Welcome
Login:   Pass:     Register - Forgot Password - Resend Activation

Turkish Class Forums / Turkish Translation

Turkish Translation

Add reply to this discussion
T-E
(18 Messages in 2 pages - View all)
[1] 2
1.       yilgun-2010
572 posts
 31 Mar 2010 Wed 06:14 pm

ÇOCUKLUĞUMUZDA...

Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta Babanım bile anahtarı yoktu.
Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi.
Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki.....

En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya,zıplaya yürüyerek gelirdik.

Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi.
Susayınca girer evlerine su içerdik.
Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar,hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Kısacacı evine gidip gelen (...ki;sadece çişi gelen giderdi evine)elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.

Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi...
Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.

Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok.
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..

Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye
hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ´vale´lerin, ´bady´lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.
Benim değildir bu kültür.

Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?  
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.


Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?  
Biz mi istemiştik?

Yoksa birileri mi böyle istedi?..
´Her toplum hakettiği gibi yönetilir´derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi?

 



Edited (3/31/2010) by yilgun-2010
Edited (3/31/2010) by yilgun-2010

2.       xkirstyx
363 posts
 31 Mar 2010 Wed 08:53 pm

I can´t translate this for you, but I really like it

3.       gokuyum
5050 posts
 31 Mar 2010 Wed 09:25 pm

I can and i will. Tonight maybe tomorrow.

4.       gokuyum
5050 posts
 31 Mar 2010 Wed 10:09 pm

 

Quoting yilgun-2010

ÇOCUKLUĞUMUZDA...

In our childhood

Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.

Our mothers wouldn´t work in our childhood


Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.

I never opened the door when i came from school with the key that hanging on my neck


Hatta Babanım bile anahtarı yoktu.

Even my father didn´t have the key


Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi.

My mother was like a part of our home, she was always at home


Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki.....

We would go to everywhere together, anyway there wasn´t many place to go

 

En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.

Our greatest entertainment was to play in the streets. 


Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.

There was a concept like "playing in the street"


Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.

We wouldn´t meet at shopping centers.


Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya,zıplaya yürüyerek gelirdik.
We would go to school with our friends, would go out together,we would come home hopping and skipping

 
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.

There wasn´t schoolbus. Our shoes would become old.


Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.

Sometimes we would even lose ourselves in the game after we had put our bags to sidewalks


Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.

Our mothers would send us sandwiches by our brothers and sisters because they would know the situation


Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi.

 The aunts who lived in our neighborhood were like our moms.


Susayınca girer evlerine su içerdik.

When we got thursty, we would enter their homes and would drink water.


Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar,hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.

Or they would give us a decanter and a glass and we would drink from the same glass until we satisfied.


Kısacacı evine gidip gelen (...ki;sadece çişi gelen giderdi evine)elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.

 In short who would  go to and come from his/her home (only the ones needed to pee would go to their home) absolutely would return with foods in their hands.


Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.

Their mothers would send us what she gave her child at that time


Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu.

This would be sometimes a cookie, sometimes a fruit.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.

If we had money in our pockets we would not want it to fall out, so we would put it on top of our bags, and would pick it up again when the game was over.

Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.

It is so unusual but nobody would take it. Our streets were safe like our homes.


Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi...

 When we fell, they would make us stand up and would reconcile us when we fighted.


Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.

The policemen would never come to our fights, would never write down a report.


Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık. 

Then we wouldn´t fight with razors, curved knifes. We wouldn´t know what they were.Our fights would never end with blood. At most we would pull each other´s hair, we would call each other by animal names and we would lose ourselves in the game again.

Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.

We would drink each other´s water and would bite each other´s apple.


Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.

Our fingers would bleed because of playing marble but we would never get sick.


Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

We would never be carried to emergency services by hearing reproach. We would fell and they would step our foreheads on like chewing bread but we would go on  playing. We wouldn´t go to roentgens and to ultrasons.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.

I missed our childhood very much.


Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki.

I think our streets became soulless.

 

Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.

I don´t know my neighbor but i see the woman who came for cleaning at the window once a week and i say "May it be easy." and talk.


Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.

Other than that i don´t know who lives there. 


Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.

We would clean our homes ourselves, cleaning doors, i don´t know how much money was in our hands but we would finish our jobs happily.


Evlerimiz var, içinde yaşayan yok.

We have houses but nobody lives in them.

 

Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok.

We have parks but no children plays in them.


Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...

But every year pulled out and reconditioned sidewalks, luxe buildings, shining shopwindows, and artificial people who enters and goes out.

 
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..

 There is no soul, it is like an ice, this is not us.

Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye
hatırını soran çocuklarımız yok oldu.

Our old-timers who sat down on the wooden chairs,and children who called them grandfather, grandmother has disappeared.


Ben kapılarında ´vale´lerin, ´bady´lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.

I am always afraid of and feared the places which vales and bodyguards wait at their doors


Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.

It seems wrong for a person  to give the key of the car which he hasn´t finished its payment to another person whom he/she has never known because he got angry to  his/her child because her/his child shut the door by slamming. 


Benim değildir bu kültür.

This culture isn´t my culture.


Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?  

It addresses neither to my soul nor my culture and also nor my vallet. What are these?


Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.
 

We became people whose brains are supported by commercials and whose souls were captured.

Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.

We became strangers to eachother and we used to live with our lonelinesses.


İyi de neden böyle olduk ?

But why have we become like that? 


Biz mi istemiştik?

Had we wanted it?


Yoksa birileri mi böyle istedi?..

Or somebody wanted it that way.


´Her toplum hakettiği gibi yönetilir´derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi?
 

 They say every society is administired according to what it deserves or do we say lives according to what it deserves?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 My try corrections needed.



Edited (3/31/2010) by gokuyum
Edited (3/31/2010) by gokuyum
Edited (3/31/2010) by gokuyum
Edited (4/1/2010) by gokuyum
Edited (4/1/2010) by gokuyum
Edited (4/1/2010) by gokuyum
Edited (4/1/2010) by gokuyum
Edited (4/1/2010) by gokuyum
Edited (4/1/2010) by gokuyum
Edited (4/1/2010) by gokuyum

5.       melek08
429 posts
 31 Mar 2010 Wed 10:19 pm

 

Quoting yilgun-2010

ÇOCUKLUĞUMUZDA...

Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta Babanım bile anahtarı yoktu.
Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi.
Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki....


En büyük eğlencemiz sokaklarda oynamaktı.
Sokakta oynamak diye bir kavram vardı yani.
Cafelerde, alış veriş merkezlerinde buluşmazdık.
Okula arkadaşlarımızla gider, birlikte çıkar, oynaya,zıplaya yürüyerek gelirdik.

Birbirimizin suyundan içer, elmasına diş atardık.
Misket oynamaktan parmaklarımız kanar yine de mikrop kapmazdık.
Azar işitip, acillere taşınmazdık. Düşerdik ekmek çiğner basarlardı alnımıza, oyuna devam ederdik. Röntgenlere, ultrasonlara girmezdik.

Ben bizim çocukluğumuzu çok özledim.
Sokaklarımız ruhsuzlaştı sanki. Komşumu tanımıyorum ama evinin camında, temizliğe gelen kadını haftada bir görür kolay gelsin der konuşurum.
Onun dışında orada kim oturur hiç bilmem.
Evimizi kendimiz temizlerdik, kapı silmece; bilmem kaç kuruş hepimizin elinde bezler güle oynaya bitirirdik işleri.
Evlerimiz var, içinde yaşayan yok. Parklarımız var, içinde oynayan çocuk yok.
Ama her yıl sökülüp yenilenen kaldırımlar, lüks binalar, ışıl ışıl vitrinler, girip çıkan yapay insanlar...
Ruh yok, buz gibi buz, bu biz değiliz..

Tahta iskemlelerimizde oturan yaşlılarımız, onlara dede, nene diye
hatırını soran çocuklarımız yok oldu.
Ben kapılarında ´vale´lerin, ´bady´lerin beklediği yerlerden hep korkmuş çekinmişimdir.
Kapısını çarparak örtüyor diye çocuğuna kızıp, taksidini bitiremediği arabanın anahtarını, hiç tanımadığı birine vermek ters gelir bana.
Benim değildir bu kültür.

Ne ruhuma, ne kültürüme ne de cüzdanıma hitap eder.
Nedir bunlar?  
Reklamlarla desteklenen beyni, ruhu ele geçirilmiş insanlar olduk.


Birbirimize yabancı, yalnızlıklarımızla yaşar olduk.
İyi de neden böyle olduk ?  
Biz mi istemiştik?

Yoksa birileri mi böyle istedi?..
´Her toplum hakettiği gibi yönetilir´derler ya, hakettiği gibi de yaşar diyelim mi?
 

.
Servis falan yoktu. Ayakkabılarımız eskirdi.
Hatta öyle olurdu ki; çantalarımızı kaldırımlara koyar oyuna bile dalardık.
Annelerimiz bu durumu bildiklerinden kardeşlerimizle bizlere ekmek arası bir şeyler hazırlar gönderirdi.
Mahallemizdeki teyzeler Annemiz gibiydi.
Susayınca girer evlerine su içerdik.
Ya da pencereden bize bir sürahi bir bardak uzatırlar,hepimiz aynı bardaktan kana kana içerdik.
Kısacacı evine gidip gelen (...ki;sadece çişi gelen giderdi evine)elinde mutlaka yiyecekle dönerdi.
Anneleri o arada çocuğuna verdiği şeyden bizlere de gönderirdi.
Bu bazen bir kurabiye, bazen bir meyve olurdu.

Cebimizde harçlığımız olduğunda düşmesin diye çıkarır çantamızın üstüne koyar oyun bitince geri alırdık.

Çok garip ama kimse almazdı. Sokaklarımız evimiz kadar güvenli idi.
Düşünce kaldırırlar, kavga edince barıştırırlardı bizi...
Polisler gelmezdi kavgalarımıza, zabıtlar tutulmazdı.
Sonra kavgalarımız da öyle ustura, falçata ile olmaz,onlar nedir bilmezdik bile, asla kanla falan da bitmezdi, en fazla saçlarımızdan çeker, hayvan adları sayar, tekme atar, yine oyuna dalardık.

 

 

 I will start and give it a try

 

ÇOCUKLUĞUMUZDA...

Bizim çocukluğumuzda annelerimiz çalışmazdı.
Okuldan eve geldiğimde boynumdaki anahtarla kapıyı hiç açmadım.
Hatta Babanım bile anahtarı yoktu.
Annem evimizin bir parçası gibiydi, hep evdeydi.
Her yere birlikte giderdik, zaten öyle çok da gidilecek bir yer yoktu ki.....

  

In our childhood...

 

In our childhood our mothers couldt not work

 I  never opened the door with the key that was around my neck when I came home from school

Even my dad did not have a key.

My mother was like a piece of our home, she was always at home.

We would go everywhere together, in fact there was not that many places to go to.

Our biggest entertainment was to play in the streets.

 

In other words to play in the street was like a concept.

We could not meet up in cafes or shopping-malls

We would go to school with our friends, we would walk back playing, and bouncing.

6.       melek08
429 posts
 31 Mar 2010 Wed 10:20 pm

You were faster than me gokuyum I am sorry I did not see yours. Well done.

7.       gokuyum
5050 posts
 31 Mar 2010 Wed 10:27 pm

 

Quoting melek08

You were faster than me gokuyum I am sorry I did not see yours. Well done.

 

 You can help me finish it if you want. I will not go on untill tomorrow. If you have time you can continiue where i stopped.If you don´t no matter. Good night.

8.       yilgun-2010
572 posts
 31 Mar 2010 Wed 11:36 pm

çok teşekkür ediyorum

9.       melek08
429 posts
 01 Apr 2010 Thu 12:09 am

I don`t have time before tomorrow neither, but if you have not started maybe I can have a look at it

 

I liked the text though.

10.       gokuyum
5050 posts
 01 Apr 2010 Thu 07:00 am

I finished to translate it. hope it helps.

(18 Messages in 2 pages - View all)
[1] 2
Add reply to this discussion




Turkish Dictionary
Turkish Chat
Open mini chat
New in Forums
Crossword Vocabulary Puzzles for Turkish L...
qdemir: You can view and solve several of the puzzles online at ...
Giriyor vs Geliyor.
lrnlang: Thank you for the ...
Local Ladies Ready to Play in Your City
nifrtity: ... - Discover Women Seeking No-Strings Attached Encounters in Your Ci...
Geçmekte vs. geçiyor?
Hoppi: ... and ... has almost the same meaning. They are both mean "i...
Intermediate (B1) to upper-intermediate (B...
qdemir: View at ...
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense!
Random Pictures of Turkey
Most commented