tüm, bütün (whole, all)

zaman (the time)

gitar (the guitar)

çalmak (1to steal, 2to play (music))

geçirmek (1to make sth/smb pass, 2..3...4to spend, 5...7...)

gitar çal+arak---------------->çalarak (by playing guitar)

Tüm zamanını gitar çalarak geçiriyor. (He is spending all time [by] playing guitar.)

geçim (the livelihood)

sağlamak (1to supply, 2to recorrect, to prove)

geçimini sağlamak (to earn one´s living (direct: to supply one´s livelihood))

bilet (the ticket)

satmak (to sell)

geçim+miz(our)+i(accusative)

bilet sat+arak----------------->bilet satarak (by selling ticket)

Geçimimizi bilet satarak kazanırdık. (We used to earn our living by selling ticket.)

sövmek, küfretmek (to swear)

elde etmek (to get)

küfret+erek / söv+erek-------->küfrederek/söverek (by swearing)

Küfrederek hiçbir şey elde edemezsin. (By swearing, you can get nothing.)

kalp (the heart)

kriz (the crisis)

geçirmek (1to experience, to undergo, 2..3...4...5..6....)

ölmek (to die)

kalp kriz+i--------------------->kalp krizi (the heart attack)

geçir+erek--------------------->geçirerek (by undergoing)

Kalp krizi geçirerek öldü. (He died undergoing heart attack.)

hızlı (fast)

yürümek (to walk)

on (ten)

dakika (the minute)

yetişmek (1to grow, 2to reach)

yürü+erek--------------------->yürüyerek (by walking)

on dakika+da------------------>on dakikada (in/within ten minutes)

Hızlı yürüyerek on dakikada yetişiriz. (We reach within ten minutes walking fast.)

bağırmak (to shout)

konuşmak (1to talk, 2to speak)

bağır+arak-------------------->bağırarak (by shouting)

Niye bağırarak konuşuyorsun? (Why are you talking loudly/shouting?)

cevap vermek (to answer (direct: to give answer))

hata etmek (to make mistake)

ver+me(neg.)+erek---------->vermeyerek (by not giving)

Cevap vermeyerek hata ettik. (We made a mistake by not answering.)

istemek (to want)

söylemek (to say, to tell)

iste+erek------------------->isteyerek (willingly (direct: by wanting))

Bunu isteyerek söylemedim. (I didn´t say intentionally/willingly.)

O işi istemeyerek yaptım. (I did that work unwillingly.)