Turkish Poetry and Literature |
|
|
|
Atilla Ilhan
|
1. |
18 Jun 2006 Sun 06:42 pm |
Your eyes meeting mine
...having been a disaster , I did cry
That you loved me not , I did know
You had a significant one , I did hear
A guy , like a matchstick , so tiny
Was no benevolent , can I say easily
Whenever did I see himself
I did fear killing him,
....having been a disaster , I did cry
Whenever I walked through Maçka
Always there be ships at marine
Trees did laugh like birds
A wind did blow out my mind
Silently you did lit a cigarette
Did lit my fingers
Did look leaning the eyelashes
I did get colder
Trembling
...have been a disaster , I did cry
all the evenings did end up as a novel
Jezabel did lay in blood
A ship was to move from marine
You did go with him
You did go by a face of candle
You did stay for the morning
Was no benevolent , can I say easily
Smiling, he was a funereal
And when He did hold you
...have been my disaster , I did cry
Atilla Ilhan
Translated to English by Darknight
|
|
3. |
18 Jun 2006 Sun 08:01 pm |
Ben Sana Mecburum
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
Içimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu þehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
Insan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köþe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamıþ bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düþünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düþünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
Içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin…
Attila İlhan
I have this beautiful poem as mp3 file.
I would be grateful if someone posts its translation
|
|
4. |
18 Jun 2006 Sun 08:01 pm |
gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşÃ¼rdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım
ATILLA ILHAN
|
|
5. |
18 Jun 2006 Sun 08:36 pm |
Thank you Kadir.
|
|
6. |
18 Jun 2006 Sun 10:11 pm |
Quoting Kadir37: Quoting Darknight_666:
Atilla Ilhan
Translated to English by Darknight |
Quoting slavica:
Atilla Ilhan
I have this beautiful poem as mp3 file.
I would be grateful if someone posts its translation
|
I said before here:
http://www.turkishclass.com/forumTitle_23_4378
Not Atilla, you can not write Attila?
We have no right to change the name of a poet or anyone.
|
Thanks, sorry, corrected
Thanks for biography also
|
|
7. |
18 Jun 2006 Sun 10:45 pm |
|
|
8. |
18 Jun 2006 Sun 11:16 pm |
Ohhhhhhhhh... satisfied now?
|
|
9. |
18 Jun 2006 Sun 11:24 pm |
Quoting Darknight_666: gözlerin gözlerime değince
felâketim olurdu ağlardım
beni sevmiyordun bilirdim
bir sevdiğin vardı duyardım
çöp gibi bir oğlan ipince
hayırsızın biriydi fikrimce
ne vakit karşımda görsem
öldüreceğimden korkardım
felâketim olurdu ağlardım
ne vakit maçka'dan geçsem
limanda hep gemiler olurdu
ağaçlar kuş gibi gülerdi
bir rüzgâr aklımı alırdı
sessizce bir cigara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşÃ¼rdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
akşamlar bir roman gibi biterdi
jezabel kan içinde yatardı
limandan bir gemi giderdi
sen kalkıp ona giderdin
benzin mum gibi giderdin
sabaha kadar kalırdın
hayırsızın biriydi fikrimce
güldü mü cenazeye benzerdi
hele seni kollarına aldı mı
felâketim olurdu ağlardım
ATILLA ILHAN
|
read it with one breath... and its totally amazing...
|
|
10. |
21 Jun 2006 Wed 01:24 am |
What about Ben Sana Mecburum?
No volunteers for translation?
Too long? Too difficult?
|
|
11. |
30 Jul 2006 Sun 08:52 pm |
Ağustos Çkmazı
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Durduğun yerde dur
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin yorulursun
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin, çocuğun olur
Beni koyup koyup gitme, n'olursun
Attila İlhan
Dead End in August
Don't leave me and go, please
Stay where you are
Don't think you are like the sea gulls
You don't have wings
You'll get tired, you'll fall
Don't leave me and go, please
Sit by the seaside
Let the ships go without you
Why don't you live like everyone else
Why don't you mind your business
You'll get married, you'll have children
Don't leave me and go, please
Attila İlhan
|
|
12. |
30 Jul 2006 Sun 11:22 pm |
This poem also makes great lyrics for Yasar's fantastic song 'Beni koyupgitme.' You can see it HERE
|
|
13. |
22 Oct 2006 Sun 02:36 am |
BEN SANA MECBURUM
You are a must for me
Ben sana mecburum bilemezsin
you are a must for me, you never know
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
i keep your name in my mind as a nail
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
your eyes getting more bigger as they get bigger
Ben sana mecburum bilemezsin
you are a must for me, you never know
İçimi seninle ısıtıyorum
i am heating inside of me with you
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Trees are getting ready for autumn
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
this city is that old Istanbul?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
clouds are torn aparts in darkness
Sokak lambaları birden yanıyor
street lights are immediately flashing
Kaldırımlarda yağmur kokusu
over sidewalks, the smell of rain
Ben sana mecburum sen yoksun
you are a must for me, you are absent
Sevmek kimi zaman rezilce korkudur
to love is sometimes a rather disgraceful fear
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
man gets tired all of a sudden in an evening
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
captive, with living over straight razor
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
sometime, breaks his hands, his passion
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
takes out a few lives in his lifetime
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
whichever door he knocks sometimes
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
behind him, whistle of the naught silence of loneliness
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
a poor gramphon plays in Fatih
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
from ancient times a Cuma* plays
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
standing in the corner, i would listen non-stop
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
i would bring an untouched sky to you
Haftalar ellerimde ufalanıyor
weeks are crumbled in my hands
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
what shall i do, what shall i hold on, where shall i go
Ben sana mecburum sen yoksun
you are a must for me, you are absent
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
maybe you are blue dotted child in june
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Ah noone knows you, noone knows
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
a ship leaks from your deserted eyes
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
maybe you are taking an aeroplane in Yesilkoy
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
wholly got wet, your hair shudder
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
maybe you are blind, broken, in a hurry
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Bad winds are carrying away your hair
Ne vakit bir yaşamak düşÃ¼nsem
whenever i think of living a life
Bu kurtlar sofrasında belki zor
maybe hard in this wolves table..
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
without a shame, though without getting our hands dirty
Ne vakit bir yaşamak düşÃ¼nsem
whenever i think of living a life
Sus deyip adınla başlıyorum
i start with your name, with saying Silence
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
your secret seas are moving inside of me
Hayır başka türlü olmayacak
No, it wont happen in other ways
Ben sana mecburum bilemezsin..
you are a must for me, you never know...
ATTİLA İLHAN
Attila Ilhan and one of his masterpieces... i only dared to give a chance to translate this poem as it has a special meaning for me... hope that i didnt ruin it
|
|
14. |
22 Oct 2006 Sun 04:10 am |
Tebrikler, Sui
Thanks for giving us possibility to enjoy this masterpiece, beautiful poem, but too difficult for translating, as I’ve heard. Till now, no one of famous and experianced translators ever dared to try traslating it, but you did, and did it excellent!
Thanks one more time
|
|
15. |
22 Oct 2006 Sun 12:49 pm |
Wow Sui! Amazing! Bravo!
I don't know what makes this poem so hard to be translated (I don't understand a word of the turkish version anyway ), but from the translation you made, I can say that it's a fantastic poem.
Thanks for the time and the effort you put. Already impatient to see your next choice
|
|
16. |
22 Oct 2006 Sun 12:54 pm |
Bravo!
|
|
17. |
22 Oct 2006 Sun 01:13 pm |
you are welcome
thank you, if its translation worth to be read...
|
|
18. |
22 Oct 2006 Sun 01:30 pm |
I loved this poem. Great work Sui. It's a shame it will be buried soon...
|
|
19. |
30 Oct 2006 Mon 10:30 am |
ooops sorry
|
|
20. |
31 Oct 2006 Tue 02:21 am |
Quoting aenigma x: I loved this poem. Great work Sui. It's a shame it will be buried soon... |
It is not buried - now you can always find it here
This is for your amazing work, Sui
|
|
21. |
08 Nov 2006 Wed 02:35 am |
ADIMLA NASIL BERABERSEM
As I Am With My Name
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşÃ¼n
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşÃ¼n
no need for memories to remind you
you do not get out of my mind for a moment
your walking, like running...
your bright smile like a light in the dark
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
no need for memories to remind you
the universe is wrapped by far far stars
while the time passes in their dark emptiness
adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmıyan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda
as i am with my name we are together like that
with you every hour, with you every minute, with you every second
our hearts, in peace with the proud of being believed to happiness
our heads are like dynamits in our armpit
and also, it is our destiny the brightness of seeing truthes
which is not given under the same conditions
in anytime to any mortal
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın
no need to memories to remind me you
you are as close to me, like my heart,like me hand
ATTİLA İLHAN
|
|
22. |
30 Nov 2006 Thu 12:50 pm |
AYRILIK SEVDAYA DAHİL -1
Seperation Belongs to Love - 1
görinen yıldız değil yir yir delinmişdür felek
gün yüzünün hasretiyle tir-i ahımdan benüm
necati *
its not star what its seen, the universe is torn place by place
beacuse of my groaning for your yearning
1.
açılmış sarmaşık gülleri
kokularıyla baygın
en görkemli saatinde yıldız alacasının
gizli bir yılan gibi yuvalanmış
içimde keder
uzak bir telefonda ağlayan
yağmurlu genç kadın..
1.
the ivy roses are opened
unconscious with their smell
in the most splendid time of the star twilight
established like a secret sneak
inside of me, sorrow
on a far telephone, crying
a rainy young woman
ATTİLA İLHAN
*the author Attila İlhan has copied from one of the famous old poets necati a few verses
|
|
23. |
30 Nov 2006 Thu 03:29 pm |
I would like to say that translations of the literary writings in Turkish may seems easy to understand,but in their orijinal language they are more difficult to understand.
In turkish by words you can cover meanings that corresponds the same words.The sentences are not stereotyped
But English everything is obvious.
|
|
24. |
01 Dec 2006 Fri 01:51 am |
AYRILIK SEVDAYA DAHİL -2
Seperation Belongs to Love - 2
2.
rüzgâr
uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
mor kıvılcımlar geçiyor
dağınık yalnızlığımdan
onu çok arıyorum onu çok arıyorum
heryerinde vücudumun
ağır yanık sızıları
bir yerlere yıldırım düşÃ¼yorum
ayrılığımızı hissettiğim an
demirler eriyor hırsımdan..
2.
wind
had driven stars to far darknesses
purple sparks are passing
in my scattered loneliness
i am missing her much, i am missing her much
in every part of my body
aches of gravy burnts
me, falling somewheres as thunderbolt
whenever i feel our seperation
irons are melting because of my desire...
ATTİLA İLHAN
|
|
25. |
02 Dec 2006 Sat 01:29 am |
AYRILIK SEVDAYA DAHİL -3
Seperation Belongs to Love - 3
3.
ay ışığına batmış
karabiber ağaçları
gümüş tozu
gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar
yaseminler unutulmuş
tedirgin gülümser
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili
hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
her an ötekisiyle birlikte
herşey onunla ilgili
telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
gittikçe genişleyen
yakılmış ot kokusu
yıldızlar inanılmayacak bir irilikte
yansımalar tutmuş bütün sâhili
çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
öyle vahşi bir tad ki dayanılır gibi değil
çünkü ayrılık da sevdâya dahil
çünkü ayrılanlar hâlâ sevgili..
3.
sunk in moonlight
black pepper trees,
in silver dust
night's river swimming, lilies
jasmines are forgotten
smiles appriehensively
because seperation too has a wild taste
because seperation too belongs to love
because the beloveds seperated are still beloved
they cant live any single moment alone
every moment, together with the other one
everything is related with her
agitated in the darkness, soft bats
spreading out increasingly
smell of burnt weeds
stars are in an unblievable bigness
reflections has taken over the whole shore
because seperation too has a wild taste
so wild that cant standable
because seperation too belongs to love
becaused the beloveds seperated are still beloved
ATTİLA İLHAN
|
|
26. |
03 Dec 2006 Sun 01:59 pm |
AYRILIK SEVDAYA DAHİL - 4
Seperation Belongs to Love - 4
4.
yalnızlık
hızla alçalan bulutlar
karanlık bir ağırlık
hava ağır toprak ağır yaprak ağır
su tozları yağıyor üstümüze
özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
eflatuna çalar puslu lacivert
bir sis kuşattı ormanı
karanlık çöktü denize
yalnızlık
çakmak taşı gibi sert
elmas gibi keskin
ne yanına dönsen bir yerin kesilir
fena kan kaybedersin
kapını bir çalan olmadı mı hele
elini bir tutan
bilekleri bembeyaz kuğu boynu
parmakları uzun ve ince
sımsıcak bakışları suç ortağı
kaçamak gülüşleri gizlice
yalnızların en büyük sorunu
tek başına özgürlük ne işe yarayacak
bir türlü çözemedikleri bu
ölü bir gezegenin
soğuk tenhalığına
benzemesin diye
özgürlük mutlaka paylaşılacak
suç ortağı bir sevgiliyle
4.
loneliness
violently landing clouds
a dark stench
air is heavy, soil is heavy, leaf is heavy
water dusts are raining over us
our freedom is our loneliness?
dark blue turns into light purple
a fog took over the forest
darkness fell over sea
loneliness
tough like flint
sharp as diamond
whereever you turn, you have yourself cut
you lose blood terribly
even more when you dont have somebody knock your door
hold your hands
her wrist, snow-white like neck of swan
her fingers, long and slim
her warm looks, accomplice
her secret smiles
the biggest problem of the lonely ones
what it worthes, alone freedom?
thats the thing they couldnt solve once
to not resemble of
dead planet's
cold loneliness
freedom undoubtedly will be shared
with a accomplice beloved
ATTİLA İLHAN
|
|
27. |
04 Dec 2006 Mon 11:28 pm |
AYRILIK SEVDAYA DAHİL - 5
Seperation Belongs to Love - 5
5.
sanmıştık ki ikimiz
yeryüzünde ancak
birbirimiz için varız
ikimiz sanmıştık ki
tek kişilik bir yalnızlığa bile
rahatça sığarız
hiç yanılmamışız
her an düşÃ¼p düşÃ¼p
kristal bir bardak gibi
tuz parça kırılsak da
hâlâ içimizde o yanardağ ağzı
hâlâ kıpkızıl gülümseyen
-sanki ateşten bir tebessüm-
zehir zemberek aşkımız..
5.
we two both had supposed that
on this earth only
we exist for eachother
we two both supposed that
even into a loneliness for one
we could fit smoothly
we have never mistaken
even with dropping and dropping
like a crystal glass
we have been broken into pieces
still that volcano mouth is in our hearts
still smiling bloody red
-as a smile from fire-
our deepest love
ATTİLA İLHAN
|
|
28. |
08 Dec 2006 Fri 12:42 am |
SEN YOKSUN
You Are Absent
sen yoksun
deniz yok
yıldızlar arkadaşım
ya bu gece harika bir şeyler olsun
yahut bir bomba gibi
infilak edecek başım
you are absent
there is no sea
stars are my friends
either something like miracle happens tonight
or like a bomb
my head will burst
ağzımda eski mısralar uzanıp kalmışım
istanbul minareler odamda gibi
gökyüzü temiz ve parlak
işte kolkola girmiş en mesut günlerimiz
muhalif bir rüzgar karşı sahilden
with old verses in my mouth, i stay laid
istanbul, minarets are like in my room
the sky is clear and bright
look, our happiest days linked their arms
a contrary wind from the opposite shore
fosforlu ışıklarıyla gökyüzü bir deniz
havada kanat sesleri
ve çılgın kokular
with phosphorecent lights, the sky is a sea
in the air, sounds of wings
and wild smells
deniz yok
yıldızlar uzaklaşıyor
ben yine yalnız kalıyorum
istanbul minareler kaybolmuş
sen yoksun
there is no sea
stars are fading away
again, me, staying alone
istanbul, minarets are lost
you are absent
ATTİLA İLHAN
|
|
29. |
09 Dec 2006 Sat 04:21 pm |
AYSEL GİT BAŞIMDAN
Aysel Stay Away From Me
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.
Aysel stay away from me, i am no good for you
I feel like my death will be all of a sudden
I am both wicked and dark, and some ugly
Aysel stay away from me, i dont want
Benim yağmurumda gezinemezsin üşÃ¼rsün
Dağıtır gecelerim kumrallığını*
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
You get cold, cant walk under my rain
My nights ruin your brown hair*
How scared you get, if you sleep my sleeps
you cant live any moment of me
Aysel stay away from me, i am not good for you
Dont get your brightness dirty for me
me, both wicked and dark, and some ugly
Islığımı denesen hemen düşÃ¼rürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ãœmitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
if you try my whistle, you drop it all of a sudden
my eyes gets your loneliness in a hury
to the wrong cities, my train bring
Either you own the art of die
or to collect the fear
my pains already gets loose to you
my joy cant ever catch yours
Aysel stay away from me, i am no good for you
understand my being hopeless at least
me, both wicked and some dark, and ugly
Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...
when i am happy, you get upset
you never heard an autumn howl
no ship has taken off from your inside
to the far loneliness harbours
a divergent passenger i am, the world is wide
ringing smoothly, the big ear, inside of me
my complicate trip is clear now
never think anything else
Aysel stay away from me, i am no good for you
i feel as my death will be all of a sudden
me, both wicked, some dark, and ugly
Aysel stay away from me, I love you
ATTİLA İLHAN
|
|
30. |
09 Dec 2006 Sat 09:09 pm |
ADIM SONBAHAR
My name is Autumn
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
how this can happen
flowers dropped all around
of the plum tree
swimming in the light
wherever you look
your eyes are dezzled
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
however, i turn into evening
my leaves are falling
slowly and softly
my name is autumn
ATTİLA İLHAN
|
|
|