Türkiye

Türkiye için - for Turkey

ülke (the country)

ülke için - for the country

ülke+m----------------------->ülkem (my country)

ülkem için - for my country

doğa (the nature)

doğa için - for the nature

doğa+mız-------------------->doğamız (our nature)

doğamız için - for our nature

Öğretmenler Günü (the Teachers´ Day)

Öğretmenler Günü için (for the Teachers´ Day)

ağaç (the tree)

ağaç+lar--------------------->ağaçlar (the trees)

ağaçlar için - for the trees

her şey (everything)

her şey için - for everything

millet (the nation, the people)

Türk millet+i(poss.)----------->Türk milleti (the Turkish nation/people) (remember indefinite possessive determiners)

Türk milleti için - for the Turkish people

yardım (the help)

yardım+n------------------->yardımın (your help)

yardımın için teşekkürler (thanks for your help)

hep (all)

hep+miz--------------------->hepimiz (all of us)

hep+miz+in(gent.)----------->hepimizin (of all of us)

sağlık (the health)

sağlık+ı(poss.)--------------->sağlığı (his health)

hepimizin sağlığı - health of all us

hepimizin sağlığı için - for the health of all us 

kendi (oneself)

kendi+n---------------------->kendin (yourself)

kendin için - for yourself

okul (the school)

kütüphane (the library)

okul+in kütüphane+i---------->okulun kütüphanesi (the library of the school)

okulun kütüphanesi için - for the library of the school

sınav (the exam)

sınav+ı(accusative)----------->sınavı (the exam)

geçmek (1to pass, 2..3...4)

sınavı geçmek - to pass the exam

sınavı geçmek için - so as to pass the exam)

başarılı (successful)

olmak (1to be, 2to become, 3..4..5..6.)

başarılı olmak için - so as to become successful

biz (we)

biz+i(accusative)-------------->bizi (us)

bulmak (1to find, 2to discover, 3to invent)

bizi bulmak için - so as to find us

ağlamak (to cry)

ağla+ma+mak---------------->ağlamamak (not to cry)

ağlamamak için - so as not to cry

hata (the mistake, the fault, the error)

yapmak (to do)

yap+ma+mak---------------->yapmamak (not to do)

hata yapmamak için - so as not to do a mistake

If you use it for personal pronouns, you must use with genitive case except the third plural.

benim için - for me

senin için  - for you

onun için  - for him/her/it

bizim için  - for us

sizin için  - for you

onlar için  - for them

sıkıntı, sorun (the problem)

sorun değil (no problem)

Benim için sorun değil. (No problem for me)

her şey (everything)

her şey+i(accusative)----------------->her şeyi

yapmak (to do)

yap+dı+k----------------------------->yaptık (we did)

Her şeyi senin için yaptık. (We did everything for you.)

hafta sonu (the weekend)

eğlenceli (funny)

geçmek (1to pass, 2to outstrip, 3to skip, 4to go, 5to elapse 6...7...)

geç+ecek--------------------------->geçecek (it will pass)

Hafta sonu bizim için eğlenceli geçecek. (The weekend will pass funny for us.)

yapmak (to do, to make)

hareket (1the movement, 2the act, 3the behaviour)

utanç (the shame)

utanç verici (shameful, disgraceful)

yap+dık+n--------------------->yaptığın (that/what you do/did)

hareket+ler-------------------->hareketler (the behaviours, the acts)

yaptığın hareketler (the behaviours you do/did)

Yaptığın hareketler bizim için çok utanç verici. (The behaviours you do are very shameful for us.)

ağabey (the older brother)

söylemek (to say, to tell)

önemli (important)

ağabey+m+in(genitive)----------------->ağabeyimin (of my brother)

söyle+dik+i(poss.)---------------------->söylediği (that/what he says/said)

ağabeyimin söylediği (what/that my brother said/says (could you see the definite possessive determiner? ..in ..i)

Ağabeyimin söylediği, bizim için çok önemli. (What my brother says is very important for us.)