ya ... ya (da)* ... = either ... or ...
*isteğe bağlı (optional) (direct: related to wish) istek (wish), -e bağlı olmak: to be related to
hep (always), hiç (never) ya hep ya hiç (either always or never) ya annem ya babam (either my mother or my father) ya Türkiye´de ya Almanya´da (either in Turkey or in Germany) ya dün ya bugün ya da yarın (either yesterday or today and or tomorrow) ya ben ya sen ya İsmail* ya da Nursel* : Either I or you or İsmail and or Nursel. *İsmail is a Turkish male name, Nursel is a Turkish female name.
Parayı sana ya bu akşam ya da yarın vereceğim. (I´ll give you the money either this evening or tomorrow.)
şimdi (now), çıkmak (1ascend, 2to go out, 3..4...8....9...) ders (lesson), son (end), -e kadar (until, till), beklemek (to wait)
çık+ın(imperative for 2nd plural)------>çıkın (go out) ders+in son+i--->dersin sonu (the end of the lesson) ders+in son+i+e kadar--------------->dersin sonuna kadar (till the end of the lesson) bekle+in(imperative)----------------->bekleyin (wait)
Ya şimdi çıkın ya da dersin sonuna kadar bekleyin. (Either go out now or wait till the end of the lesson.)
tatil (1holiday, 2vacation) [pronunciation: taatil] dayı (uncle (brother of the mother)) yan (nearside, beside) teyze (aunt (sister of the mother))
her tatil+de----------------->her tatilde (on every vacation) İzmir+e--------------------->İzmir´e (to İzmir) dayı+m+lar(plural)+a(dat.)---->dayımlara / dayımgile (to my uncle [and his family]) /dayım+gil(community)+e(dat.) Mersin+e------------------->Mersin´e (to Mersin) teyze+m+ler(plural)+e(dat.)--->teyzemlere / teyzemgile (to my aunt [and his family])
Biz her tatilde ya İzmir´e, dayımlara ya da Mersin´e, teyzemlere gideriz. (We visit either İzmir, my uncles´ or Mersin, my aunts´ on every vacation. (direct: We go either to İzmir, to my uncles´ or to Mersin, to my aunts´.))
kitap (book), getirmek (to bring), istemek (to want), gerçekten (really), unutmak (to forget)
Kitabı ya getirmek istemedi ya da gerçekten unuttu. (Either he didn´t want to bring the book or really forgot it.)
dışarı (outside), kalın (thick), giyinmek (to dress (reflexive)), çıkmak (1to go out, 2.3.7..), ev (house, home), kalmak (1to stay, 2to remain)
Ya dışarı kalın giyinip çık ya da evde kal. Hava çok soğuk. (Either go outside after dressing in thick things or stay at home. The weather is too cold.)
düşünmek (to think), doğrudan (directly), ifade etmek (to express), resim (picture), çizmek (to draw), şarkı (song), şarkı söylemek (to sing song)
düşün+dik+ler+i+i---------->düşündüklerini (what he/she thinks/thought) resim çiz+erek------------->resim çizerek (by drawing picture) şarkı söyle+erek------------>şarkı söyleyerek (by singing a song)
Düşündüklerini doğrudan ifade etmez. Ya resim çizerek ya da şarkı söyleyerek ifade eder. (He doesn´t express directly what he thinks. He expresses either by drawing picture or by singing a song.)
gitmek (to go), [remember the imperative case]
sen git (go (specialized for 2nd singular)) git+e+im------>gideyim (let me go)
Ya sen git ya ben gideyim. (Either you go or I shall go.)
ne ... ne (de)* ... = neither ... nor ...
*isteğe bağlı
Because "ne ... ne ..." is already expressing a negative meaning, the sentences are conjugated positive.
ne ben ne sen (neither me nor you) ne annem ne babam (neither my mother nor my father) ne Dünya ne Mars ne Jüpiter ne de Satürn (Neither the Earth nor Mars nor Jupiter and nor Saturn)
merak etmek (to wonder, to feel desire to know), araştırmak (to research, to search) Ne merak ettim ne araştırdım. (Neither I wondered nor researched.)
Ne Almanca ne Türkçe biliyor. (He can speak neither German nor Turkish.) =Ne Almanca biliyor ne de Türkçe. =Almanca da Türkçe de bilmiyor. (He can´t speak both German and Turkish.) =Almanca da bilmiyor Türkçe de.
It is too strange to hear to say "Hem Almanca hem Türkçe bilmiyor." Because "hem ... hem (de) ..." is almost always just positive.
sağlık (health), para (money), iş (1work, 2.....4....), önemli (important)
sağlık+n yok----------------->sağlığın yok (you haven´t health) sağlık+n yok+ise------------->sağlığın yoksa/ yok ise (if you haven´t health) ne para ne iş (neither money nor business) önemli+dir(generl.)----------->önemlidir (it is important [as general])
Sağlığın yoksa ne para ne de iş önemlidir. (Neither money nor business is important if you have no health.) =Sağlığın yoksa ne para önemlidir ne iş. =Sağlığın yoksa para da iş de önemli değildir. (Both money and business aren´t important if you have no health.) =Sağlığın yoksa para da önemli değildir iş de.
bu (this), sen (you), o (he/she/it), anlatmak (1to tell, 2to tell about)
bu+i(acc.)-------------------->bunu (this (acc.)) ne sana ne ona (neither to you nor to him/her) anlat+abil+r+im---------------->anlatabilirim (i can tell) anlat+ama+m------------------>anlatamam (i can´t tell)
Bunu ne sana ne de ona anlatabilirim. (I can tell about this neither you nor him.) =Bunu ne sana anlatabilirim ne de ona. =Bunu sana da ona da anlatamam. (I can´t tell about this both you and him.) =Bunu sana da anlatamam ona da.
evlenmek (to get married), çocuk (child), yapmak (to do), çocuk yapmak (to give birth a child)
Ben seninle ne evlenirim ne de çocuk yaparım. (With you, I neither get married nor have a child.)
lise (high school), üniversite (university), bitirmek (to finish (transitive)), iyi (good), gelir (income)
Ne lise ne de üniversite bitirdiler ama iyi birer gelirleri var. (They have finished neither high school nor university but each of them has a good income.)
gitmek (to go)
Ne sen git ne ben gideyim. (Neither you go nor I shall.) |
Share: |
Turkish Dictionary |
---|
Turkish Chat |
---|
New in Forums |
---|
Giriyor vs Geliyor.
Hoppi: gelmek = to come girmek = to enter or to come in That sai... |
Geçmekte vs. geçiyor?
Hoppi: ... and ... has almost the same meaning. They are both mean "i... |
Intermediate (B1) to upper-intermediate (B...
qdemir: ... |
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense! |
Etmeyi vs etmek
HaydiDeer: Thank you very much! |
Görülmez vs görünmiyor
HaydiDeer: Thank you very much, very well explained! |
Içeri and içeriye
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ... |
Present continous tense
HaydiDeer: Got it, thank you! |
Random Pictures of Turkey |
---|
Most liked |
---|