I started with learning some new tenses in Turkish. First it´s this:
*Past imperfect:
İçiyordum,içiyordun,etc..
Could you tell me more about it?
Thank´s in advance..

nemanjasrb

This is not ´past imperfect tense´ i guess. Isn´t it past progressive? 

İçiyordum means "I was drinking" and içiyordun means "you were drinking" in English. By the way, how can we help? I´ll be glad if you make it more obvious

Well,could you tell me something more about it?

We describe an action that was taking place in past by using this tense. It gives the meaning of sentences like "I was reading a book". We use "-yordu(m)" to form these sentences. 

I was reading a book = Ben bir kitap okuyordum

You were reading a book = Sen bir kitap okuyordun

He/She was reading a book = O bir kitap okuyordu

We were reading a book = Biz bir kitap okuyorduk 

You were reading a book = Siz bir kitap okuyordunuz

They were reading a book = Onlar bir kitap okuyorlardı.


I hope this will be helpful for the beginning  

Teşekkür ederim. And when I build negative of this tense,how would be that.?
Okumuyordum OR Okuyormadım. ?

Glue the negation marker to the verb stem, nemanja.

oku-yor-um: i am reading (now).
I have started reading and not finished yet.

oku-yor-du-m: i was reading (in the past).
I had started reading, continued some time and finished.

oku-yor ol-acağ-ım : i will be reading (it).

I will start reading and i will be in the middle of the action.

negatives:

oku-mu-yor-um

oku-mu-yor-du-m

oku-mu-yor ol-acağ-ım

BRIEF NOTE ON TURKISH - ENGLISH GRAMMAR
TÜRKÇE DİL BİLGİSİ - TURKISH GRAMMAR
DİL – LANGUAGE
DİL BİLGİSİ – GRAMMAR
DİL AİLESİ – FAMİLY OF LANGUAGE, RELATIONSHIP OF LANGUAGES
ANADİL –  PRIMITIVE LANGUAGE, MOTHER TONGUE
KARMA DİL – MIXED LANGUAGE
YAZIM , İMLA  - SPELLING, ORTHOGRAPHY, DICTATION
DİL BİLİMİ  – LİNGUISTICS
DİL BİLİMCİ - LINGUIST
DİL ATLASI – LİNGUISTIC ATLAS
ALFABE – ELİFBA - ALPHABET
YAZI – YAZI SİSTEMİ – WRITING
YAZI DİLİ – WRITTEN LANGUAGE
HARF –  LETTER  OF THE ALPHABET- 29 LETTERS  IN TURKISH ALPHABET
ÜNLÜ HARFLER – VOWEL  :  A E U Ü İ I O Ö
ÜNSÜZ HARFLER – CONSONANT
BİLİM DİLİ, LİSAN-I İLMİ - SCIENTIFIC LANGUAGE
KELİME KÖKÜ –  KÖKEN BİLGİSİ - ROOT
TABAN – BASİS, BASE
HECE –  SYLLABLE
KELİME,  SÖZCÜK, SÖZ  –  WORD
KELİME TÜRÜ –  PART OF SPEECH
TÜMCE, CÜMLE –  SENTENCE
PARAGRAF –  PARAGRAPH
METİN – TEXT
ANLAM BİLİMİ  –  SEMANTICS
SOYUT –  ABSTRACT
SOMUT - CONCRETE
TÜREV  –  DERİVATİVE
VURGU - ACCENT,  STRESS
YABANCI KELİME –  BORROWED WORD
YENİ KELİME - NEOLOGISM
ŞİVE, AĞIZ –  LOCAL DIALECT / LANGUAGE
AĞIZ, KONUŞMA BİÇİMİ –  DIALECT
TON, SES TONE  –  TONE
SES BİLİMİ  –  FONETIC
SES BİLGİSİ  -  FONOLOGY
KELİME HAZNESİ  -  VOCABULARY
KAVRAM – CONCEPT,  NOTION
NESNE  –  OBJECT
BENZEŞME  –  ASSIMILATION
DİKSİYON,  BELAGAT  –  DICTION
DEYİM  –  IDIOM
ARGO  –  SLANG
ATASÖZÜ,  DARB-I MESEL  -  PROVERB
BAĞLAM,  BÜTÜN VE KAPSAM  –  CONTEXT
ANLAM  -  MEANING
BASİT CÜMLE –  SIMPLE SENTENCE
CÜMLE BİLGİSİ  -  SYNTAX
CÜMLE VURGUSU  –  SENTENCE STRESS
YAN CÜMLE, TALİ  CÜMLE –  SUBORDINATE CLAUSE
ARA CÜMLE  –  PARENTHETICAL SENTENCE
CÜMLE ÇATISI  -  VOICE
DÜZ CÜMLE  –  DIRECT SENTENCE
DEVRİK CÜMLE  -  ANACOLUTHON
YAN ANLAM  -  SECONDARY MEANING
YAPI  –  STRUCTURE
CÜMLENİN ÖĞELERİ- FUNDAMENTALS  OF SENTENCE:
-ÖZNE  -  NOUN, SUBJECT
-TÜMLEÇ - COMPLEMENT
-YÜKLEM,  EYLEM – VERB,  PREDICATE
FİİL  ÇEKİMİ  - CONJUGATION
SIFAT : ÖN AD  -   ADJECTIVE
ZAMİR,  ADIL  –  PRONOUN
ZARF,  BELİRTEÇ  -  ADVERB
EDAT,  İLGEÇ –  PREPOSITION
BAĞLAÇ, BAĞLAM  – CONJUNCTION
EK– AFFİX, SUFFIX
NOKTALAMA İŞARETLERİ: PUNCTUATION :
NOKTA –  FULL STOP – POINT -
VİRGÜL  -  COMMA  - VIRGULE -
NOKTALI VIRGÜL –  POINT- VIRGULE
İKİ NOKTA –  DEUX POINTS
TIRNAK –  QUOTATION MARK – GUILLEMET -
ÜNLEM –  INTERJECTION
SORU (İMİ  –  QUESTION MARK – İNTERROGATION -
UZUN  ÇİZGI,  ÇİZİ –  TIRET
PARANTEZ  –  PARENTHESE
KÖŞELİ  PARANTEZ  -  SQUARE BRACKET – CROCHET -
KESME – EXCLAMATION MARK  -  SIGNE DE COUPURE  -
APOSTROF -  APOSTROPHE
ZAMANLAR - TENSES :
1-  SIMPLE PRESENT TENSE  – GENİŞ ZAMAN
2- PRESENT CONTINUOUS TENSE – ŞİMDİKİ ZAMAN
3- FUTURE TENSE –  GELECEK ZAMAN
4- SIMPLE PAST TENSE - GEÇMİŞ ZAMAN
5-   PAST CONTINUOUS TENSE –  DİLİ GEÇMİŞ ZAMAN
6-  PRESENT PERFECT TENSE – DEVAM EDEN GEÇMİŞ ZAMAN
7-  PRESENT PERFECT CONTINUOUS TENSE – GEÇMİŞTE BAŞLAYIP HALEN DEVAM ETMEKTE OLAN GEÇMİŞ ZAMAN
9-  PAST PERFECT CONTINUOUS TENSE – GEÇMİŞTE BELLİ BİR ZAMAN DEVAM ETMİŞ BİR EYLEME AİT ZAMAN
I0-  FUTURE CONTINUOUS TENSE – GELECEKTE BİR ZAMANDA  OLABİLECEK EYLEME AİT ZAMAN
11-  FUTURE PERFECT TENSE – GELECEKTE BİR ZAMANDA OLACAK BİR ŞEYE AİT ZAMAN
12-  FUTURE PERFECT CONTINUOUS TENSE – GELECEKTE BELLİ BİR ZAMANA KADAR DEVAM EDECEK BİR EYLEME  AİT ZAMAN
-  ACTIVE VOICE -  DİREKT ( DOLAYSIZ)  ANLATIM
-PASSIVE VOICES – ENDİREKT (DOLAYLI) ANLATIM
- DIRECT SPEECH - DOĞRUDAN KONUŞMA
-REPORTED SPEECH  (INDIRECT SPEECH) - DOLAYLI KONUŞMA
-MODALS  AND OTHERS

I´m not sure,here I found that: http://www.turkishlanguage.co.uk/fiilkipi.htm ..

TOTE SPRACHE, LANGUE MORTE, DEAD LANGUAGE, ANCİENT LANGUAGES, ANTİK DİLLER?
What about "Ancient Languages"?
Eski Sibirya dilleri, Köktürkçe, Sümerce, Hititçe, Eski Yunanca, Latince, Goyça, vb.
Are you interested in the "LİNGUISTIC ATLAS?" as a hobby?

They are useful words, og2009, just two terms need to be corrected ;

4- SIMPLE PAST TENSE - Dİ´Lİ GEÇMİŞ ZAMAN

5-   PAST CONTINUOUS TENSE – ŞİMDİKİ ZAMANIN HİKAYESİ

TÜRKÇE – ENGLISH – LE FRANCH-FRENCH – DEUTSCH – GERMAN

DİL, LİSAN – LANGUAGE – LANGUE , PAROLE – SPRACHE

ÖLÜ DİL, ESKİ DİL, ANTİK DİL – DEAD LANGUAGE - LANGUE MORTE – LOTE SPRACHE

DİL BİLGİSİ – GRAMMAR – GRAMMAİRE – GRAMMATİK

LEHÇE – DIALECT – DİALECTE - DİALEKT

TELAFFUZ – PRONUNCIATION – PRONONCİATİON – AUSSPRACHE

AKSAN, SÖYLEYİŞ , ŞİVE, VURGU - ACCENT – ACCENT, D’İNTENSİTE ,DYNAMİQUE – BETONUNG, TONFALL

HARF – LETTER – LETTRE – BUCHSTABE

Türkçede 29 harf vardır

ALFABE – ALPHABET – ALPHABET-ALPHABET

HECE – SYLLABLE – SYLLABE – SİLBE

KELİME , SÖZCÜK- WORD – MOT – WORT, VOKABEL

Türkçede 1.454.903 söz vardır

CÜMLE, TÜMCE – SENTENCE – PHRASE – SATZ

CÜMLENİN ÖGELERİ – PARTS OF SENTENCE – MEMBRE DE PHRASE – SATZTEİL, SATZGLİED

Bir tümcede, bir duyguyu, bir düşünceyi, bir hükmü-yargıyı- tam olarak anlatabilmek için kullanılan kelimelerin cümle-tümce- bilgisinde aldıkları adlar.

Cümlenin temel ögeleri , tümcenin unsurları :özne, fiil, nesne, tümleç, zarf-subject, werb, object, complement, adverb

Cümlenin yardımcı ögeleri: ünlem, bağlaç – interjection, conjunction

Edited (10/26/2012) by og2009
Edited (10/26/2012) by og2009
Edited (10/26/2012) by og2009
Edited (10/26/2012) by og2009
Edited (10/26/2012) by og2009

Edited (10/26/2012) by og2009

DURUM – CASE – CAS - KASUS

İSİM, AD – NOUN – NOM – SUBSTANTİV, NAME

Çiçek, sevgi, mutluluk, ahmet - Flower, money, event, Jack

NESNE – DIRECT OBJECT, OBJECT – OBJECT, COMPLEMENT D’OBJECT DİRECT - OBJEKT

Cümlede öznenin, dolayısıyla fiili geçişli olan yüklemin etkilediği şahıs veya şey: minareyi çalan kılıfını hazırlar.

SIFAT, ÖN AD – ADJECTİVE – ADJECTİF – ADJEKTİV

SARI çiçek, GÜZEL fikir, İNCE yol, AĞIR yük, YELLOW flover, POOR man

ZAMİR, ADIL – PRONOUN – PRONOM – PRONOMEN, FÜRWORT

İsimlerin yerine geçer: Biz, siz, öteki, kimi, bunlar, sen, o, ben- everyone, everybody, everything, both, some, who, your, yours, my, mine, many, we, they, me

ZARF, BELİRTEÇ – ADVERB – ADVERBE – ADVERBİUM

Fiil ve sıfatların önüne geçer. Biraz, ileri, daha, içinde, dışında, çok – inside, every, maybe, how, truly, down, when, very, everywhere, else

Edited (10/26/2012) by og2009

EDAT, İLGEÇ –PREPOSITION, PARTICLE – PREPOSİTİON, PARTİCULE – PRAPOSİTİON, PARTİKEL, NACHSTELLUNG

Ad ve ad soylu kelimelerden sonra gelerek cümledeki başka kelimeler arasında anlam ilişkisi kuran yalnız başına bir anlam taşımayan kelimeler: Gibi, göre, kadar, için, karşı, kadar: and, with, for, against

TAKI – POSTPOSITION – POSTPOSİTİON - NACHSTELLUNG

Rağmen, ile, hakkında – after, under, of, into, near, about, at, since, with, through

BAĞLAÇ - CONJUNCTION – CONJONCTİON - KONTUGATİON, KONJUNKTİON, KONTEXT

Ve, fakat, çünkü, -de, ama , ya da, yani – and, also, or, yet, so, not only but, therefore,because, as if, anyway, even though, for, until, than,

ÜNLEM – INTERJECTION - İNTERJECTİON – İNTERJEKTİON

ÖZNE, FAİL – SUBJECT - SUJET - SUBCEKT, SATZGEGENSTAND

Yüklemin gösterdiği kılış ile doğrudan ilgili olan kişi ya da şey:OKYANUS bu kış soğuktu- the OCEAN is cold this year.

TÜMLEÇ – COMPLEMENT - COMPLEMENT – ERGANZUNG, OBJECT

YÜKLEM – PREDICATE – PREDİCAT – PRADİKAT, SATZAUSSAGE

Cümlenin bütün ögelerini kendine bağlayan temel öge öge durumundaki ffil veya ad soylu bir kelime: Ahmet ağlıyordu; ayağa kalkmaya davrandı, fakat DÜŞTÜ.

EK – AFFIX, SUFFIX – AFFİXE, SUFFİX – AFFİX, SUFFİX, ZUSATZLİCH, ZUSATZ

Çekim eki: ad ve fiil soylu kelimeler üzereine gelerek kelimeler arasında durum, iyelik, çokluk, kip, zaman, şahıs, sayı ,vb. ilişkiler kurar: ev+ler, oda+da,kapı+sı+nı,gel+me+di, oku+y+acak+mı, bekli+yor+lar+mış,çalı+ıyor+um, vb.

Yapım eki: kelime kök ve gövdelerine getirilerek yeni kavramlar ve yeni kelimeler yapılır:ülküdeş, koşuş, tuzla, sevin, üşüş, adaş, yaşa, boşa,vb.

FİİL, EYLEM - VERB - VERBE – VERB, ZEİTWORT, AKT, AKTİON

Bir kılışı, bir oluşu, bir durumu anlatan kelimeler: yaz-,koşma-, okumak, aradım, am, is, are, walk, will have been, was, has been, had been

MASTAR – INFINITE – İNFİNİTİF – INFİNİTİV

Oku MAK, oku MA , oku YUŞ

YAPI - STRUCTURE – STRUCTURE - STRUKTUR, KONSTRUKTİON

KÖK – ROOT – RACİNE – WURZEL

Ye-, sor-, kış-,el-, al-,dur-,yol-,ver-, vb.

KİP – MOOD, MODE – MODE - MODUS

Okudum, okuyorsun, okunmuş, okunacaklar

CÜMLE BİLGİSİ, TÜMCEBİLİM, SÖZDİZİM – SYNTAX – SYNTAXE – DER SATZBAU, SATZLEHRE

OLDUĞUNU - In conversation on Turkish I have seen this. Which is this tense?  

And something more about this? When would I use it... etc.

It is one of the most used suffix i think.(-dığı / -diği / -duğu etc )

Olduğunu means "that is"

Senin güzel olduğunu biliyorum. --> I know that you are beautiful.

Bu kalemin senin olduğunu bilmiyordum. --> I didnt know that this pencil was yours.

Bildiğini biliyorum. --> I know that you know.

Geldiğini duymadım --> I didnt hear that you come.

Dediğini duymadım. --> I didnt hear what you said.

Yaptığını beğendin mi? --> Do you like what you have done?

EXCELLENT! Thank´s a lot! It was really helpful !

How it looks like sentence like this:
He told that you are stupid.
Senin aptal olduğunu söyledi??
 

Doğru.

WOULD? How it looks in Turkish?  

Quote:nemanjasrb

WOULD? How it looks in Turkish?

You can´t really ask this way.

o.O

Try another way.

Ok. .. In Turkish language,how is building would case? That´s only what I need.

Would can be translated a few ways in Turkish.

If would occurs before a verb ın the English sentence, then you can sometimes use the aorist (simple present tense), then add the past tense.

Burada olsaydın, sana yardım ederdim (et + er + dim)

If you were here, I would help you.

yürürdük durmadan (yürü + r + dük)

we would walk without stopping

If you add ´would´ to the search box (top right of this page), you will see more examples

Thank you,Henry so much! You are the best

In English would is a grammatical auxiliary which denotes that the action is imaginary or unreal. There is no such auxiliary in Turkish  -  nor another clear equivalent to English would.

You must take a wider look. Ask how the whole structure of unreal condition + prediction (in English if clause + would clause) is formed.

If I was late from school my teacher would be mad at me.

Okula geç kal|sa|m öğretmenim bana sinirlen|ir|di (ROOT + AOR + PAST).

The if clause puts the preconditions into words. Don’t forget it when you talk about would clauses. The preconditions may be real (If I am late from school… ) or unreal like above. Together they make different syntactic combinations. This is a huge lesson in Turkish because the system is so different from what we got used to. We are learning it bit by bit.

Read this thread which Henry has initiated and also the erdinc’s thread he refers to and you get an idea:

http://www.turkishclass.com/forumTitle_52547

Thank you so much,my Turkish now will be so much better. You are the best too

What about this one:
Olacaktım?
Past in the future? I cannot understand this.. ://

It is would. Read henry´s post.

something like that

daha fazla ders çalıştıysam sinavı geçecektim

if I had studied more I would passed the exam

I always wondered is it fist suffix for conditional or for a Past simple.

yes...it is unreal situation...

just a desire...

Hak ettiysem beni geçir.

Hak etseydim beni geçirirdin.

The position of se is different and meaning is also different. Any explanation why?

Why can´t we say "Hak etseydim beni geçir"?

I´m really confused now.. :O

I think in the first sentence we don´t talk about an unreal situation. First sentence means something like this: If you think I deserved let me pass (the exam)

In the second sentence we talk about an unreal situation. If I deserved, you would make me pass (the exam)

If I use if in this sentence, don´t I talk about a possible situation? So it can be unreal. Confusing. 

,

When I use if there is always a condition. But when this condition hasn´t happened,  an unreal situation occurs. But if someone thinks the condition has happened than a real situation occurs. 

etseydi - unreal situation

etdiyse - real situation