If you remember, we were adding the possessive suffixes to the suffix "-dik". I had told this during a few lessons. We also can do the same thing for "-ecek".
yarışma (the contest, the competition) katılmak (1to join, to participate, 2to be in the same idea with someone) henüz, daha (yet) kesin (certain, absolute)
yarışma+a(dative)------------------------>yarışmaya (to the contest) katıl+acak+ım---------------------------->katılacağım (i will join) I don´t know whether you remember or don´t remember but "-im" and "-m" are different suffixes. "-im" is personal suffix, "-m" is possessive suffix. Yarışmaya katılacağım. (I will participate in the contest./I will join the contest. (direct: .... to the contest))
katıl+acak+m---------------------------->katılacağım (the fact that i will join) henüz kesin değil (it´s not certain yet)
Yarışmaya katılacağım henüz kesin değil. (It´s not certain yet that I will participate in the contest.)
ders (the lesson) çalışmak (1to work, 2to study (lesson yourself), 3...) söylemek (to tell,to say) emin (1sure, 2safe)
çalış+acak+n+ı(accusative)-------------->çalışacağını ((acc.) the fact that you will study) söyle+yor+sin--------------------------->söylüyorsun (you are saying) çalış+ma+acak+sın---------------------->çalışmayacaksın (you won´t study) çalış+ma+acak+n------------------------>çalışmayacağın (the fact that you won´t study) emin+im--------------------------------->eminim (i´m sure) çalış+ma+acak+n+dan(abl.)------------->çalışmayacağından (from the fact that you won´t study) çalış+ma+acak+n+a (dat.)-------------->çalışmayacağına (to the fact that you won´t study)
Ders çalışacağını söylüyorsun ama çalışmayacağından eminim. (You are saying you will study lesson but I´m sure you won´t study.)
alternative ways for the same meaning: =Ders çalışacağını söylüyorsun ama çalışmayacağına eminim. ((to use dative case instead of ablative)) =Ders çalışacağını söylüyorsun ama çalışmayacaksın, eminim. (You are saying you will study lesson but you won´t study, I´m sure.) =Ders çalışacağını söylüyorsun ama eminim çalışmayacaksın. (You are saying you will study lesson but, I´m sure, you won´t study.)
izin vermek (to allow, to let (direct. to give permission)) bilmek (to know) aynı (same) soru (the question) sürekli (continuously) niye, neden (why) sormak (to ask)
ver+me+ecek+m+i(acc.)--------------->vermeyeceğimi ((acc.) the fact that I won´t give)) bil+yor+lar ise------------------------->biliyorlarsa (if they know (direct: if they are knowing)) aynı soru (the same question) aynı sorular (the same questions) aynı soruları (the same questions (accusative)) sor+yor+lar--------------------------->soruyorlar (they are asking)
İzin vermeyeceğimi biliyorlarsa aynı soruları sürekli neden soruyorlar? (Why are they asking the same questions continuously if they know I won´t let?)
alternative: madem, mademki (inasmuch as) öyleyse, o zaman (then, if so)
Madem izin vermeyeceğimi biliyorlar, öyleyse aynı soruları sürekli neden soruyorlar? (Inasmuch as they know I won´t give, if so why are they asking the same questions continuously?)
şimdi (now) uyumak (to sleep) maç (the match) başlamak (1to start, 2to begin) haber vermek (to inform)
uyu+acak+ım------------------------>uyuyacağım (i will sleep) başla+acak+ı+da(loc.)--------------->başlayacağında (when it is going to start) bana (to me) haber ver+ ------------------------->haber ver (inform)
Şimdi uyuyacağım. Bana maç başlayacağında haber ver. (I´m going to sleep now. Inform me when the match is going to start.)
yarış (the race) kim (who) kazanmak (1to win, 2to earn, 3..4..5.) bilmek (to know)
yarış+ı(accusative)------------------>yarışı (the race) kim+in(genitive) kazan+acak+ı(poss.)-->kimin kazanacağı (the fact that who will win) kim+in(genitive) kazan+acak+ı(poss.)+ı(accusative---------------------->kimin kazanacağını (the fact that who will win) bil+me+yor+im---------------------->bilmiyorum (i don´t know)
Yarışı kimin kazanacağını bilmiyorum. (I don´t know who will win the race.)
alternative: =Yarışı kim kazanacak, bilmiyorum. (Who will win the race, I don´t know)
kardeş (the sibling (mutual name for both of brother and sister)) sınav (the exam) kazanmak (1to win, 2to earn, 3to pass (for exam)) inanmak (to believe)
sınav+ı(acc.) kazan+acak----------->sınavı kazanacak (he will win the exam.) kardeş+m-------------------------->kardeşim (my sibling (let´s suppose as "brother" in this example.) - my brother) kardeşim+in sınavı kazanacak+ı----->kardeşimin sınavı kazanacağı (the fact that my brother will win the exam) (did you remember the definite possessive determiners?) kardeşim+in sınavı kazanacak+ı+a(dative)--->kardeşimin sınavı kazanacağına (to the fact that my brother win the exam) inan+ma+yor+im------------------->inanmıyorum (i don´t believe (direct: i´m not believing))
Kardeşimin sınavı kazanacağına inanmıyorum. (I don´t believe my brother will pass the exam.)
özür dilemek (to apologize) emin (1sure, 2....)
özür dile+ecek+n+e(dative)-------->özür dileyeceğine (to the fact that you will apologize) emin+idi+m----------------------->emindim (i was sure)
Özür dileyeceğine emindim. (I was sure you would apologize.) =Özür dileyeceğinden emindim.
ağır (1heavy, 2difficult, 3slow) ödev (the homework) vermek (to give) araştırmak (1to research, 2to search) kaynak (1the source, 2the resource, 3...4...) bulmak (to find) düşünmek (to think)
sana (to you) çok ağır bir ödev (a too difficult homework) ver+miş+im----------------------->vermişim (i have given (if you haven´t understood, repeat the suffix "-miş" on the previous lessons.)) araştırmak için ((so as) to search) araştırmak için çok kaynak (many sources to search) bul+ama+abil+ecek+n+i----------->bulamayabileceğini ((acc.) the fact that perhaps/probably you won´t be able to find) düşün+eme+miş+im--------------->düşünememişim (i couldn´t think (again "-miş"))
Sana çok ağır bir ödev vermişim. Araştırmak için çok kaynak bulamayabileceğini düşünememişim. (I have given a too difficult homework. I couldn´t have thought probably you won´t be able to find many sources to search.)
rapor (the report) sizin (your) perşembe (Thursday) yetiştirmek (1to grow (transitive), 2to succeed to finish/complete something in a limited time, 3..4....5..) karar vermek (to decide (direct: to give decision)) son (last) teslim (1the submission, 2..3..4..) tarih (1history, 2date) salı (Tuesday) ertelemek (to delay, to put off)
son teslim tarih+i(poss.)----------->son teslim tarihi (the deadline (direct: the date of last submission))
öğrenci+ler+e-------------------->öğrencilere (to the students) rapor+u(accusative)-------------->raporu (the report) perşembe+e(dative)-------------->perşembeye (to Thursday) yetiştir+eme+ecek+niz+e--------->yetiştiremeyeceğinize (to the fact that you won´t be able to finish) karar ver+di+m------------------->karar verdim (i decided) son teslim tarih+i+i--------------->son teslim tarihini (the deadline (accusative)) salı+a(dative)-------------------->salıya (to Tuesday) ertele+di+m---------------------->erteledim (i delayed, i put off)
Öğretmen öğrencilere "Raporu sizin perşembeye yetiştiremeyeceğinize karar verdim ve son teslim tarihini salıya erteledim" dedi. (The teacher said "I decided that you won´t be able to complete the report until Thursday and I delayed the deadline until Tuesday" to the students) |
Share: |
Turkish Dictionary |
---|
Turkish Chat |
---|
New in Forums |
---|
Giriyor vs Geliyor.
Hoppi: gelmek = to come girmek = to enter or to come in That sai... |
Geçmekte vs. geçiyor?
Hoppi: ... and ... has almost the same meaning. They are both mean "i... |
Intermediate (B1) to upper-intermediate (B...
qdemir: ... |
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense! |
Etmeyi vs etmek
HaydiDeer: Thank you very much! |
Görülmez vs görünmiyor
HaydiDeer: Thank you very much, very well explained! |
Içeri and içeriye
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ... |
Present continous tense
HaydiDeer: Got it, thank you! |
Random Pictures of Turkey |
---|
Most liked |
---|