Hi again!!

Can someone translate these parts, please?

1:41:20 - 1:41:41

1:41:57 - 1:42:08

1:44:06 - 1:44:31

1:46:02 - 1:46:14

https://www.youtube.com/watch?v=vcUcAfGK3eU&t=1s

- ... üstelik karnında bebeğiyle. Yazık! Günahını alma.

- ... furthermore, with a baby in her belly. What a pity! You shouldn´t slander her.

- Gebe miymiş hatun?

- Was the lady pregnant?

-  Hiç sorma. Çiçekten öldü dedik ama işin aslı başka. Biz bunu gizlice Edirne´ye yolladık gebe diye lakin eşkiya yolunu kesip öldürmüş. Allah rahmet eylesin.

- Unfortunetelly yes, she was. We declared that she died from chicken pox but it was not true. To hide her pregnancy we secretly sent her away to Edirne but she couldn´t reach there since some bandits robbed and killed her. May Allah have mercy on her.

- Geç şöyle.

- Place yourself there.

- Ellerimi bağlamayacak mısın?

- Won´t you tie my hands?

- Lüzum yok. Birazdan gidiyoruz zaten.

- No, not necessary as we will soon set off.

THANKS!!!!

Can you please translate the other 2 scenes as well, please?

And also this one sentence I want to add.

1:33:59 - 1:34:05

- Zira ne vakit dara düşsem sizi buluyorum yanımda Hüdai Hazretleri*. Hızır gibi yetişiyorsunuz imdadımıza.

-Because whenever I am in trouble, you are there, Hüdai Hazretleri, to help me out. You always come as a godsend.

-Her şerde bir hayır vardır derler, Hünkârım, böylece Hanedanı Âli Osman´ın ne kadar kıymetli olduğunu cümle âlem anladı. Siz de dostlarınızı düşmanlarınızı görmüş oldunuz.

- It is said that every problem brings an advantage, My Hünkar, so now all the world understood how precious the Ottoman Dynasty is. Meanwhile you did distinguish friends from enemies.

- Gördüm, Efendi Hazretleri.

- Yes, I did, Efendi Hazretleri.

*hazretleri => highly respected person  

- Öyle bir sır taşıyoruz ki Gözyaşı Sarayı´na değil mezara gideriz hiç şüphen olmasın. Derviş Paşa´yla evleneceksin hem de güle oynaya.

-We´ve been bearing a secret and thus, no doubth, we, instead of being sent to the Palace of Tears, will just be killed. So, now you´ve no option other than to marry Dervish Pasha.

- Canparem melûn illeti yendi.

- The apple of my eye overcame this damned illness.

As always, you are great! Thank you so much for the help!

 Thank you!!!!!

I still got some parts to ask for, actually. Since it´s from the same episode, I´m just going to continue it here. Is that okay?

1:12:22 - 1:13:10

1:30:32 - 1:31:17

1:48:45 - 1:48:56

1:49:11 - 1:49:14

https://www.youtube.com/watch?v=vcUcAfGK3eU

1:12:22 - 1:13:10

- İrademdir; Eski Saray´a yollayın hemen, Sipahi Ağalarını da zindana atın.

- It´s my decree; take her to the Old Palace immediatelly, and then put the Sipahi Aghas in the dark cell.

- Yapmayın! Safiye Sultan bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor, oyuna gelmeyin.

- Why, Please! Safiye Sultan is trying to harm our friendship, you shouldn´t walk into this trap.

- Biz dost muyuz ki birbirimize düşelim.. Şimdi git ve Şehzadenle vedalaş.

- For we are not friends, there is no trap to walk into..Now, go and say farewell to your Şehzade.

- Hayır, Dudu Hatun, ben Haseki Sultan´ım, Hünkârımız döndüğünde ne hesap vereceksin?

- No, Dudu Hatun, I am the Chief Wife, how would you explain this to the Hünkâr on his return home?

- (3rd woman) Bağışlayın Sultanım, lâkin Hünkârımız gelip nihai kararını verene kadar en münasibi Eski Saray´da kalmanızdır. 

- But, forgive me, my Sultan, for you the most convinient way is staying at the Old Palace untill the Hünkâr returns and makes his final decision.

- Sultanım! Yapmayın! Tuzak bu; ben Mustafa´yı burada bırakmam, Sultanım!

- Ah, my Sultan! Please! It´s a trap; I am not to leave Mustafa behind me, my Sultan!

1:30:32 - 1:31:17

- Korktuğumuz başımıza geldi. Şehzademiz nasıl?

- Our fears became true. How is the Şehzade now?

- Bir de soruyor musunuz Sultanın, size inanamıyorum. Ağayı gönderen sizsiniz.

- I cannot believe you, my Sultan, asked me that question. I know it´s you who charged the Agha with the task.

- Haddini aşma Kösem! Sen kimsin? Kimsin de Sultanımızı böyle itham edersin?

- Stop it, Kösem, you are overstepping the line! Who are you to accuse my Sultan this way?

- Haddini aşan ben değilim, Şehzademizi öldürmeye çalışanlar. Hünkârımız döndüğünde bedelini ödeyecekler.

- It´s not me, but those who overstepped the line by attempting to kill the Şehzade. My Hünkâr, after returning, will make them all pay for that.

- Kösem, bir an durup düşünürsen bunu Handan´ın yaptırdığını anlarsın. İstersen gidip sor. Bakalım ne diyecek.

- If you think a little more about it, Kösem, you will see who ordered it to be done: Handan. Go and ask her if you like. I wonder what she will tell you.

From the same episode? It was episode 8 on my screen, not 7! How could it be so? The only thing I did was clicking the link you gave.. I didn´t click anywhere else.. or did I? I don´t know.. How could it be switched from 7 to 8 then? I didn´t notice if it was the same episode as the previous one ... untill I reopened the video to do the rest of the translation. I am confused..

I gave you the exact same link as the first one :O

Well, try opening the first link I gave you. It´s the same one as the second one

1:12:22 - 1:13:10

-Hünkârım, hoşgeldiniz. Sefalar getirdiniz. Rabbim sizi Devlet-i Aliye´nin başından eksik etmesin.

- My Sultan, welcome. Joy, you have brought us. May my Allah give you a long life and power to rule the country.

- Yüce Padişahımızın ferman-ı şerifidir.

- Here is the sacred firman of our sublime Padishah. 

1:30:32 - 1:31:17

- Hünkarım ben...

-My sultan, I ...

- Macar serhaddine ordunun başına gideceksin Paşa. Kuyucu Murat Paşa ile konuş. Nemçe kâfiriyle devam eden savaşı bir an evvel bitirip döneceksiniz. Akıbetine öyle karar vereceğim. Sofu, Sarıkçı ve Hafız Ahmet Paşa; sizleri artık divânımda istemiyorum. Hepinizi azlettim. Verdiğim tekaütle ne haliniz varsa görün. Ve Sunullah Efendi, bilhassa siz hayal kırıklığına uğrattınız beni. Şeyh-ül İslam olarak sözünüze itibar etmeyen yoktur. Ölmediğimi söyleyebilir bütün bu kargaşaya mani olabilirdiniz.

- Go and take the command of the Army on the border of Hungary. Speak to Kuyucu Murat Pasha. You two shall end the ongoing war with Austria as soon as you can. Your future, according to this, will be decided by me then. And, you, Pashas; Sofu, Sarıkçı and Ahmet, from now on, none of you will again be in my divan.* You all are dismissed now. You will receive only retirement pay, and nothing else more.. And, Sadullah Effendi, for me, you have been the greatest disappointment. As being the Sheik of Islam, people rely on your words. You could have told them that I am alive and, prevented all this turmoil.

-Ben elimden geleni yaptım hünkarım lâkin...

- I did all I could, my Sultan. but...

* divân => council chamber

Can someone help me to translate this:

Sen gözlerimin gördüğü en iyi ve en güzel insansın.. keşke aynı dili konuşabilseydik.. haydi bu kez sen çevir seni seviyorum ve iyi geceler

Can someone help me to translate this:

Sen gözlerimin gördüğü en iyi ve en güzel insansın.. keşke aynı dili konuşabilseydik.. haydi bu kez sen çevir seni seviyorum ve iyi geceler

You are the best and nicest person that my eyes have seen.

I wish we could have spoken the same language
C´mon, this time you translate.
I love you and good night

1:48:45 - 1:48:56

- Sen kümesine dön, Bülbül. İhtiyaç hasıl olursa ben haber veririm.

-Bulbul, go back to your cote now. When you´re needed I´ll call upon you.

- Hacı Ağa...

-Why, Hajji Agha...

- Git, valla tüylerini yolarım senin.

- Go away, or else I´ll pluck out your feathers.

bülbül => bulbul => nightingale

1:49:11 - 1:49:14

- Karamarsık!

(slang used as a disparaging term for a thin man with a tanned skin tone, especially from Middle East)

Thank you, thank you! Yes, that´s the right episode.

I am going to reqest from the same episode 7. Please, would you mind?

1:06:55 - 1:07:06

1:45:05 - 1:45:23

1:50:40 - 1:51:04

1:51:34 - 1:51:45

1:53:24 - 1:53:44

https://www.youtube.com/watch?v=vcUcAfGK3eU&t=2s

1:06:55 - 1:07:06

- Hünkârımız iyileşti. Şifa işe yaradı, gözlerini açtı.

- Our Sultan recovers. The cure has worked, he opened his eyes.

- Elhamdülillah*

- Alhamdulillah

- Şükürler olsun.

- Thanks to Allah. 

- Dudu Hatun, Dudu Hatun, git bütün Harem´e haber ver işitmeyen kulak kalmasın, çabuk

- Dudu Hatun, Dudu Hatun, go at once and announce this to Harem, make sure all the ears hear it.

- Hadi, Hatun, gel benimle. Çabuk.

- Come, Hatun, along with me. Be quick.

* => all praise is due to Allah.

1:45:05 - 1:45:23

- Selametle gidiniz, Hüdaî Hazretleri. Sarayımızı şereflendirdiniz, ruhumuza ferahlık verdiniz. Münasip bir vakitte sizi dergâhınızda ziyaret etmek isterim.

- Have a safe trip back, Hudai Hazretleri. You have brought honour to my Palace, and a relief to my soul. I would like to visit you in your lodge in a convenient time.

- Bizi bahtiyar edersiniz Sultanım.

- Your visit, my Sultan, will make us happy.

1:50:40 - 1:51:04

- Ahmet, aslan torunumuz, çok şükür seni sıhhatli görmek nasip oldu.

- Ahmet, my brave grandson, thanks to Allah for I see you healed.

- Sizin de maşallahınız var. Kederinizi atlatmışınız belli ki. Hasta olduğum vakit ne kadar üzüldüğünüzü, kendinizi harap ettiğinizi biliyorum.

- You seem to be healed as well. It so appears that your grief has already gone away. I know how deeply sad and ruined you were when I was ill.

- Ne işittiğini bilmiyorum lâkin hakkımızda söylenen yalanları tahmin edebiliyoruz.

- I don´t know what you have been told about us, but we can estimate what these lies would be.

1:51:34 - 1:51:45

- Sizi haddinden fazla dinledim, kâfi. Eski Saray´a gönderiyorum sizi. Bir daha zinhar bu saraya adım atamayacaksınız.

- I don´t want to listen to you anymore. I am going to send you to the Old Palace. You will never again be able to enter this palace.

1:53:24 - 1:53:44

- İşte altınlarınız.

- Here are the gold coins of yours.

- Bu altınlar nasıl..

- But how...

- Azlettiğim paşaların servetine el koydum. Sizin pek sevgili paşalarınız Devleti Aliye´den çaldıkları ve halktan aldıkları rüşvetle öyle bir servet yapmışlar ki, hazinem tekrar doldu.

- I seized all the properties of those dismissed pashas who are your lovely friends. They had made so a great fortune by receiving bribe money from people, and by stealing from my treasury that, now, my treasury has become refilled.  

Thanks again!!!!

I have one last request for this episode. Please....

This is the last from this episode, and it´s done.

1:57:57 - 1:58:19

1:58:33 - 1:58:42

1:57:57 - 1:58:19

- Ne istiyorsun?

- What do you want?

- Ben değil Safiye Sultanımız.. Gidelim hadi.

- It´s not me, but our Safiye Sultan.. Come, do follow me.

- Laflarına dikkat et. Karşında hizmetkârın yok senin. Ben Hünkârın gözdesiyim.

- Mind how you talk to me. I am not your servant. I am the Sultan´s chosen.

- Bitin kanlanmış senin, Hatuncuk. Nasıl da laf yetiştiriyorsun...Buyrun Kösem Sultan.

- You rate yourself very highly, my little Hatun. Stop sassing me... After you our Kösem Sultan.

1:58:33 - 1:58:42

- Ertelemenin manası yok, Derviş Paşa. İsyancıların Saray´ı bastığı gece söylediklerin unutulur, üstü kapatılır gibi değil.

- There is no need to put it off, Dervish Pasha. What you said, at the night when the rebels raided the Palace, is still in memories, and will likely remain so forever. 

I thought it was complete but there are still several parts left. I am so sorry!

Can you help me translate these please?

1:48:00 - 1:48:42

1:49:23 - 1:49:38

1:49:46 - 1:50:21

1:54:17 - 1:54:20

1:55:45 - 1:56:33

1:57:42 - 1:57:45

2:00:12 - 2:00:17

2:00:47 - 2:00:53

https://www.youtube.com/watch?v=vcUcAfGK3eU

No need to be sorry

1:48:00 - 1:48:42

- Sultanım, Hünkarımız sizi emrettiler.

- My Sultan, our Hunkar orders you to visit him.

- Nihayet torunumuzun aklına geldik. Gidelim.

-  I was waiting so long for my grandson to order me that. Let us go.

1:49:23 - 1:49:38

- Ne yapıyorsun burada?

- What are you doing here now?

- Çok özledim kız seni.

- Girl, I miss you so.

- "Mahalle yanarken aşüfte saçını tararmış." Git!

- "While the house of her neighbour is on fire, the slut combs her hair," they say. Go along with you!

- Dur hele dur. Bak... bak, ne getirdim sana.

- Stop, stop it. Look... look, what I´ve brought you.

1:49:46 - 1:50:21

- Sultanlara layık. Takmayacak mısın?

- It is worthy of Sultans. Aren´t you going to wear it?

- Takacağım, soran olursa da Acem Şahı hediye gönderdi derim. Nereden buldun sen bunu? Çaldın mı yoksa sen bunu?

- If you like, and if I am asked who gifted it to me, I will say the Shah of Persia. Where did you find it? Or did you steal it?

- Dediğin lafa bak. Hırsız mıyım ben?

- What do you think I am, a thief?

- Bilmem.

- Perhaps.

- Şu Hatun.. Padişahın gözdesi.. Onun babası verdi.

- Hatun.. Yo know, Sultan´s favourite.. Her father gave it to me.

- Babası mı? Ne diyorsun sen?

- Her father? What do you mean?

- Kargaşanın olduğu gün avluya çıkınca gördüm adamı, babasıyım dedi, illâ göreceğim diye yalvardı yakardı.

- I saw him, on the day of unrest, when I came out to the courtyard. He said he was her father and besought me to help him find his daughter.

- Sen de inandın?

- And you believed him?

- Niye yalan söylesin ki? Ta ki, Polanya´dan kalkmış gelmiş adam.

- Why would he have made up a lie? Did he travel all that way from Poland for nothing?

1:54:17 - 1:54:20

- Uğurlar olsun Sultanım.

- Goodbye my Sultan.

1:55:45 - 1:56:33

- Sultanım, Safiye Sultan´ın yüzünü görmeliydiniz. Valla ölsem de gam yemem artık. İçimin yağları eridi. ´Rabbim´ dedim içimden,´şu Bülbül´ün tüylerinin de yolunduğunu görmemi nasip et.´

- My Sultan, you must have seen how dark Safiye Sultan´s face was. Thanks to Lord for showing me that. My heart just melted in joy. I said to myself, ´oh my Lord, please also grant me the chance of seeing Bulbul´s feathers plucked.´

- Bu daha iyi günleri.

- Their tomorrow will only be worse. 

- Sultanım, nedir çehrenize gölge düşüren; söyleyin, Hacı kulunuz feda olsun.

- Tell me what makes you thoughtful, my Sultan, and I, the slave of yours, will sacrifice myself for your sake.

...

- Evladımla yalnız konuşmak istiyorum.

- I want to speak to my son alone.

1:57:42 - 1:57:45

- Hatun, hele bir gel sen.

- You, Hatun, come here near me.

- Ne oldu, Cennet Kalfa?

- What´s the matter, Kalfa Cennet?

* kalfa: servant; helper

2:00:12 - 2:00:17

- Beni görmek istemişsiniz.

- You wanted to see me?

- Gel Mahpeyker, geç şöyle karşımıza.

- Come, Mahpeyker, place yourself infront of me.

2:00:47 - 2:00:53

- Kimsenin kadir kıymet bildiği yok artık, Bülbül, torunumuz yüzümüze bile bakmadı.

- No one anymore knows what to appreciate, what to be thankful for, Bulbul, you know, my own grandson disregards me.

( To be honest, I am not a good translator, nor my English is that great, but I hope I have been a help to you)

Scalpel, thank you so much! You have been a great help and made me so happy with your translations.

This is my honest opinion; your English is really good and I like the fact that you have translated it precisely, not skipping any parts. I am not a Turkish speaker but I do know a few words and you translate beautifully, I mean it does sound as if it´s an old language from the Ottoman era, although it´s in English. You know what I mean? Sorry if it does not make sense. In conclusion, I LOVE your translations!