Ifs and if nots:
1. Your pencils wouldn’t break if you packed your school bag more carefully. Okul torbasını daha dikkatle hazırlarsan, kalemlerin kıracaklar.
Okul çantanı daha dikkatli(ce) hazırlasan (hazırlasa idin), kalemlerin kırılmazdı.
2. If Hülya closed the window it wouldn’t be so cold in the kitchen. Hülya pencereyi kapatırsa, mutfakta o kadar soğuk değildir.
Hülya pencereyi kapatsa (idi), mutfak o kadar soğuk olmazdı.
3. If the girls went to bed earlier they wouldn’t yawn all through the lesson. Kızlar daha erken yatağa giderlerse, bütün ders boyunca esnemeyecekler.
Kızlar daha erken yatsalar (idi), bütün ders (boyunca) esnemezlerdi.
4. If you spoke louder your classmates would understand what you are saying. Daha yüksek sesle konuşursan, sınıf arkadaşların söylediğini anlarlar.
(Daha) yüksek sesle konuşsan (konuşsa idin), sınıf arkadaşların söyldiğini anlardı.
5. The door will unlock if you press the green button. Yeşil düğmeye basarsanız, kapının kiliti açılacak.
6. If Özlem had asked her teacher he’d have answered all her questions. Özlem öğretmene sorsaydı, o tüm sorularına cevap verirdi.
Özlem öğretmene sorsa (sormuş olsa) (idi), o tüm sorularını cevaplardı.
7. I would call the office if I were you. Sen olsam yazıhaneye telefon edecektim.
Ben olsam (olsa idim), yazıhaneyi arardım.
8. If he hadn’t failed his driving exam his parents would have lent him their car. Sürme sınavında başarısız olmasa(ydı), ana babasi ona arabaları ödünç verir(ler)di.
9. Would you go out more often if you didn’t have to do so much in the house? Evde o kadar çok şey yapman gerekir değilseydi, dişarıya daha sık çıkacaktın mı?
Evde yapacak çok işin olmasa (idi), daha sık dışarı çıkar mıydın?
10. If he grew his own vegetables he wouldn’t have to buy them. Kendi sebzesini yetiştirirse, onu satın almaya onun ihtiyacı değil olacak.
Kendi sebzesini yetiştirse (idi), onları satın almak zorunda kalmazdı.
11. If you didn’t exist I would have invented you. You would have been the same. I wouldn’t have changed a thing. Yoksaydin seni uydururdum. Aynı olurdun. Bir şey değişmedim.
Sen var olmasan (olmasa idin), ben seni icat ederdim. Gene aynı (şimdiki gibi) olurdun. Hiçbir şeyine dokunmazdım.
12. If ever I would leave you it wouldn´t be in summer. Seeing you in summer I never would go. Seni bir daha bıraksam yazın olmayacak. Yazın seni görürken hiç gideceğim.
Seni terkedecek olsam (olsa idim), yazın (terk) etmezdim. Seni yazın görünce hiç (terk) etmezdim.
13. I’d be oh so wealthy with treasures untold
If teardrops were pennies and heartaches were gold.
Gözyaşları fenikler ve kalp acıları altın olsa(ydı),
anlatılmayacak gömülere sahip gibi zengin olurdum.
14. If I should stay I would only be in your way. Kalsa(ydı)m , yolunda olacağım olurdum yalnızca.
15. Would you care for me if I was deaf and blind, would you hear my voice if I was always quiet? Sağır ile (ve) kör olsam benle ilgilenecektin ilgilenir miydin, hep sessiz olsam sesimi işitecektin mi işitir miydin?
16. Would you mind if I came in and talked to you? Girip seninle konuşursam konuşsam olur mu?