General/Off-topic |
|
|
|
Turkish Poetry...
|
70. |
13 Jan 2006 Fri 11:54 am |
Şair bu şiiri oğluna ve tüm çocuklara yazmış.
Sevgili oğlum, bugün tam 17 yaşındasın.
Görüyorum ki artık her şeyin farkındasın.
Ama ne zaman ararsam seni Ya discoda Ya barda Ya da televizyon
karşısındasın.
Haklısın oğlum Devir artık bu devir.
Sen de çemberini çağına göre çevir.
Senin neyine resim, roman, şiir.
Senin neyine sanat vesair.
Ne diyor meşhur televizyon büyükleri Vur patlasın, çal oynasın.
Devir, artık bu devir.
Nasılsa son düğmesi de koptu insanlığın.
Vefa, can çekişiyor arka sokaklarda.
Umut, mendil sallıyor giden trenlerin ardından..
Onur, adres arıyor mezarlıklarda.
Dostluklar, çöp tenekelerinde sahipsiz.
Ve anahtar teslimi aşklar satılık köşe başlarında.
Hem de üç kuruş mutluluklara.
Ama sen de haklısın.
Sana mı kaldı kurtarmak vatanı?
Sana mı kaldı uyandırmak yatanı?
Sana mı kaldı duvara yapıştırmak,
Bu memleketi satanı Anasını ağlatanı?
Gel gör ki oğlum.
Senin de kurtuluşun yok bu gidişten.
Ne etsen, ne yapsan.
Bir düğün, Bir bayram, Bir lale devri Hangi ekrana baksam.
İşte yine sahnede,
Kim kiminle evleniyor?
Kim kiminle çıldırıyor?
Kim kime daldan dala.
Gelinim olur musun diyor.
Kimisi sahte gelin.
Kimisi zengin bir prens.
Kimisi de insanlıktan bir yudum nefes.
Bekliyor da bekliyor.
Bak her gün ayrı bir kanalda.
Bambaşka bir ünlüler çiftliği.
Her kanalda şÃ¶hret olmanın dayanılmaz hafifliği.
Ve işte böyle Pazara dökülüyor bir bir.
Herkesin yumak yumak ipliği.
Yıllar var ki oğlum birileri işte,
Bizi hep böyle gözetliyor.
Ve sen de görüyorsun ki
Bu sahneler bizi ne de güzel özetliyor.
Kimin umurunda yarınlar?
Kimin umurunda çocuklar?
Kimin umurunda bu isyankar çığlıklar?
Bir kavgadır Bir yarıştır Bir rezalettir gidiyor,
Kime sorsan Cevaplar dünden hazır,
Halk böyle istiyor oğlum halk böyle istiyor.
Gel gör ki Bir reyting uğruna
Ne güneşler batıyor oğlum Ne güneşler batıyor.
Ahmet Selçuk İLKAN
|
|
71. |
13 Jan 2006 Fri 02:59 pm |
can you translate please:
dunyanin en guzel kadini benim gunesin
|
|
72. |
13 Jan 2006 Fri 03:08 pm |
Quoting damalianti: can you translate please:
dunyanin en guzel kadini benim gunesin |
ok let me try
my sun, you are the most beautiful woman in the world
but i wouldnt trust my translation if i were u
|
|
73. |
14 Jan 2006 Sat 12:01 am |
BAZEN
Sessiz ve derin bir bakışâ€¦â€¦â€¦â€¦..
Yokuş aşağı inen duygular…..
Artık kırmızı, bir o kadar da siyahsındır……
Bir su damlasının parıltısına muhtaç yüreğin
Gerçeklerden uzaktır artık bedenin,
Ve her geçen an kendine, biraz daha geç kalırsın…….
Oyalanma zamanı yada kendini cezalandırarak ,ödüllendirdiğin zamanlar….
Ne kadar biliyorsan o kadar yok oluşlar.
İç çekmelerden bir buket var
Kurşuna dizdiğin kendin den sana…..
Başka kollarda ,belalı yollarda
En olmadık duraklarda, adımlarına işlenen
Tazelediğin günahlarda,
Hep dua edersin ama yok……………
|
|
74. |
14 Jan 2006 Sat 01:59 am |
I am sure these words are wonderful - If only I could understand them... :-S
|
|
75. |
14 Jan 2006 Sat 10:05 am |
I wish I could translate all of my poems..
|
|
76. |
14 Jan 2006 Sat 02:45 pm |
Quoting freshman: I wish I could translate all of my poems.. |
pooor man yes u should develop ur english hea???or u should spare ur time for good things like translating...hehehe
|
|
77. |
15 Jan 2006 Sun 01:53 pm |
CAHİT KÜLEBİ
(1917 - 20 Haziran 1997)
HİKÂYE
Senin dudakların pembe / Ellerin beyaz, / Al tut ellerimi bebek / Tut biraz! // Benim doğduğum köylerde / Ceviz ağaçları yoktu, / Ben bu yüzden serinliğe hasretim / Okşa biraz! // Benim doğduğum köylerde / Buğday tarlaları yoktu, / Dağıt saçlarını bebek / Savur biraz! // Benim doğduğum köyleri / Akşamları eşkiyalar basardı. / Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem / Konuş biraz! // Benim doğduğum köylerde / Şimal rüzgârları eserdi, / Hep bu yüzden dudaklarım çatlaktır / Öp biraz! // Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin! / Benim doğduğum köyler de güzeldi / Sen de anlat doğduğun yerleri, / Anlat biraz!
|
|
78. |
15 Jan 2006 Sun 01:55 pm |
NÂZIM HİKMET
(1902 - 3 Haziran 1963)
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLÛKU
Akrep gibisin kardeşim, / korkak bir karanlık içindesin akrep gibi... / Serçe gibisin kardeşim, / serçenin telâşı içindesin. / Midye gibisin kardeşim, / midye gibi kapalı, rahat / ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun kardeşim. / Bir değil beş değil milyonlarcasın maalesef. / Koyun gibisin kardeşim, / gocuklu celep kaldırınca sopasını / sürüye katılıverirsin
Ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. // Dünyanın en tuhaf mahlûkusun yani, / hani şu derya içinde olup, / deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf. / Ve bu dünyada, bu zulüm / senin sayende. / Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek / ve hâlâ şarabımızı vermek için / üzüm gibi eziliyorsak, / kabahat senin, / demeğe de dilim varmıyor ama, / kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
|
|
79. |
15 Jan 2006 Sun 01:57 pm |
RIFAT ILGAZ
(1911 – 7 Temmuz 1993)
UÇURTMA
Çocuklarımız neleri sevmiyorlar ki... / Uçurtmayı seviyorlar sözgelişi, / Bir havalandı mı uçurtmaları / Daha da güzelleşiyorlar. / Maviliklerde gözleri / Özgürlüğü yaşıyorlar / Uçurtmalarla birlikte. // Koparıp da iplerini hele / Bir kurtuldular mı ellerinden, / Öylesine seviniyorlar ki, / Gidiş o gidiş, bile bile... // Kızalım mı umursamayışlarına? / Kendi yaşamlarını izliyorlar boşlukta. / Onlar da birer uçurtma değil mi? // Bizim de ne süslü uçurtmalarımız vardı, / Alıp başlarını gitmediler mi? / Gözümüzden bile esirgedik / Hangi birinin ipi kaldı elimizde?
|
|
80. |
15 Jan 2006 Sun 02:00 pm |
METİN ALTIOK
(1941 – 1993)
YERLEŞİK YABANCI
Kiminin dikenleri vardır, /
Katlanamaz üstüne, / Hep dikine durur / Delmemek için gövdesini. // Kiminin yoktur bir tek kemiği, / Doğrulamaz ayaklarının üstünde. / Ona göre varsa yoksa kendisi, /Dürülüdür ütülü bir mendil gibi. // Ben eğilmem gündüz ama, / Geceleri kanatırım kendimi. // Ben bir söz söylediğim zaman, / Kendine küçük bir pıtrak edinir. / Çok sürmez anlar başına geleceği, /
Çarşılarda, pazarlarda ondan selâm kesilir. // Ben birini sevdiğim zaman, / Göğünü durmadan genişletir. / Ama herkes rahattır kozasının içinde, / O sevgi artık kimsesizdir. // Ölsem ayıptır, sussam tehlikeli; / Çok sevmeli öyleyse, çok söylemeli.
|
|
|