings Attached Encounters in Your Ci... |
Geçmekte vs. geçiyor?
Hoppi: ... and ... has almost the same meaning. They are both mean "i... |
Intermediate (B1) to upper-intermediate (B...
qdemir: View at ... |
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense! |
Random Pictures of Turkey |
---|
Most commented |
---|