- Hadi, uyan! Horoz öttü.. Ne zaman uyanacaksın sen? Epey işin var bugün; zeytin küfesi seni bekliyor dışarıda.
- Bırak beni... Söyle bana, neden günahını ben çekiyorum...? Hatırlarsan, dün akşam çok iş yaptığım için bitkin düştüm... Sus gayri!
----------------------------------------------------------
A: Senin ne işin var burada? Ve erkekkardeşin nerede Allah aşkına? Ona bugünkü buluşmamız hakkında hiç mi birşey söylemediniz? Alıştırmamızın çok büyük bir kısmı almıştı, onsuz edemiyoruz. (This is not clear. What do you mean by this?)
B: Sizi rahatsız ediyorsam özür dilerim. Tabii, ona şahsen söyledim. şey, kardeşim aşırı işten dolayı çok yorulmuş, buluşmaya gelmeden önce bir nefes alacakmış. Bunları söylememi rıca etti. (This part is quite good.)
A: Yok artık! Bu kadarı fazla!
C: Bu doğru Ayla. Ben onunla konuşurken hatta hiç iyi görünmüyordu/değildi doğrusu...
A: Ama alıştırmamızın tanıtımı tam da yarın olacak, biz ise hiç hazır değiliz! Bir Danny ve Erkan'ın ilgisizliği oldu ya, şimdi Frank'ın yokluğu da var. Son kez/En son buluştuğumuzda ne olduğunu biliyor musun? Biz işi yapmaya çalışırken, Erkan futbol hakkında konuşmaya devam ediyordu. Dervisin fikri ne ise, zikri de odur derim ben... Öyle ya da böyle, çöpe attık işimizi. Bu yetmezmiş gibi, Erkan hemen/derhal "üzgünüm, yanınıza gelmem imkansız bugün, şehre gitmem lazım" diye yazarak bir e-mail attı. Kişi/bir kimse kendi dizginlerini -kendisi- çekmesi gerek.
C: Ağır/Yavaş/Sakin ol! Mesele yapmasana! Durum bu kadar kötü değil. örneğin, Zak bize yardımcı olabilir, değil mi?
A: Bu sözün doğru. (Alternatively, "Bak bu doğru!" Ama bu zavallı insan daha ne yapsın? Onu fazla yorduk...
C: Eyvallah.... Yılmaz'ı çağırsak, daha iyi olmaz mı? Bu işe tam uygun değil, ama başka çaremiz kalmadı.
A: Vallahi, haklısın ya! Yılmaz aklımdan bile geçmedi... Bize yardım etmesi dışında/bir yana, çağırırsak çok sevinecek!
C: Gördün mü? Her şeyde bir hayır vardır! Deniz de katılabilirdi. Ne dersin buna?
A: Yok, yok canım. Deniz hiç de iyi bir görüntü/görünüm /izlenim vermedi. Unuttun mu?
C: Niçin? Ne oldu onunla? Hiçbir şey bilmiyorum ben.
A: çok şey oldu.... Kısaca, Pazartesi akşamı sinsice odama girip, işimizle ilgili tamamlanacak bütün belgeleri/kağıtlarıçaldı ve onları istediği şekilde tamamladı. Hele ben! Grubumuzun lideri olduğum halde, bundan hiç haberim olmadı/yoktu! Bu yüzden, bunun farkına vardığımda Deniz'den hesap sordum. Kötü şeyler söyledik birbirimize, sorunu fazla uzattık... Bundan sonra, onunla merhabayı bile kestim. O tür insanlarla mutahab olmak istemem.
C: Sanki haklısın. Erkan'la arkadaşlık ettiğinden beri, bize karşı düşmanlık ve kin gütmekten başka bir şey göstermiyor/yapmıyor.
|