Turkish Poetry and Literature |
|
|
|
Poetry world ...[ Siir dunyasi ]
|
1. |
12 Oct 2011 Wed 04:14 pm |
ANNABEL LEE
It was many and many a year ago, In a kingdom by the sea, That a maiden there lived whom you may know By the name of ANNABEL LEE; And this maiden she lived with no other thought Than to love and be loved by me.
I was a child and she was a child, In this kingdom by the sea; But we loved with a love that was more than love- I and my Annabel Lee; With a love that the winged seraphs of heaven Coveted her and me.
And this was the reason that, long ago, In this kingdom by the sea, A wind blew out of a cloud, chilling My beautiful Annabel Lee; So that her highborn kinsman came And bore her away from me, To shut her up in a sepulchre In this kingdom by the sea.
The angels, not half so happy in heaven, Went envying her and me- Yes!- that was the reason (as all men know, In this kingdom by the sea) That the wind came out of the cloud by night, Chilling and killing my Annabel Lee.
But our love it was stronger by far than the love Of those who were older than we- Of many far wiser than we- And neither the angels in heaven above, Nor the demons down under the sea, Can ever dissever my soul from the soul Of the beautiful Annabel Lee.
For the moon never beams without bringing me dreams Of the beautiful Annabel Lee; And the stars never rise but I feel the bright eyes Of the beautiful Annabel Lee; And so, all the night-tide, I lie down by the side Of my darling- my darling- my life and my bride, In the sepulchre there by the sea, In her tomb by the sounding sea.
Edgar Allan Poe
[ 1809-1849]
ANNABEL LEE
Senelerce, senelerce evveldi; Bir deniz ülkesinde Yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz İsmi Annabel Lee; Hiçbir şey düşünmezdi sevilmekten Sevmekten başka beni.
O çocuk ben çocuk, memleketimiz O deniz ülkesiydi, Sevdalı değil karasevdalıydık Ben ve Annabel Lee; Göklerde uçan melekler bile Kıskanırlardı bizi.
Bir gün işte bu yüzden göze geldi O deniz ülkesinde, Üşüdü rüzgârından bir bulutun Güzelim Annabel Lee; Götürdüler el üstünde Koyup gittiler beni, Mezarı ordadır şimdi, O deniz ülkesinde.
Biz daha bahtiyardık meleklerden Onlar kıskandı bizi, -Evet- bu yüzden? (şahidimdir herkes Ve o deniz ülkesi) Bir gece bulutunun rüzgârından Üşüdü gitti Annabel Lee
Sevdadan yana, kim olursa olsun, Yaşça başça ileri, Geçemezlerdi bizi; Ne yedi kat göklerdeki melekler, Ne deniz dibi cinleri, Hiçbiri ayıramaz beni senden Güzelim Annabel Lee.
Ay gelip ışır, hayalin irişir Güzelim Annabel Lee; Bu yıldızlar gözlerin gibi parlar Güzelim Annabel Lee; Orda gecelerim, uzanır beklerim Sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim O azgın sahildeki, Yattığın yerde seni.
EDGAR ALLAN POE
Çeviren : Melih Cevdet ANDAY
[Translater]
|
|
2. |
12 Oct 2011 Wed 04:23 pm |
THE EYES
Rest Master, for we be a-weary, weary And would feel the fingers of the wind Upon these lids that lie over us Sodden and lead-heavy.
Rest brother, for lo ! the dawn is without ! The yellow flame paleth And the wax runs low.
Free us, for without be goodly colours, Green of the wood-moss and flower colours, And coolness beneath the trees.
Free us, for we perish In this ever-flowing monotony Of ugly print marks, black Upon white parchment.
Free us, for there is one Whose smile more availeth Than all the age-old knowledge of thy books: And we would look thereon.
EZRA POUND
Note : One of my favorite poem. [ En sevdiğim şiirlerden biri ]
GÖZLER
Efendimiz dinlen artık, yorgunuz yorgun, Duyalım biraz da rüzgârların parmaklarını Üstümüzü örten şu durgun Yaş kurşun gibi ağır kapaklarda.
Dinlen artık kardeş, gün ağarıyor bak dışarda! Soldukça soluyor sarı ışık Eridikçe eriyor mum.
Salıver bizi, dışarda en tatlı renkler, Yosunun yeşili, çiçek renkleri, Ağacın altı serinlik.
Salıver bizi, tükeniyoruz yoksa Akıp duran tekdüzeliğinde Kuru kuru baskıların Ak kâğıt üzerinde.
Salıver bizi, biri var ki Bir gülüşünün verdiğini vermez sana Yıllanmış bilgisini tüm okuduklarının Ona bakalım ona
Ezra Pound Çeviri: Bülent Ecevit
|
|
3. |
12 Oct 2011 Wed 04:53 pm |
SADDEST POEM
I can write the saddest poem of all tonight.
Write, for instance: "The night is full of stars, and the stars, blue, shiver in the distance."
The night wind whirls in the sky and sings.
I can write the saddest poem of all tonight. I loved her, and sometimes she loved me too.
On nights like this, I held her in my arms. I kissed her so many times under the infinite sky.
She loved me, sometimes I loved her. How could I not have loved her large, still eyes?
I can write the saddest poem of all tonight. To think I don´t have her. To feel that I´ve lost her.
To hear the immense night, more immense without her. And the poem falls to the soul as dew to grass.
What does it matter that my love couldn´t keep her. The night is full of stars and she is not with me.
That´s all. Far away, someone sings. Far away. My soul is lost without her.
As if to bring her near, my eyes search for her. My heart searches for her and she is not with me.
The same night that whitens the same trees. We, we who were, we are the same no longer.
I no longer love her, true, but how much I loved her. My voice searched the wind to touch her ear.
Someone else´s. She will be someone else´s. As she once belonged to my kisses. Her voice, her light body. Her infinite eyes.
I no longer love her, true, but perhaps I love her. Love is so short and oblivion so long.
Because on nights like this I held her in my arms, my soul is lost without her.
Although this may be the last pain she causes me, and this may be the last poem I write for her.
PABLO NERUDA
***************************************************************************
EN HÜZÜNLÜ ŞİİR
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Şöyle diyebilirim: gece yıldızla dolu Ve yıldızlar, masmavi titreşiyor uzakta Şakıyarak dönüyor gökte gece rüzgarı. Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara. Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında Sevdi beni o ben de bir ara onu sevdim O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim. Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi. Ota düşen çiy gibi, düşmekle şiir cana Ne gelir elden, sevgim onu tutamadıysa. Gece yıldız içinde, o yoldaş değil bana Hepsi bu. uzaklarda şarkı söylüyor biri. Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca Gözlerim arar onu, yaklaştırmak ister gibi Yüreğim arar onu, o yoldaş değil bana
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim Sesim arar rüzgarı ulaşmak için ona Ellere yar olur. öpmemden önceki gibi. O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla Artık sevmiyorum ya severim belki yine Ne uzundur unutuş ah ne kısadır sevda Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Belki bana verdiği son acıdır bu acı Belki son şiirdir bu yazdığım şiir ona
PABLO NERUDA
|
|
4. |
12 Oct 2011 Wed 05:14 pm |
ALONE
Lying, thinking Last night How to find my soul a home Where water is not thirsty And bread loaf is not stone I came up with one thing And I don´t believe I´m wrong That nobody, But nobody Can make it out here alone.
Alone, all alone Nobody, but nobody Can make it out here alone.
There are some millionaires With money they can´t use Their wives run round like banshees Their children sing the blues They´ve got expensive doctors To cure their hearts of stone. But nobody No, nobody Can make it out here alone.
Alone, all alone Nobody, but nobody Can make it out here alone.
Now if you listen closely I´ll tell you what I know Storm clouds are gathering The wind is gonna blow The race of man is suffering And I can hear the moan, ´Cause nobody, But nobody Can make it out here alone.
Alone, all alone Nobody, but nobody Can make it out here alone.
Maya Angelou
****************************************************************************************************
YALNIZ
Uzanarak dün gece Düşünerek Suyun susamadığı Ve ekmeğin taş olmadığı yerde Ruhuma nasıl bir ev bulacağımı Bir kanıya vardım en sonunda Ve sanmıyorum ki bu konuda yanıldım Ki hiç kimse Fakat hiçbir kimse Burada yalnız başına yapamaz.
Yalnız, yapyalnız Hiç kimse, fakat hiçbir kimse Burada yalnız başına yapamaz.
Bazı milyonerler vardır Harcayamayacakları parayla Dolanır karıları ölüm hayaletleri gibi Blues şarkıları söyler çocukları Pahalı doktorları vardır Taştan yüreklerini sağaltsınlar diye. Fakat hiç kimse Hayır, hiç kimse Burada yalnız başına yapamaz.
Yalnız, yapyalnız Hiç kimse, fakat hiçbir kimse Burada yalnız başına yapamaz.
Şimdi dinlersen can kulağıyla Söyleyeceğim sana bildiğimi Toplanmaktadır fırtına bulutları Esmektedir şimdi yel İnsanlık acı çekmektedir Ve işitirim şikayeti, Değil mi ki hiç kimse, Fakat hiç kimse Burada yalnız başına yapamaz.
Yalnız, yapyalnız Hiç kimse, fakat hiçbir kimse Burada yalnız başına yapamaz
Maya Angelou (d.1928, ABD)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
|
|
5. |
12 Oct 2011 Wed 06:16 pm |
thank you for sharing these....
|
|
6. |
12 Oct 2011 Wed 10:34 pm |
I love you
I love you
like dipping bread into salt and eating Like waking up at night with high fever and drinking water, with the tap in my mouth Like unwrapping the heavy box from the postman with no clue what it is fluttering, happy, doubtful I love you like flying over the sea in a plane for the first time Like something moves inside me when it gets dark softly in Istanbul I love you Like thanking God that we live.
NAZIM HİKMET RAN
***************************************************************
SEVİYORUM SENİ
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi, Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz, Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi. Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi. İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık İçimde kımıldanan birşeyler gibi Seviyorum seni ‘yaşıyoruz çok şükür’ der gibi
NAZIM HİKMET RAN
|
|
7. |
13 Oct 2011 Thu 08:53 am |
fabulous...
Edited (10/13/2011) by elenagabriela
|
|
8. |
16 Oct 2011 Sun 12:12 pm |
RAKI
Bu meret öyle bir merettir ki, acıyla içilir, tatlıyla içilir, neşeyle içilir, ağlayarak içilir, kavunla içilir, peynirle içilir, ikisi birlikte çok güzel içilir, yemekle içilir, mezeyle içilir, suyla içilir, susuz içilir sodayla içilir, şalgamla içilir. Ama işte, Bir tek salakla içilmez.
Nazım Hikmet Ran
|
|
9. |
17 Oct 2011 Mon 10:45 am |
RAKI
Bu meret öyle bir merettir ki, acıyla içilir, tatlıyla içilir, neşeyle içilir, ağlayarak içilir, kavunla içilir, peynirle içilir, ikisi birlikte çok güzel içilir, yemekle içilir, mezeyle içilir, suyla içilir, susuz içilir sodayla içilir, şalgamla içilir. Ama işte, Bir tek salakla içilmez.
Nazım Hikmet Ran
My attempt:
This "meret" (evil thing) is such a kind of "meret" that
it can be drunk with bitter or sweet
drunk with joy or cry
drunk with melon or cheese,
nicely and easily with those
drunk with the meal or appetizer
drunk with or without water
drunk with soda or "şalgam" juice
but
cannot be drunk with the fools around.
|
|
10. |
14 Apr 2012 Sat 12:22 pm |
ANNEME MEKTUP
Sağ mısın henüz ihtiyarcığım?
Ben de sağım. Selam, selam!
Döksün çatısından yuvacığının
O betimsiz aydınlığını akşam.
Duyuyorum özenip tasanı gizlemeye,
Kederleniyormuşsun benim güç yazgıma,
Sık sık çıkıyormuşsun yolumu gözlemeye
Bürünüp eski moda harap urbana.
Ve akşamın mavi karanlığında sana
Sık sık görünüyormuş bir acıklı düş:
Meyhane kavgasında birisi güya
Fin işi bıçağını yüreğime gömmüş.
Değil anacığım! Dinsin gözünde yaş.
Başka şey değil bu, acı bir karabasan.
Olmadım daha öyle sefil bir ayyaş,
Hiç ölür müyüm sana kavuşmadan.
Eskisi gibiyim yine, öyle sevecen ve sıcak
Ve yalnızca bir düşte yanıyor yüreğim,
İçimde başkaldıran özlemle çabucak
Alçacık evimize döneceğim.
Döneceğim, baharın ak bahçemizde
Salınınca dallar dört bir yandan.
Ancak sen uyandırma beni sekiz yıl önce
Uykumu böldüğün gibi gün ağarmadan.
Uyandırma o düşler içinde gideni,
Dalgalandırma o gerçekleşmeyeni,
Çok erken bir bitkinliği ve yitimi
Çekmek beklermiş yaşamda beni.
Dua etmeyi de öğretme bana. Eksik olsun!
Eskiye dönüş hiç yok artık.
Sensin tek dayanağım ve avuntum,
Tek sensin bana betimsiz aydınlık.
Unut, son ver artık tasanı gizlemeye,
Kederlenme benim güç yazgıma.
Öyle sık çıkma yolumu gözlemeye,
Bürünüp eski moda harap urbana.
SERGEY YESENİN
Translated by Azer YARAN
A LETTER TO MOTHER
Are you still alive, my dear granny? I am alive as well. Hello! Hello! May there always be above you, honey, The amazing stream of evening glow. I"ve been told that hiding your disquiet, Worrying about me a lot, You go out to the roadside every night, Wearing your shabby overcoat. In the evening darkness, very often, You conceive the same old scene of blood: Kind of in a tavern fight some ruffian Plunged a Finnish knife into my heart. Now calm down, mom! And don"t be dreary! It"s a painful fiction through and through. I"m not so bad a drunkard, really, As to die without seeing you. I"m your tender son as ever, dear, And the only thing I dream of now Is to leave this dismal boredom here And return to our little house. And how! I"ll return in spring without warning When the garden blossoms, white as snow. Please don"t wake me early in the morning, As you did before, eight years ago. Don"t disturb my dreams that now have flown, Don"t perturb my vain and futile strife For it"s much too early that I"ve known Heavy loss and weariness in life. Please don"t teach me how to say my prayers! There is no way back to what is gone. You"re my only joy, support and praise And my only flare shining on. Please forget about your pain and fear, and don"t worry over me a lot Don"t go out to the roadside, dear, Wearing your shabby overcoat. 1924Sergey Yesenin [ Russian lyrical poet]
|
|
|
11. |
14 Apr 2012 Sat 01:41 pm |
And Nobody Sees Us The flame of our blood burns, inextinguishable despite the wind of the centuries. Quiet, I sing out of breath, misery with soul, sadness cornered. Oh, I want to cry out! The lands which they leave us are the mountainsides, the slopes: the rainfalls wash them away little by little and drag them down to the plains which don’t belong to us anymore. Here we are standing at the road’s edge with our gaze broken by a tear… And nobody sees us.
Humberto Ak´abal [Guatemalan Poet]
-------------------------------------------
Kimse görmüyor bizi
Kanımızdaki alev yanar,
söndürülemez
asırların rüzgarına karşın
sessizdir,
şarkı söylerim
Soluk soluğa ızdıraplı bir ruhla
keder ise köşeye kıstırılmış..
Ah ! haykırmak istiyorum !
Bizi terkeden topraklar
dağlık yamaçlar...
ve bayırları :
yağmurlar alır götürür azar azar
artık bize ait olmayan
ovalara sürükler onları...
işte geldik
yolun kenarında duruyoruz
gözyaşıyla karışmış bir bakışla..
ve kimse görmüyor bizi...
Humberto Ak´abal
Translated by me.
Edited (4/14/2012) by tunci
|
|
12. |
14 Apr 2012 Sat 03:53 pm |
And Nobody Sees Us The flame of our blood burns, inextinguishable despite the wind of the centuries. Quiet, I sing out of breath, misery with soul, sadness cornered. Oh, I want to cry out! The lands which they leave us are the mountainsides, the slopes: the rainfalls wash them away little by little and drag them down to the plains which don’t belong to us anymore. Here we are standing at the road’s edge with our gaze broken by a tear… And nobody sees us.
Humberto Ak´abal [Guatemalan Poet]
-------------------------------------------
Kimse görmüyor bizi
Kanımızdaki alev yanar,
söndürülemez
asırların rüzgarına karşın
sessizdir,
şarkı söylerim
Soluk soluğa ızdıraplı bir ruhla
keder ise köşeye kıstırılmış..
Ah ! haykırmak istiyorum !
Bizi terkeden topraklar
dağlık yamaçlar...
ve bayırları :
yağmurlar alır götürür azar azar
artık bize ait olmayan
ovalara sürükler onları...
işte geldik
yolun kenarında duruyoruz
gözyaşıyla karışmış bir bakışla..
ve kimse görmüyor bizi...
Humberto Ak´abal
Translated by me.
- The lands which they leave us are the mountainsides, the slopes
Bize bıraktıkları topraklar
dağlık yamaçlar
ve bayırlar
- at the road’s edge
yolun sonunda
- with our gaze broken by a tear
gözyaşlarının dağıttığı bakışlarımızla
Nice try though.
|
|
|