Not a very difficult thing. This suffix can be used for the meanings of either "when" or "because". Both of these meanings can sometimes be expressed in the same time via this suffix in our language.
The tense and the subject are unclear if the verb is alone. You understand by looking at the suffixes at the verb unless you don´t use any other pronouns. If you want to make the subject clear, you use a personal pronoun or something else.
duymak (to hear) şok olmak (to be shocked, to be scandalized at, to be surprised deeply) duy+ince---------->duyunca Bunu duyunca şok oldum. (I was shocked when/because I heard this.)
gelmek (to come) görmek (to see) gel+ince---------->gelince Gelince görürsün. (You see when you come.) =Geldiğinde görürsün. =Geldiğin zaman görürsün.
anlatmak (to tell) anlamak (to understand) anlat+ince------->anlatınca Sen anlatınca daha iyi anlıyorum. (I understand better when/because you tell.) =Sen anlattığında daha iyi anlıyorum. =Sen anlattığın zaman daha iyi anlıyorum.
hastalanmak (to get ill) doktor (the doctor) gitmek (to go) hasta+la+n+ınca->hastalanınca Hastalanınca doktora gideriz. (We see doctor when we get ill.) (direct: We go to doctor....) =Hastalandığımızda doktora gideriz. =Hastalandığımız zaman doktora gideriz.
emin olmak (to be sure) cevap vermek (to answer, to give answer) istemek (to want) emin ol+ama(neg.ability)+ınca------>emin olamayınca Emin olamayınca cevap vermek istemedim. (I didn´t want to answer because I couldn´t be sure.) =Emin olamadığımdan cevap vermek istemedim. =Emin olamadığım için cevap vermek istemedim.
ağabey (the older brother) evlenmek (to get marry) taşınmak (to move (to another house)) ev+le+n+ince--------------------->evlenince
ağabeyim evlenince (when/because my brother get/got married) Ağabeyim evlenince yalnız kaldım. (I stood alone when/because my brother got married.)
Evlenince İstanbul´a taşındı. (He moved to İstanbul when he got married.) Ağabeyim, evlenince İstanbul´a taşındı. (My brother moved to İstanbul when/because he got married.) Ağabeyim evlenince İstanbul´a taşındı. (1My brother moved to İstanbul when/because he got married. 2S/he moved to İstanbul when/because my brother got married.)
I just wanted to tell the importance of the comma.
titremek (1to shiver, 2to tremble, 3to vibrate) görmek (to see) gör+ince------->görünce Titrediğini görünce hastasın sandım. (I thought you are/were ill when I saw you were shivering.)
sana (to you) bakmak (to look at) anne (the mother) hatırlamak (to remember) bak+ince------>bakınca Sana bakınca annemi hatırlıyorum. (I remember my mother when I look at you.)
söylemek (to say) kızmak (to get angry) söyle+ince---->söyleyince Arabayı satacağımı söyleyince acaba ne diyecek? (I wonder what will he say when I say I will sell the car.)
istemek (to want) iste+n(passive)+ince---->istenince (when people want (auf Deutsch: als man will)) Anladım ki istenince pek çok şey yapılabiliyormuş. (I understood many things can be done when someone wants)
organizasyon (the organization) iptal etmek (to cancel) iptal et+(i)l [passive]+ince--------->iptal edilince Organizasyon iptal edilince paralarımızı geri verdiler. (They gave our moneys back when/because the organization was cancelled.) |
Share: |
Turkish Dictionary |
---|
Turkish Chat |
---|
New in Forums |
---|
Giriyor vs Geliyor.
Hoppi: gelmek = to come girmek = to enter or to come in That sai... |
Geçmekte vs. geçiyor?
Hoppi: ... and ... has almost the same meaning. They are both mean "i... |
Intermediate (B1) to upper-intermediate (B...
qdemir: ... |
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense! |
Etmeyi vs etmek
HaydiDeer: Thank you very much! |
Görülmez vs görünmiyor
HaydiDeer: Thank you very much, very well explained! |
Içeri and içeriye
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ... |
Present continous tense
HaydiDeer: Got it, thank you! |
Random Pictures of Turkey |
---|
Most commented |
---|