I listened to this one a bit, but all of them are religious. Just this first part is rather easy, because of daily dialog but later suddenly the dialog turns very difficult and so religious. All the other ones are religious as well.
1. Bölüm. A. Manzaraları
-24 (yirmi dört) numara
-Şu mu?
-Hayır 24, 24. Bak, şurdaki, siyah olan.
-Buyrun, tamam mı?
-İçindekiler kırıldıysa tamamdır.
-Anlamadım.
-Ben de anlamadım, niye öyle attığını... Belki içinde kırılıcak birşey var, değerli bir eşya var.
-Birşey olmaz be abi.
-E oldu ama! Öyle minibüs gibi heryerde durdunuz. Yedi saatlik yolu on saatte geldik. Ne kilimanız çalışıyor, ne de...
-Buranın en iyi firmasıyız abi! Kusura bakma ama bundan iyisini isteyen, uçakla geliyo abicim!
-En iyisini istiyorum, buranınkini değil. Madem durum budur, dönüşte başkasına bineriz.Neyse ya, niye seninle tartışıyorum ki! Nihayetinde küçük bir kasabanın küçük bir firması. Ama suç bende, o kadar söylediler "uçakla git, uçakla git" diye. Ahhh belim! Neymiş efendim, usta yazar, büyük kalem Oktay Selim yazacağı yerin havasını koklamalıymış, insanların konuştuklarını, şehrin sesini duymalıymış! Ohhh belim ince belim!
|