407. |
26 Nov 2006 Sun 04:53 am |
SLOVO O LJUBAVI
Ako se volite ljubavlju koja buja u samoći,
od razdaljine,
koja je više od sna nego od svesti,
i po rastanku drhtaćete od miline,
mognete li se još ikada sresti.
Vi koji se volite ljubavlju isposnika,
sa strahom od sagrešenja,
koji kao ptica o kavez lomite krila,
sećaćete se uvek jedno drugom lika.
I po rastanku zamreti vam neće guÅ¡ena htenja.
Ako zbog nje patiš od nesanice
i u ponoć hodaÅ¡ budan po baÅ¡ti,
ako te lomi neutoljena želja luda,
sećanja na nju nikada se nećeÅ¡ spasiti.
Onih s kojima se igramo oko vatre,
a bojimo se da je dodirnemo,
s kojima idemo kraj ponora nezagrljeni i nemi,
sećaćemo se dugo ma i zavoleli zatim druge.
Ako je želiÅ¡ bezgranično,
a sediÅ¡ kraj nje bez glasa sluÅ¡ajući bajku koja se u vama rađa,
svanuću slično,
pamtićeÅ¡ je i kad se zima pred tobom zabelasa.
Ako verujeÅ¡, sedeći uz nju,
da je ljubav maslačkov puhor
koji svaki dodir može da strese,
ako voliš u njoj san i dete,
ako ti je bez nje pusto i gluho,
misao na nju budiće te i kad se rastanete.
Zauvek se pamte oni s kojima se grlili nismo,
čije su nam usne ostale nepoznate,
kojima smo samo s proleća, u snu, pisali pismo.
Oni koji se kao reka ne mogu sliti,
među kojima nema spojnog suda krvi i krvi vrele,
a srca im se dozivaju ludo,
zaboraviti se neće ni kad im duÅ¡e budu posedele.
Ako vam je ljubav nož u srcu,
a bojite se taj nož izvući,
kao da ćete tog časa umreti,
pamtiće te on, setiće te se i umirući.
Oni zbog kojih srca osećamo kao ranu,
ali ranu zbog koje se jedino živi,
u sećanje nam banu i kad zavolimo druge –
i osetimo se nesrećni i krivi.
Desanka Maksimović
THE ORATION ON LOVE
If you love each other with love
which flourishes in loneliness, fed with distance,
which has been made of dream more than of will,
even after parting, if ever led to instance
to encounter, you will tremble with thrill.
You who love each other with the hermits' grace,
in fright of the sinful desire,
you who break your wings as a bird against its cage,
you will remember each other's face.
Even after parting
your subdued longings are not to expire.
If you cannot sleep because od her
and at midnight, awake, through your garden
you stroll with no peace,
if you are being harassed by crazy yearning ardent,
from the remembrance of her you'll never have release.
Those who we play with
around the bonfire,
still dreading to touch the flame,
those who we walk with along the abyss
nonembraced and silent,
those ones we will remember long,
even if we love some others after.
If you wish her beyond the bourn,
and still you sit voiceless by her side
listening to a fairy-tale arising in you two,
similar to a morn,
you'll remember her even when the winter
spreads its white all wide.
If you believe, sitting beside her,
that love is a dandelion's seed
which may be knocked off by a touch,
if you love the dream and the child in her heart,
if you feal empty and deaf without her indeed,
the thought of her will be waking you up
even after you depart.
Forever we remember really these
with whom we never caressed,
whose lips remained unknown to us,
to whom we were writing a letter
only at spring, in reveries.
Those ones who cannot converge like rivers,
who have no binding vein
for floods of fervent blood to roar,
and still their hearts are calling like insane,
those will not forget each other
even when their souls are hoar.
If love is for you the knife in your heart,
and to pull it out you dread,
as you will die that very moment,
he will remember you, he will recall you
even on his dying bed.
Those ones who make us feel
our own hearts as a wound,
but the wound that is only worth living,
in our memory they rebound
even after we fall in love with others -
and then we feel woeful, like we deserve not forgiving.
Translation: Dubravka Srećković Divković
Aşk üzerine bir nutuk
Eğer birbirinizi severseneiz sevgiyle;
yalnızlıkta gelişen, mesafe ile beslenen
olabileceğinden daha fazlasının hayal edildiği
ayrıldıktan sonra bile, bir an
rastlarsan, büyük bir heyecanla titreyeceksin.
Siz, birbirini keşişlerin sevdasında olduğu gibi,
gunahkar bir tutkunun korkusuyla sevenler,
siz, kanatlarını bir kuş gibi kafese karşı çırpıp kıranlar
bir birinizin yüzünü hatırlayacaksınız.
Ayrıldıktan sonra bile
kontrole alınmış hasretleriniz ölmeyecek.
Eğer onun yüzünden uyuyamıyorsan
ve gece yarısı, uyanık, bahçenin içinde
huzursuz ağır ağır dolaşıyorsan,
çılgın özlem ateşiyle tacize uğruyorsan
onun hatıralarından kurtulamayacaksın.
Şenlik ateşinin etrafında,
beraber oynadığımız,
hala ateşe dokunmaktan çekindiğimiz,
uçurum boyunca yürüdüğümüz,
sarılmadan ve sessiz,
onları hasretle hatırlayacağız
daha sonra başkalarını sevsek bile.
Sınırların ötesinde onu arzuluyorsan
ve hala onun yanında sessizce oturuyorup
ikiniz arasında doğan bir peri masalını dinliyorsan
tıpkı tan vakti gibi,
kışın her yere beyazını saçtığı zaman bile
onu hatırlayacaksın.
Eğer, onun yanına oturup, aşkın bir
karahindiba tohumu olduguna inanıyorsan,
bir dokunusta bile dagılabilecek.
eğer hayali ve onun yüreğindeki çocuğu seviyorsan
gerçekten onsuz kendini boş ve sağır hissediyorsan,
onu düşÃ¼nmek seni uyandıracak,
ayrılsanız bile.
Sonsuza kadar, gerçekten,
hiç okşayamadığımız,
dudakları bize bilinmez olan,
bahardan bahara derin düşÃ¼ncelerde
mektup yazdığımız kişileri hatırlayacağız.
Nehirler gibi bir noktada bulusamayanlar,
bulusacak damarı olmayanlar,
kükreyen şevkli kanlı taşkınlar icin,
ve kalpleri hala birbirini delice çağıranlar,
onlar birbirlerini unutmayacaklar
ruhları yaşlansa bile.
Eğer aşk kalbine saplı bir bıçaksa senin için
ve onu çıkarmaya korkuyorsun
ki çıkarsan anında öleceksin,
o seni hatırlayacak, seni anımsayacak
ölüm döşeğinde olsa bile.
Kendi kalbimizi bir yara gibi
hissettirenler,
yara ama yaşamaya değer tek şey
hafızamızda yankılanırlar
ki başkalarına aşık olsak bile-
ve daha sonra kederleniriz, sanki affedilmeyi hak etmiyormuş gibi...
Translation: SuiGeneris
Many, many thanks to my dear friends Duda and SuiGeneris for giving me the chance to introduce all poetry lovers to this wonderful poem of famous Serbian poetess Desanka Maksimović.
Duda, Sui – this is for you
|
|