Quoting noha naim SEVDADIR Gًِü kucaklayp getirdim sana kokla açlrsn solmusun benzin sararm yorgun bir içinin yüzüne benziyor yüzün ِyle bükük bakma bana çam kolonyas getirdim sana kentli daًllarn hakl sevdasn bolu ormanlarndan çarpan bir koku sanki kِroًlunun ter kokusu aman kokusu, billah kokusu canlarm, canm benim üzme kendini bu kadar sana umudu ًِretmeyenlerin suçu mu var bak yeryüzü ne kadar geni ne kadar dar Dur aktma gِnlüm yan gِzünden ِpecek bir yer brak oy bana en yakn bana en uzak sevgili yar Hasretine vur beni Giyecek çamar getirdim sana adettir diye deًil, sevdim diyedir baًla, eski biraz bedenim uygundur diye bedenine elimle ykadm, ütüledim elma aًacnda kuruttum Günler sarmal bir yay gibi bunu unutma Bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir bunu unutma Seni ben her yerinden ِperim bunu unutma kadere inansaydm sana inanrdm Düürmem sigaramn ucundaki külü ben ِyle krk bakma bana Caddeler nasl da geniliyor sana bunu sِyleyecektim Bileyli bir makas vard yanmda sana bunu sِyleyecektim Hadi kes büyüyen trnaklarndaki kiri sana bunu... Oyy nasl sِyleyebilirim deliren sevdamzn ksrak huyunu Elimi tut tuttururlar, o kadarna izin verirler kahreden bir ayrlًn çlgnlً deًil bu Bir isyann kelepçelemi resmidir parmaklarmz sen içerde Ben darda... Oyyy mahpusluk mahpusluk...
this is full of typing/Turkish character mistakes.
Here is the correct version in case someone wants to translate:
göğü kucaklayıp getirdim sana, kokla,açılırsın
solmuşsun, benzin sararmış yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün, öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana kentli dağlıların haklı sevdasını bolu ormanlarından çarpan bir koku sanki köroğlunun ter kokusu aman kokusu, billah kokusu canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar sana umudu öğretmeyenlerin suçu mu var bak yeryüzü ne kadar geniş, ne kadar dar
dur, akıtma gönlüm yaşını gözünden öpecek bir yer bırak oy bana en yakın, bana en uzak sevgili yar hasretine vur beni
giyecek çamaşır getirdim sana, adettir diye değil, sevdim diyedir bağışla, eski biraz bedenim uygundur diye bedenine elimle yıkadım, ütüledim elma ağacında kuruttum
günler sarmal bir yay gibi, bunu unutma bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir, bunu unutma seni ben her yerinden öperim, beni unutma
kadere inansaydım, sana inanırdım düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana, caddeler nasıl da genişliyor sana bunu söyleyecektim, bileyli bir makas vardı yanımda sana bunu söyleyecektim, hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri sana bunu... oyy nasıl söyleyebilirim deliren sevdamızın kısrak huyunu
elimi tut, tuttururlar, o kadarına izin verirler kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
sen içerde, ben dışarda... oyyy mahpusluk mahpusluk...
|