belki (maybe, perhaps)

The suffix "-dir" means here the same as "belki". But, absolutely, you can use both of them together so as to strengthen the meaning of possibility/unsureness.

anahtar (the key), cep (the pocket), değil (not)

anahtar++m----------------------->anahtarım (my key)

cep+m+de------------------------->cebimde (in my pocket)

çanta (the bag)

çanta+m+da----------------------->çantamda (in my bag)

çanta+m+da+dır------->çantamdadır (it may be in my bag (direct: perhaps it is in my bag))

çanta+m+da ol+abil+r+------------->çantamda olabilir (it may be in my bag)

Anahtarım cebimde değil. Çantamdadır. (My key isn´t in my pocket. It may be in my bag.)

=Anahtarım cebimde değil. Çantamda olabilir.

=Anahtarım cebimde değil. Belki çantamdadır.

şifre (the password), kabul etmek (1to accept, 2to agree)

yazmak (to write), yanlış (1false, 2wrong, 3the fault, the mistake)

şifre+m+i(accusative)---------------->şifremi (my password (acc.))

kabul et+me+yor+- ------------------>kabul etmiyor (it isn´t accepting)

yaz+dık+n(poss.)--------------------->yazdığın (that/what/which you write/are writing/wrote/...)

yanlış+dır---------------------------->yanlıştır (it may be wrong)

-Facebook, şifremi niye kabul etmiyor ki? (I wonder why isn´t Facebook accepting my password.)

-Yazdığın yanlıştır. (Which you wrote may be wrong.)

=Belki yazdığın yanlıştır.

=Yazdığın belki yanlıştır.

=Yazdığın yanlıştır belki.

=Yazdığın yanlış olabilir.

öğleden sonra (afternoon (direct: after the noon)),

aramak (1to search, to look for, 2to call (smb by phone, 3.4.5.)

açmak (1to open, 2to answer (phone), 3to start, 4..5..6..)

uyumak (to sleep)

uyu+yor+imiş+im----------------------->uyuyormuşum ((people say/I noticed) I was sleeping)

uyu+yor+imiş+im+dir

-Seni dün öğleden sonra aradım, açmadın. (I called you in the afternoon yesterday, but you didn´t answer.)

-Uyuyormuşumdur. (Perhaps I was sleeping)

=Uyuyormuş olabilirim. (I may had been sleeping.)

"-miş" because you are not sure as well, and also you are guessing about that time.

saat (1hour, 2the clock, 3the watch), on (ten), aramak (...2to call....)

çok+dan(ablative)

çoktan (already (in this meaning: a long time has elapsed))

kalkmak (1to stand up, 2to be removed, 3to get up, 4.5..6.)

kalk+mış+dır

Saat on. Arasam mı? Çoktan kalkmıştır. (It´s ten o´clock. Should I call him? He may have already gotten up.)

acaba (I wonder, | this is a curiosity word), niye,neden(why), gelmek (to come)

hastalanmak (to get ill)

gel+eme+di------------------------>gelemedi (he couldn´t come)

hastalan+dık+ı+dan---------------->hastalandığından (because he got ill)

gel+eme+miş+dir------------------->gelememiştir (probably he couldn´t come)

-Acaba niye gelemedi? (I wonder why he didn´t come.)

-Hastalandığından gelememiştir. (He might haven´t come because he had gotten ill.)

=Belki hastalandığından gelememiştir.

=Hastalandığından gelememiş olabilir.

=Hastalandığından gelememiştir belki.

kedi (the cat), hareket etmek (to act)

ölmek (to die)

-"O kedi niye hareket etmiyor?" diye sordu çocuk. ("Why is that cat never acting?" asked the child.)

-Belki ölmüştür, dedi babası. (His father said "It may probably have died.")

site (the site), şimdi, şu an, şu anda (at the moment, now) , herkes (everybody, everyone), girmek (1to come into, 2to enter, 3to join, 4..5..6.), çalışmak (1to work, 2to study, 3to try to), yavaş (slow), hızlanmak (to get faster)

gir+me(verbal noun)+e çalışmak----->girmeye çalışmak (to try to enter)

-e çalış+dık+ı için------------------->çalıştığı için (because s/he/it tries/tried to )

hızlan+acak+dır-------------------->hızlanacaktır (perhaps it will get faster) [you are adding guess meaning to the future tense]

Site, şimdi herkes girmeye çalıştığı için yavaş. Hızlanacaktır. (The site is slow because everybody is trying to enter now. Perhaps it will get faster.)

=Belki hızlanır.

=Belki hızlanacaktır.