Welcome
Login:   Pass:     Register - Forgot Password - Resend Activation

Turkish Class Forums / Turkish Poetry and Literature

Turkish Poetry and Literature

Add reply to this discussion
Moderators: libralady, sonunda
1
(281 Messages in 29 pages - View all)
<<  ... 2 3 4 5 6 7 8 9 10 [11] 12 13 14 15 16 17 18 19 20 ...  >>
100.       metehan2001
501 posts
 31 Jan 2007 Wed 12:09 am

Ayla, here is PART 23,
Şahid’in sesiyle dalgınlığımdan sıyrıldım:
- Merhaba, dostum!.. Bakıyorum, yine dalmışsınız..
- Merhaba Şahid!’’ dedim, elini sıkarak.. ‘‘Şu güzelliği seyrediyordum...’’ diye devam ettim. Şahid, karşımdaki sandalyeye oturdu ve gösterdiğim manzaraya baktı. Güzellik karşısında genellikle aynı frekansları paylaştığımız dostumun da bu manzaradan etkileneceğinden emindim.
Şahid, bir müddet gözlerini bahçeden ayıramadı. Sonra bana dönerek:
- Dikkatinize hayranım, kardeşim!’’ dedi ve devam etti:
- Bakmak.. Ve güzelliği görmek.. Bu günlerde herkesin harcı değil.. Her an çevremizde.. uzaklardan değil, hemen yakın çevremizden söz ediyorum.. bulunan güzelliklerden habersiz, bir koşuşturmacanın içinde yaşıyor; hayatımızı tüketip gidiyoruz. Yağan karın şu güzelliğini acaba şu anda kaç kişi fark ediyordur? Ya da, bak.. karşıdaki durakta bir eliyle yaşlı ninesinin elini tutmuş, öteki eliyle kar taneciklerini yakalamaya çalışan sevimli yumurcağın saf neşesindeki güzelliği, yanlarından geçenlerin kaçı görüyordur, dersiniz?
Araya girmezsem, Şahid’in yorumları sonsuza kadar devam edecekmiş gibi görünüyordu. Aida’ya işaret ettim ve kız, yanımıza gelince, Şahid’e sordum:
- Affedersin dostum! Aida, sipariş için bekliyor. Ne alacaksın?

101.       Ayla
0 posts
 31 Jan 2007 Wed 01:46 pm

Part 23:

Shahid's voice woke me up from my absentmindedness:
- Hello, my friend!... I had been looking, you were daydreamimg...
- Hello, Shahid!" I said, while shaking his hand. "I was watching this beauty..." I continued. Shahid sat on the chair and looked at the view I showed. As we shared generally the same taste about beauty, I was sure that my friend would be affected by this view too.
Shahid couldn't separate his eyes from the garden for a while. Then turning to me he said:
- I admire your attention my brother!" and continued:
- To look... and to see the beauty... These days it's not everybody's skill. In every moment in our surroundings... I'm not talking about far places but our near surroundings... we are unaware of the existing beauties, living inside a race, consuming and wasting our lives. I wonder how many people are noticing the beauty of the falling snow at this moment? Or, look... how many of the people passing near them, would you say, see the beauty of the innocent joy of the lovable mischievous child at the bus stop in front, who is holding his grandmother's hand in one hand and trying to catch the snow drops in his other?
If I didn't interrupt, it seemed that Shahid's comments would have continued endlessly. I pointed out to Aida, and when the girl came near us, I asked Shahid:
- Excuse me my friend! Aida is waiting to take your order. What would you like to have?

(the translation I found in the dictionary for "frekans" didn't seem to fit in the sentence, what does it mean?)

102.       metehan2001
501 posts
 01 Feb 2007 Thu 12:38 am

It is technical term but we also use the expression 'aynı frekans' as the meanings of 'aynı zevk, aynı beğeni etc' in colloquial Turkish. And Ayla, you translated it very well. Thanks.

Here is PART 24,
Şahid, kısa bir an bocaladı. Kendisine çok zor bir soru sormuşum gibi bir müddet şaşkınlıkla yüzüme baktı ve sonra herhâlde buraya akşam yemeğimizi yemek ve benim hâlâ öğrenemediğim bir mevzuda konuşmak için geldiğimizi hatırladı. Sonra, benim soruma, başka bir soruyla karşılık verdi:
- Siz sipariş verdiniz mi?
-Hayır.. açlıktan ölüyorum; ama senin gelmeni bekledim. Sanırım, şimdi verebilirim.’’ dedim. Sonra Aida’ya dönerek isteklerimi sıraladım:
- Aida! Ben balık şiş yiyeceğim. Fakat, iyi pişmiş olsun, tamam mı?
Sonra.. Beyaz ekmek... Yumuşak olsun! Ve...’’
Ukâlâ kız, sırıtarak sözümü kesti:
... Ve sprite... Çok soğuk olmayacak!..
Şu kızların beni kitap gibi okumalarına tahammül edemiyordum!
- Evet, evet!.. Bir de, fazla soğuk olmayan bir sprite!...’’ diye soğukça tekrar ettim.

103.       Ayla
0 posts
 01 Feb 2007 Thu 08:10 am

PART 24,

Shahid looked indecisive for a moment. He looked confusedly at my face for a while, as if I had asked him a very difficult question and then he probably remembered that we came here to eat dinner and to talk about a subject I still didn't know. Then he answered my question with another question:
- Did you order?
- No... I'm famished but I have waited for you to come. I think I can order now" I said. Then turning to Aida I listed my wishes:
- Aida! I will have skewed fish. But it has to be well done, ok? Then... white bread... has to be soft! And..."
The know-it-all girl interrupted me grinning:
- And a sprite... not too cold!...
I couldn't bear those girls' reading me like an open book! And I repeated coldly:
- Yes, yes! And a sprite not too cold!"...

104.       metehan2001
501 posts
 01 Feb 2007 Thu 07:30 pm

Ayla, her is PART 25,

Şahid, ses tonumdaki sinirli havayı fark etmiş, ancak ne olup bittiğini anlayamamıştı. Nereden bilsindi ki!.. Bu, her akşam kızlarla benim aramda cereyan eden bir oyundu. Ben, daha gözlerine bakar bakmaz, onlar sipariş vereceğimi anlar; yanıma geldiklerinde ben ‘‘Çay...’’ der demez, onlar derhâl, sırıtarak ‘‘sütlü...’’ diye ilâve ederlerdi. Yemek siparişi vermeye kalkışsam; siparişimin sonunu, onlar getirirdi: ‘‘Sprite.. Soğuk olmayacak!’’ Benim, kızarmış gibi görünmem, onları keyiflendirirdi.
Dostuma düşÃ¼nmesi için yeterince zaman kazandırmıştım:
- Ne yiyeceğine karar verdin mi Şahidciğim?’’ diye tekrar sordum.
Şahid:
- Evet..’’ dedi ve Aida’ya dönerek ilâve etti:
- Ben de Fatih Beyin verdiği siparişin aynısını istiyorum.’’
Bardaki müzik setinde ‘‘Viladimir’in Şarkısı’’ çalıyordu. Sözlerini anlamadığım hâlde, bu şarkıyı çok seviyordum.. İki buçuk senedir burada yaşamama rağmen Rusçayı öğrenemediğim için bir kere daha hayıflandım.

105.       Ayla
0 posts
 02 Feb 2007 Fri 02:06 pm

PART 25,

Shahid had noticed the angry tone in my voice, however he couldn't understand what the matter was. And how should he know! This was a game that occured every evening between me and the girls. The moment I looked in their eyes they would understand what I was going to order; when they came near me, as soon as I said "tea..." they would add immediately "with milk...", grinning. When I attempted to order food; they would bring the end of the order: "Sprite... has to be not cold!". My angry appearance would amuse them.
I have earned enough time to let my friend think. I asked again:
- Have you decided what will you eat my dear Shahid?
Shahid said:
- Yes.." and added turning to Aida:
- I want the same order as of mr. Fatih's".
In the jukebox at the bar "the song of Vladimir" was playing. Although I didn't understand the words, I loved this song. I felt sorry for (pitied) myself because eventhough I have lived here for two and a half years, I couldn't learn Russian.

106.       metehan2001
501 posts
 02 Feb 2007 Fri 07:34 pm

Thanks again, Ayla. PART 26
Barmen Ermek’e müziğin sesini biraz daha arttırması için işaret ettim. Şahid, işaretimi fark etti:
- Bu şarkıyı ben de çok seviyorum! Batı müziğinin kötü taklitlerinden başka bir şey olmayan şu yeni Rus parçalarına hiç benzemiyor.. Sanki bunda ben; tipik, saf, tabii ve çilekeş Rus insanını buluyorum. Ve bulduğum bu insanın da benden pek farklı olmadığını görüyorum.’’dedi.
Aslında ben de onunla aynı kanaati paylaşıyordum; ama yine de takılmadan duramazdım:
- Pekalâ sevgili dostum! Senin şu ecdadını, Semerkant’ta yaşayamaz hâle getirip, onların yurtdışına kaçmasına sebep olanlar; ele geçirdikleri her ülkeyi kan ve gözyaşına boğanlar da bu ‘‘saf, tabii ve çilekeş Rus insanları’’ değil miydi?’’ diye sordum.
Şahid hiç duraksamadan cevap verdi:
- Hayır! Emperyalist, gözü dönmüş Rus yöneticileriydi onlar! Devlet yöneticileri ve siyasetçiler ile sıradan insanları, lütfen birbirine karıştırmayalım...’’ dedi ve biz konuşurken, içeri girip köşedeki masalardan birine oturmuş olan bir çift ile yanlarındaki üç, dört yaşlarındaki kız çocuğunu göstererek konuşmasını sürdürdü:

107.       Ayla
0 posts
 03 Feb 2007 Sat 07:45 pm

PART 26

I signed to Ermek the bartender to turn up the music a little more. Shahid had noticed my gesture and said:
- I love this song very much too! It doesn't resemble the new Russian songs that are no more that an imitation of western music... It's as if I find in it the typical, natural and long- suffering Russian people. And I see that that person is no different from me.
As a matter of fact, I was sharing the same opinion; but still I couldn't remain without teasing and asked:
- Fine, my dear friend! Weren't the simple, natural and suffering Russian people, the ones who made Samarkand an impossible place for your ancestors to live in and made them escape abroad, who drowned every country they attained in blood and tears?"
Shahid answered without any hesitation:
- No! Let us not mix the government rulers and politicians with the common people." and pointing towards a couple with a three- four year old girl who got in while we were talking and sat by one of the corner tables he continued his speech:

108.       metehan2001
501 posts
 04 Feb 2007 Sun 01:07 am

Ayla,I appreciate your patience and determination. This is PART 27

- Şunları görüyor musunuz? Rus oldukları besbelli. Yüzlerindeki temizliğe, gözlerindeki ışıltıya bakınız!... Şu ufaklığın kocaman bir kız gibi hanım hanımcık oturuşundaki sevimliliğe bir dikkat ediniz... Bunları kendi hâline bıraksanız, sizce ellerine birer silah alıp başka bir insanı öldürebilirler mi? Hiç sanmıyorum.. Fakat, ihtiraslı yöneticilerin sakat politikaları doğrultusunda bu saf insanlar, pekalâ birer canavar hâline gelebilir! Bu, bence, onların değil, onları yöneten insanlık düşmanlarının suçudur... Dostum, ben, yıllar önce öğrendim ki, ‘‘Milletlerin değil; yöneticilerin ve siyasetçilerin haini, kötüsü, kusurlusu ve alçağı vardır.’’
Aida, servise başlamasaydı, muhtemelen Şahid’in konuşması daha uzun süre devam edecekti. Sevgili dostum her konuyu ciddiye alırdı. Bu yüzden, gerçekten, zaman zaman, ona soru sormaya çekinirdim. Benim derdim de buydu işte... Bildiğim konuları, başkalarından dinlemeye tahammül edemiyordum. Bu başkası, sevgili Şahid olsa bile...

109.       Ayla
0 posts
 04 Feb 2007 Sun 01:08 pm

PART 27

- Do you see those people? It's obvious that they are Russian. Look at the purity in their faces, the sparkle in their eyes!... Pay attention to the loveliness of that little girl sitting like a proper little lady... If you let them be, do you think that they would take weapons in their hands and kill other people? I don't think so. But under the direction of the defected politics of ambitious leaders, those innocent people can certainly turn into monsters! For me, it's not their fault, but the fault of the humanity enemies who run them... My friend, I have learned years ago that "There are malicious, bad, faulty and mean leaders and politicians, not nations".
If Aida hadn't started to serve us, Shahid's speech would have probably continued much longer. My dear friend used to take every subject seriously. That's why, from time to time, I would refrain from asking him questions. Well, my problem was that... I couldn't bear listening to subjects I knew from others. Even if that other had been dear Shahid...

110.       metehan2001
501 posts
 05 Feb 2007 Mon 03:40 am

Ayla, here is PART 28
Biz konuşurken, gürültünün arttığını fark ettim. Kafedeki bütün masalar dolmuştu. Kızlı, erkekli, çoğunluğu Kırgız olan gruplar, masalarını her çeşit içkiyle donatmıştı. Tek tük görünen Rusların tamamı ise, kızdı; yanlarındaki erkek arkadaşları da Kırgız.. Bu duruma artık şaşırmıyordum; çünkü Kırgızistan bağımsızlığını kazandıktan sonra, özellikle Bişkek’te sayıları önceleri oldukça fazla bulunan Rusların pek çoğu ülkeden ayrılmış, bir yolunu bularak Rusya’ya göçmüşlerdi. Onlardan boşalan önemli görevlere ise, Kırgızlar yerleştirilmişti. Şimdi güç ve para, ülkenin gerçek sahipleri olduklarını düşÃ¼nen yerli halka geçmişti. Bu yüzden, iş bulmakta güçlük çeken ve geleceklerini pek de parlak görmeyen gencecik Rus kızlarını, Sovyet döneminin tam aksine, Kırgız erkeklerin yanında görmek, artık son derecede olağandı..
İçilen bira ve votkaya paralel olarak müşterilerin kahkahaları da sıklaşmaktaydı. Yakındaki masalardan birisinde oturan gençlerin, şamata ve kahkahaları, diğerlerini bastırıyordu. Hele birisinin kadınla erkek arası, ya da çakal çığlığına benzeyen gülüşÃ¼ dayanılmazdı! Âdeta, masalar arasında bir kahkaha ve bağırtı yarışı varmış gibi geldi bana... Allah’tan Klasik Kafe’de canlı müzik yoktu. Olsaydı, gerçekten hâlimiz haraptı.

(281 Messages in 29 pages - View all)
<<  ... 2 3 4 5 6 7 8 9 10 [11] 12 13 14 15 16 17 18 19 20 ...  >>
Add reply to this discussion




Turkish Dictionary
Turkish Chat
Open mini chat
New in Forums
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense!
Etmeyi vs etmek
HaydiDeer: Thank you very much!
Görülmez vs görünmiyor
HaydiDeer: Thank you very much, very well explained!
Içeri and içeriye
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ...
Present continous tense
HaydiDeer: Got it, thank you!
Hic vs herhangi, degil vs yok
HaydiDeer: Thank you very much!
Rize Artvin Airport Transfer - Rize Tours
rizetours: Dear Guest; In order to make your Black Sea trip more enjoyable, our c...
What does \"kabul ettiğini\" mean?
HaydiDeer: Thank you very much for the detailed ...
Kimse vs biri (anyone)
HaydiDeer: Thank you!
Random Pictures of Turkey
Most liked