Welcome
Login:   Pass:     Register - Forgot Password - Resend Activation

Turkish Class Forums / Turkish Poetry and Literature

Turkish Poetry and Literature

Add reply to this discussion
Moderators: libralady, sonunda
Türk Şairi Cahit Sıtkı TARANCI
(26 Messages in 3 pages - View all)
[1] 2 3
1.       yilgun-2010
572 posts
 30 Apr 2010 Fri 04:30 pm

Şair Cahit Sıtkı Tarancı’dan
bir şiir demeti:

 

HATIRALAR

Bilmem ki hâtıralar,
Ne istersiniz benden,
Gelir gelmez sonbahar?

Bu kanad çırpış neden?
Cama vuracak ne var
Ey eski hâtıralar

Sanmayın güller açar,
Bülbül değildir öten;
Bu rüzgâr başka rüzgâr.

Ne istersiniz benden,
Bilmem ki hâtıralar,
Gelir gelmez sonbahar?

 

DESEM Kİ

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

 

 

NOT: "Desem ki", edebiyat ve şiir toplantılarında okunabilecek bir şiir ...

 

 
GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
 
OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

 

GARİP KİŞİ

Bir akşam ilk olarak ağladım,
Bekar odamın penceresinde.
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk.
Saadet bu ömrün neresinde?



Edited (4/30/2010) by yilgun-2010
Edited (5/1/2010) by yilgun-2010

2.       deli
5904 posts
 30 Apr 2010 Fri 06:11 pm

 

Quoting yilgun-2010

Şair Cahit Sıtkı Tarancı’dan
bir şiir demeti:

 

HATIRALAR

Bilmem ki hâtıralar,
Ne istersiniz benden,
Gelir gelmez sonbahar?

Bu kanad çırpış neden?
Cama vuracak ne var
Ey eski hâtıralar

 

memories I dont know what is is that you want from me

as soon as autumn comes?

 

why are these wings fluttering

what is it tapping on the glass

o old memories

 

Sanmayın güller açar,
Bülbül değildir öten;
Bu rüzgâr başka rüzgâr.

Ne istersiniz benden,
Bilmem ki hâtıralar,
Gelir gelmez sonbahar?

 

dont think roses will open? this suffix always confuses me

 it is not a nightingale that sings

what do you want from me

the memories that I dont know

as soon as autumn comes

 

DESEM Kİ

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
 
GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
 
OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

 

GARİP KİŞİ

Bir akşam ilk olarak ağladım,
Bekar odamın penceresinde.
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk.
Saadet bu ömrün neresinde?

 

 



Edited (4/30/2010) by deli
Edited (4/30/2010) by deli [corrections please]

3.       yilgun-2010
572 posts
 30 Apr 2010 Fri 07:57 pm

Jilly,teşekkür ederim.

4.       gokuyum
5050 posts
 30 Apr 2010 Fri 10:11 pm

 

Quoting yilgun-2010

Şair Cahit Sıtkı Tarancı’dan
bir şiir demeti:

 

HATIRALAR

Memories 

 

Bilmem ki hâtıralar,
Ne istersiniz benden,
Gelir gelmez sonbahar?

 

I don´t know memories

what you want from me

as soon as autumn comes?

 

Bu kanad çırpış neden?
Cama vuracak ne var
Ey eski hâtıralar

 

Why is this wing beat?

What reason to hit the fenster

O old memories? 

 

Sanmayın güller açar,
Bülbül değildir öten;
Bu rüzgâr başka rüzgâr.

 

Don´t think roses open,

It is not nightingale singing;

This wind is a different wind 

 

 

Ne istersiniz benden,
Bilmem ki hâtıralar,
Gelir gelmez sonbahar?

 

What do u want from me,

I don´t know

As soon as autumn comes? 

 

DESEM Kİ

If I say that 

 

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

 

 If I say that time is a night of April

The most refreshing wind is blowing from you

I am watching the bluest of seas at you

I am wandering most sheltered of forests at you

I picked up the most unwilting of flowers from you

I plowed the most abundant of soils at you

I tasted all of fruits at you 

 
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

 

If I say that you are 

Neccessary for me as much as air

Blessed as much as bread

and a dear thing like water.

You are of blessing, blessing 

 


Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.

 

If I say that...

Believe me my love,believe,

You are a festival in my home, you are a spring in my garden

And an old wine on my dinner table

I live in you

You are ruling in me. 


Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.

 

Let me to say your beauty

With winds, with rivers, with birds

One day after days 

If you can´t notice my voice

From  the voices of winds, rivers, birds

Know that I have died. 


Fakat yine üzülme, müsterih ol;

Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.

 

But don´t be upset, be at ease;

In grave I have bugs memorize your beauty

After a while

One day when you heard my voice at the vault of heaven

Remember it is judgment day

I have been looking for you around 

 

 

 

 

NOT: P.S.= "DESEM Kİ", HER TOPLANTIDA, HER  ŞİİR GÜNÜNDE, OKUNABİLECEK, HER SEVGİLİYE SÖYLENECEK HARİKA BİR ŞİİR.BENDEN TAVSİYE...

 

Note: P:S = "If I say that" is a great poem can be read in every meeting, in every poem day and can be said to every lover. An advice from me...

 
GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN

Let the day not fall away from my fenster

 

Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!

 

Neither I have authority over the rising day

Nor one who sympathizes can be found

Ah my death crosses my mind

Then this bird, this garden, this heavenly light

And heart says that to its God:

I have no concern of suffering you give

I willingly give my consent to every trouble, as long as

Let the day not fall away from my fenster.

 

(Great poem) 


 
OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ

The poem of age of 35  

 

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.

 

Age is 35. It does the half of way.

We are in the middle of life like Dante.

The ore in our youth age

(It is in vain to beg, to invoke today) 

Goes away without looking at tears of your eyes


Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

 

Did it snow to my temples, what is that?

Is this face with lines mine my God?

What if purple circles under my eyes?

Why do you seem such enemy

The mirrors that I have known as friends all these years. 


Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

 

How a person changes with the time!

If i look at any picture, it is not me.

Where are those days, that enthusiasm, that excitement

This cheerful man isn´t me

It is a lie that I am carefree, it is a lie. 


Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

 

Our first love is of vaguely things;

Its memory seems even unfamilliar

With the friends we had started to life together

Our ways parted one by one.

Our loneliness increases with the time. 


Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

 

There has been another colour of sky!

I noticed late that stone was hard

Water has chocked men, fire has burnt

Men has understood at this age 

Every day rises is another trouble. 


Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

 

An autumn which is yellow quince, red pomegranate!

I appropriate it more every year.

Why are birds wheeling around in the sky?

Where has this funeral appeared? Who is the dead?

What is the number of this garden I have seen scattered


Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.

 

What can you do? Death is near everybody.

It will become "you had slept but you couldn´t wake up" 

Who knows where, at which age?

You will have a sultanate only for a one prayer time. 

Like a throne on that stone where your corpse will lie

 

GARİP KİŞİ

Stranger Person

 

Bir akşam ilk olarak ağladım,
Bekar odamın penceresinde.
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk.
Saadet bu ömrün neresinde?

 

One evening I cried for the first time

By the fenster of my single room

Where is home, dwelling? Where are children, kids? 

What I earned in this life´s

Taverns, brothels?

My bed is always such cold every night

Where is the happiness in this life? 

 

 Please somebody correct me.



Edited (5/1/2010) by gokuyum
Edited (5/1/2010) by gokuyum
Edited (5/1/2010) by gokuyum
Edited (5/1/2010) by gokuyum
Edited (5/1/2010) by gokuyum
Edited (5/1/2010) by gokuyum

5.       yilgun-2010
572 posts
 30 Apr 2010 Fri 11:45 pm

Türk Şiirine ilgi duyanlar,

ve Gokuyum arkadaş,

 

Cahit Sıtkı Tarancı gibi bir şairin şiirlerini, özellikle "DESEM Kİ", "OTUZBEŞ YAŞ ŞİİRİ", "GARİP KİŞİ" şiirlerini dünya edebiyatına kazandırmak lazım.

Ama bunu kim ve nasıl yapacak?

Cahit Sıtkı TARANCI´nın şiirleri "dünya romantik şiir akımı"nın en seçkin yapıtları arasındadır.

Lamartine, Guillaume Apolliaire, Charles Baudelaire,  Paul Verlaine, Louis Aragon, Mayakovski şiirleri gibi.

Dünya şiirinde, böyle güzel, sade, içten, duygulu ve akıcı bir dille yazılan şiir çok azdır.

Bu şiiri ingilizceye çevirmek gerçekten zordur.

Dünya şiirinde bu tarzda yazılmış, Edgar Allan Poe´ nun "Annabel Lee" şiiri bilinmektedir. 

Cahit Sıtkı TARANCI;  Orhan Veli KANIK, Oktay RİFAT ve Melih Cevdet ANDAY gibi önemli şairlerin  Türk Şiiri´nde başlattığı "İkinci Yeni" şiir akımının en önemli temsilcileridendir.

Bu şairleri, daha sonra, "Üçüncü Yeni" diye adlandırılacak bir şiir akımı bağlamında, Nazım HİKMET, Fazıl Hüsnü DAĞLARCA, Metin ELOĞLU, Turgut UYAR, Attila İLHAN, Cemal SÜREYYA, Ece AYHAN, İlhan BERK ve Edip CANSEVER gibi yerleri kolay doldurulamayacak şairler izlemiştir.

Türk şiiri, Orta Asya´dan, Yunus EMRE´den, KARACAOĞLAN´dan, Yahya Kemal BEYATLI´dan  ve burada sayılamayacak kadar çok ozan ve şairlerden oluşan gizli bir hazinedir.   

Bu hazine, Nazım HİKMET ve Attila İLHAN gibi bir kaç şairin dışında, dünya edebiyatında henüz yerini almamıştır.

Türk Şiiri´nin bütün yönleriyle dünyaya tanıtılması konusunda henüz bir çalışma yapılmamıştır.

Bu tanıtma göre, özellikle, sanat ve edebiyat eleştirmenlerine, sanatçılarına ve tarihçilerine düşmektedir. 

 

BU VESİLEYLE : Bu dünyaya veda etmiş bulunan YUNUS EMRE, KARACAOĞLAN, KÖROĞLU, Pir Sultan ABDAL, AHMET HAŞİM, ERZURUMLU EMRAH, Abdülhak Hamit TARHAN, Ahmet Muhip DRANAS, Necip fazıl KISAKÜREK, Yahya kemal BEYATLI,  Aşık Veysel ŞATIROĞLU, NEYZEN TEVFİK, Faruk Nafiz ÇAMLIBEL, Behçet NECATİGİL, Cahit Sıtkı TARANCI;  Orhan Veli KANIK, Melih Cevdet ANDAY, Nazım HİKMET, Ümit yaşar OĞUZCAN, Turgut UYAR, Can YÜCEL,  Attila İLHAN, Edip CANSEVER gibi bütün şairlerimizin, ozanlarımızın ve burada isimlerini tek tek sayamayacağım kadar sayıları fazla olan, bu gurur kaynağımız, bu büyük insanlarımızın  ruhları şad olsun; onları saygıyla yad ediyoruz; dileriz ki mekanları Allah makamında olsun.

 



Edited (5/1/2010) by yilgun-2010
Edited (5/1/2010) by yilgun-2010
Edited (5/1/2010) by yilgun-2010
Edited (5/1/2010) by yilgun-2010
Edited (5/1/2010) by yilgun-2010
Edited (5/2/2010) by yilgun-2010
Edited (5/2/2010) by yilgun-2010
Edited (5/2/2010) by yilgun-2010

6.       gokuyum
5050 posts
 01 May 2010 Sat 12:23 am

I will translate them tomorrow. Don´t worry. I love literature. Hope someone will correct my translation. Thank you for your sensibility about Turkish literature. Have a nice day.



Edited (5/1/2010) by gokuyum

7.       deli
5904 posts
 01 May 2010 Sat 11:56 am

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,

If I say that you are as necessary as the weather for me
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
blessed as much as bread, holy as water

Nimettensin, nimettensin!
you are the food staff of life ,you are sent from god
Desem ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
If I say that believe me my love believe
you are the cheerfulness in my home, the spring in my garden
and the most mature wine at/on my table


Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
I am living in you
you reign in me

Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
I shall tell leave your beauty along with the winds, with the rivers with the birds
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
days after if by chance one day you are not aware of my sound
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
from the sound of birds winds rivers
Bil ki ölmüşÃ¼m.
know that I have died

Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
but even so dont be sad, be at ease
I have learned by heart your beauty to the grave insects
Ve neden sonra
and why after???
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
the day that you hear my voice again at the vault of heaven
Hatırla ki mahşer günüdür
know that it is judgement day
Ortalığa düşmüşÃ¼m seni arıyorum.
I have fallen to the surroundings I am searching for you



my try again but wait for clevers

8.       yilgun-2010
572 posts
 01 May 2010 Sat 12:10 pm

Jilly,tercüme için teşekkür ederim.

9.       gokuyum
5050 posts
 01 May 2010 Sat 02:31 pm

I translated them.

10.       scalpel
1472 posts
 01 May 2010 Sat 03:30 pm

Quoting:gokuyum

GARİP KİŞİ

Stranger Person

 

Bir akşam ilk olarak ağladım,
Bekar odamın penceresinde.
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk.
Saadet bu ömrün neresinde?

 

In a evening I cried for the first time

At the fenster of my single room

Where is home, dwelling? Where are children, kids? 

What I earned in this life´s

Tavern, brothel?

My bed is always such cold every night

Where is the happiness in this life? 

 

Miserable

 

One evening I cried for the first time in my life

by the window of my single lodge room.

Where is home? Where is family?

What have I ever got from the bars

and brothels in this world?

My bed is cold at night.

Where is the happiness in life I live

 

my try

(26 Messages in 3 pages - View all)
[1] 2 3
Add reply to this discussion




Turkish Dictionary
Turkish Chat
Open mini chat
New in Forums
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense!
Etmeyi vs etmek
HaydiDeer: Thank you very much!
Görülmez vs görünmiyor
HaydiDeer: Thank you very much, very well explained!
Içeri and içeriye
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ...
Present continous tense
HaydiDeer: Got it, thank you!
Hic vs herhangi, degil vs yok
HaydiDeer: Thank you very much!
Rize Artvin Airport Transfer - Rize Tours
rizetours: Dear Guest; In order to make your Black Sea trip more enjoyable, our c...
What does \"kabul ettiğini\" mean?
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ...
Kimse vs biri (anyone)
HaydiDeer: Thank you!
Random Pictures of Turkey
Most liked