Turkish Poetry and Literature |
|
|
|
1
|
140. |
16 Feb 2007 Fri 12:44 pm |
metehan, I haven't compared till now, I think that I'm actually improving both my Turkish and my English so thank you for the opportunity.
|
|
141. |
17 Feb 2007 Sat 12:14 am |
PART 35
Şahid, kendisini kaptırmış, sürekli anlatıyordu. Bir taraftan onun heyecanı ve benim hiç yaşayamadığım bu hârikulâde deneyim, beni imrendiriyor, - hattâ kıskandırıyor -; öte taraftan da durumu biraz çocukça, biraz da abartılı bulmaktan kendimi alamıyordum. ‘‘Yeter artık Şahid!..’’ dedim içimden.. ‘‘Yeter, be dostum! Kimmiş bu yirmi birinci asrın güzeli; söyle de öğrenelim...’’ DüşÃ¼ndüklerimi tam dillendirmek üzereydim ki, benden sonra kafeye gelip çaprazımdaki masaya oturan dörtlü gruptan genç Kırgız güzelinin beni göstererek yanındaki kız arkadaşıyla fısıldaştığını fark ettim. Dikkatle kendilerine baktığımı görünce, ikisi de gülümsedi. Kırgız olanın gülüşÃ¼ndeki dâvetkâr ima, gözümden kaçmadı. Bu kızların cesareti, gerçekten, müthişti. Yanlarındaki erkek arkadaşlarına aldırmadan, nasıl da bir başkasına kur yapabiliyorlardı! Bizim memlekette olsa, bu kadarcık bir bakış bile, Allah korusun, kan çıkmasına yeter de artardı bile..
Bir an dağılan zihnimi toparlayarak, yeniden Şahid’in anlattıklarına yoğunlaşmayı denedim. Dostum, koluma dokundu ve mahcup bir tavırla:
- Umarım, şahsî problemimi anlatarak sizi sıkmıyorum, Fatih?’’ dedi. Galiba, çaprazımızdaki masaya yönelttiğim masum dikkatimi fark etmişti. Gerçeği açıklamak, vakit alacaktı. Gülümseyerek cevap verdim kendisine:
|
|
142. |
17 Feb 2007 Sat 09:00 pm |
PART 35
Shahid had been caught and was talking continuously. On one side his excitement and his wonderful experiment I have never lived was rising my interest- even was making me jealous-; on the other hand I couldn't refrain from finding the situation a little childish and a little exaggerated. "That's enough Shahid!" I said to myself. "Come on, stop it my friend! Who's that beauty of the twenty first century; say it so we'll know..."
I was just about to express my thoughts, when I noticed that the young Kyrgyz beauty, who came after us with the group of four and were sitting on the table diagonal to ours, was pointing at me and whispering with the girl sitting next to her. When they saw that I was looking at them carefully they both smiled. The inviting hint in the smile of the Kyrgyz girl didn't escape from my eyes. The courage of these girls was really amazing. How could they court another man without minding the men with them! If it happened in our country, even this little glance, God forbid, was more than enough for causing blood shed...
Pulling my mind which had scattered for a moment together, I tried to concentrate again with what Shahid was saying. My friend touched my sleeve and said with a bashful expression:
- I hope that I'm not boring you with telling my personal problem, Fatih?
It seemed that he noticed my innocent interest towards the table across. Clarifying the truth would take some time. I answered him smiling:
|
|
143. |
18 Feb 2007 Sun 04:54 am |
Quoting Ayla: PART 35
Shahid had been caught and was talking continuously.
Ayla, 'kendini kaptırmak' means 'to do something with excitement'. So, here is my attemt:
Shahid, appearing very excited, was talking continuously. |
|
|
144. |
18 Feb 2007 Sun 06:59 am |
I see, thank you metehan2001
I'm waiting for the next part
|
|
145. |
19 Feb 2007 Mon 04:28 pm |
PART 36
- Hayır dostum!.. Ne münasebet! Lütfen, devam et.. Seni dinliyorum..
- Evet Fatihciğim.. Ludmila’dan bahsediyorum! Hani Tanrı’nın özene bezene yarattığı kimi güzeller vardır ya.. İşte, onlardan birisi olan Ludmila’dan!.. Sırf o deniz mavisi gözlerine daha yakından bakabilme fırsatını yakalamak için, işle ilgili birtakım gerekçeler bulup masasının yanına oturduğumu itiraf etsem, beni kınar mısınız? Bu kısa mutluluk anlarında, kadife yumuşaklığındaki sesini dinlerken.. gülümseyişindeki sevimliliği seyrederken, kendimden geçtiğimi söylesem, bana inanır mısınız? Sevgili kardeşim, yaşadığım bu hâlin adı, sizce de aşk mıdır? Ya da bu, aşk değilse; nedir, sizce?
Şahid, sustu ve soran gözlerle bana baktı. Ne diyecektim, şimdi? Ne demeliydim? Tahminim, doğru çıkmıştı: Luda’ydı sevdiği kadın... Yabancı Diller Bölüm Başkanı Luda.. Güzel, sempatik, neşeli ve zeki Luda.. Fakat, bu özellikleri, onu, sıradışı bir insan olarak gördüğüm Şahid’in sevdiğini söylediği kadının yüce konumuna yükseltebilir miydi?.. Yoksa, Şahid, içinde bulunduğu durumun etkisiyle Luda’yı biraz idealize mi ediyordu? Belki de, dostum, Luda’da benim fark edemediğim bazı üstün nitelikler görmüştü.. Çünkü ben, bu sevimli kıza, hiçbir zaman, beraber olabileceğim bir kadın nazarıyla bakmamıştım.
|
|
146. |
19 Feb 2007 Mon 08:31 pm |
PART 36
- No my friend! .. No way (that's impossible)! Please continue... I'm listening to you...
- Yes my dear Fatih... I'm talking about Ludmila. Do you know God's special* creation of beauties... Well Ludmila is one of them. Would you condemn me if I confess, that I find lots of work related reasons to sit near her table just to seize the opportunity to see her sea-blue eyes up close? Would you believe me if I told you, that at those short happy moments, when listening to the velvet softness of her voice... while watching the loveliness of her smile, I forget myself? My dear brother, do you think that the name of this situation I'm living, is love? And if it is not, what do you think it is? Shahid quietened and looked at me with asking eyes. What was I supposed to say now? What should I say? My guess turned out to be true. The woman he loved was Luda... The head of Foreign Languages Department Luda... The beautiful, likeable, joyful and smart Luda... But could these characteristics elevate the woman he said he loved to the high location for Shahid, whom I saw as an extraordinary man? Or maybe by the influence of the situation he was in, Shahid was idealizing Luda a little? And maybe my friend had seen in her some superior qualities that I couldn't notice... Because I have never considered this lovely girl as a woman I could be with.
* I'm not sure about "özene bezene"
|
|
147. |
20 Feb 2007 Tue 12:16 am |
Quoting Ayla: PART 36
Ayla! I attempted to correct some sentences in your translation. Here it is,
- No my friend! .. No way (that's impossible)! Please continue... I'm listening to you...
- Yes, my dear Fatih... I'm talking about Ludmila. You know there are some unique beauties who have been created by God with special care. Well, Ludmila is one of them. Would you condemn me if I confess, that I make up lots of reasons related with work to sit near her table just to seize the opportunity to see her sea-blue eyes up close? Would you believe me if I told you, that at those short happy moments, when listening to the velvet softness of her voice... while watching the loveliness of her smile, I forget myself? My dear brother, do you think that the name of this situation I'm living, is love? And if it is not, what do you think it is?'
Shahid quietened and looked at me with asking eyes. What was I supposed to say now? What should I say? My guess turned out to be true. The woman he loved was Luda... The head of Foreign Languages Department Luda... The beautiful, likeable, joyful and smart Luda... But could these characteristics elevate the woman he said he loved to the high location for Shahid, whom I saw as an extraordinary man? Or maybe by the influence of the situation he was in, Shahid was idealizing Luda a little? And maybe my friend had seen in her some superior qualities that I couldn't notice... Because I have never considered this lovely girl as a woman I could be with.
|
|
|
148. |
20 Feb 2007 Tue 07:38 am |
Thank you metehan2001, I understand
|
|
149. |
21 Feb 2007 Wed 12:09 am |
You are welcome, Ayla. Here is PART 37,
Şahid’in gözleri, merak ve endişeyle üzerime yönelmişti. Bir kere daha, oldukça kritik bir konumda bulunduğumu düşÃ¼ndüm. İçimde, o anda, dayanılmaz bir kaçış arzusunun doğduğunu hissettim. Kalkıp kafeden çıkmak.. ve mümkün olduğunca uzaklaşmak.. Fakat, yapamadım.. Yapamazdım da.. Dostumun yüzündeki ifade, adetâ bana ‘‘N’olur, beni onayla!.. Bu kıza âşık olmakla hata etmediğimi söyle!.. Onun, benim sevgime lâyık bir insan olduğunu sen de tekrarla!..’’diyordu.. Çok fazla alternatifimin bulunmadığı açıktı. Olumsuz bir yorum, Şahid için tam bir hayal kırıklığına sebep olabilirdi. Dürüst, ama aynı zamanda dikkatle düşÃ¼nülmüş bir cevap vermeliydim ona.. Ayrıca, düşÃ¼nmek için çok fazla vaktimin olmadığını da görüyordum.
- Dostum!’’ dedim, gözlerinin içine bakarak. ‘‘Sen, rol yapmayı beceremeyen insanlardansın. Bunu biliyorum ve bu yüzden, anlattıklarında samimi olduğuna yürekten inanıyorum. Evet.. bana göre de yaşadığın bu deneyimin adı, aşktır... Talihli adamsın, Şahid Bey dostum! Ben, hiç böylesine dolu dolu bir aşk yaşayamadım. Allah, kimilerini senin gibi aşk kahramanları; kimilerini de benim gibi sadece seyirci ya da o kahramanların hikayelerinin yazıcısı olarak yaratıyor. Ne diyeyim... Yaratıcı olan O!.. Nasıl isterse, öyle yaratır..’’
|
|
150. |
21 Feb 2007 Wed 07:59 pm |
PART 37,
Shahid's eyes were turned towards me with anxiety and worry. Once again I thought that I had been in a rather crucial situation. At that moment I felt an irresistible wish to escape rising in me. To get up and get out of the cafe... and to go away as far as possible... But I couldn't do it... I could never do that either... The expression on my friend's face was saying: "Please approve of me... Tell me that I haven't made a mistake falling in love with that girl!... You too repeat that she is a person worth my love!"... It was clear that I didn't have much choice. A negative comment could cause Shahid a complete disappointment. I had to give him a honest, but at the same time well thought reply. Besides, I could see that I didn't have much time to think.
- My friend!" I said, looking into his eyes. "You are a person who can't role play. I know that and that's why I believe deeply that what you've said was sincere. Yes, according to me too the experience you are living is love... You are a lucky person, my friend Mr. Shahid! I haven't ever lived love that fully. God sometimes creates love heroes like you, and sometimes just observers or those heros' story writers like me. What can I say... The creator is Him! The way he wants, that's how he creates..."
|
|
|