Welcome
Login:   Pass:     Register - Forgot Password - Resend Activation

Forum Messages Posted by tunci

(7149 Messages in 715 pages - View all)
<<  ... 670 671 672 673 674 675 676 677 678 [679] 680 681 682 683 684 685 686 687 688 ...  >>


Thread: E to T

6781.       tunci
7149 posts
 27 Feb 2011 Sun 02:35 pm

 

Quoting deli

Açıklaman için teşekkür ederim{#emotions_dlg.flowers}

 

 Birşey değil.



Thread: Breaking News :Number-one victim of Feb. 28 dies on eve of coup anniversary

6782.       tunci
7149 posts
 27 Feb 2011 Sun 01:38 pm

 
 
 

Number-one victim of Feb. 28 dies on eve of coup anniversary

 
27 February 2011, Sunday / TODAY´S ZAMAN, İSTANBUL
 
           
 
Former Prime Minister and SP leader Necmettin Erbakan was 85 years old.
 
Former Prime Minister Necmettin Erbakan, whose coalition government was forced to step down by the military on Feb. 28, 1997, died yesterday at the age of 85 in an Ankara hospital where he stayed since early January.
 

Cardiac and respiratory insufficiency were reported to be the main cause behind Erbakan’s death.

The legendary leader of his political movement, National View Milli Görüş, Erbakan was re-elected as the head of the Felicity Party (SP) after a troublesome competition within the party last year. After the 1997 coup d’état, his ruling RP was banned by the courts and Erbakan was barred from active politics for a temporary period of time.

Feb. 28 was the fourth military in politics, preceded by the ones in 1960, 1971 and 1980. Not only were fatal blows dealt to fundamental rights and freedoms after Feb. 29 but also democracy and the rule of law were suspended. The coup introduced a series of harsh restrictions on religious life, with an unofficial but widely practiced ban on the use of the Islamic headscarf. The military was purged of members with suspected ties to religious groups, a tradition still widely observed today. In addition, a number of newspapers were closed.

Despite being under political ban, Erbakan acted as a mentor and informal advisor to former RP members who founded the Virtue Party (FP) in 1997. The FP was found unconstitutional in 2001 and banned; by that time Erbakan’s ban on political activities had ended and he founded the SP, of which he was the leader in 2003-2004 and again from 2010 onwards.

A mechanical engineer by profession, Erbakan entered politics in 1969. Since then, he was an important political figure who influenced Turkish politics.

He was often referred to as “number-one victim” of the Feb. 28 coup, but was also harshly criticized for not defending democracy and the rule of law during the coup period. For years, he was accused of easily leaving his post when the military forced him to resign.

 

Allah rahmet eylesin. May God mercy on Him.



Edited (2/27/2011) by tunci
Edited (2/27/2011) by tunci
Edited (2/27/2011) by tunci



Thread: Toren için giyindi ve tarandı....

6783.       tunci
7149 posts
 27 Feb 2011 Sun 01:14 pm

 

Quoting Lilyana

Hi,

Can someone help me with the following: 

1)Aşağıdakı  cümlelerdeki dönüşlü fiillerin altını çiziniz

 

1. Aynanın karsinda saatlerce suslendi.

 2. Toren için giyindi ve tarandı.

3. Arkadaşlar programa güzel hazırlandı.

4. Onu beklemekten sıkıldı.

5. Sınıfı geçtiği için cok sevindi.

2) Aşağıdakı  cümlelerden hangisinin yüklemi dönüşlü bir fiil değildir?

A) Sevilay, davete gitmek için hazırlanıyor.

B) Talip Bey, aceleyle üzerini giyindi.

C) Sözlerinden dolayı galiba alındı.

D) Bütün süç çocuğun üzerine atıldı.

 

3) Aşağıdaki  cümleleri verilen dönüşlülük zamirleriyle tamamlayınız:

Kendi   kendin  kendisi  kendimiz  kendiniz  kendileri  kendi

1.       ……………….  tanıtır  mısınız? 

2.       Bu yemekleri …………….  yaptim.

3.       Bunlar  sizin  ……………….  işiniz.

4.       ……………….   bu kadar yorma.

5.       ………………. güveniyor musun?

6.       Stadyuma ………………..  gittik.

7.       Ahmet Amca, evini ………….. boyuyor.

8.       ………………  işimi ……………. yaparim.

9.       …………..  nasıl hissediyorsun?

10.    Problemlerini  ………………….  çözmelisin.

 

4) Aşağıdaki  cümleleri uygun yardimci fiillerle tamamlayınız:

1. Rica ……………….. Böyle konuşmayın.

2. Araba haraket  ………………. mi?

3. Babam, sizi akşam yemeğine davet ……………….

4. Lütfen ısrar ……………….!

5. Biraz dolaşınca güzel yerler keşf………….

 

 5) Aşağıdakı  cümlelerden hangisinde  yardimci fiil yoktur?

A) Onun böyle konuşacağını zannetmiyorum.

B) Baban seni affeder mi bilemiyorum.

C) Dün çök güzel bir film seyrettik.

 

D) Bahceye ektiğimiz bütün domatesler olmuş.

 

6) Aşağıdaki karışık kelimlerden anlamlı cümleler kurunuz:

1. öğleden sonar oynar  bir saat Ali futbol

2. Mehmet  istyor  gelecekte  olmak  ressam  ünlü  bir

3. gidiyor  gitar kursuna  Ayşe  her öğleden sonra

4. yapar  kardeşim  her sabah  spor  bir saat

5. severim  pikniğe  hafta  sonlari  gitmeyi

6. Nuran  cok  piyano  iyi  çalar  kiz kardeşim 

7. söyler  Harun  şarkı güzel çök

 

7) Aşağıdaki  cümleleri uygun  fiillerle tamamlayınız:

1. Arkadaşımı mektup ……………………….

2. Ayşe ve Betül güzel resim …………………..

3. Sabahları spor …………………….

4. Tatilde ……………………..

5. Bugün okullar tatil ……………

6. Kardeşlerim ve ben heyecanla tatili ………………

7. Hepimiz tatili en  güzel şekilde değerlendirmek ………………

8. Tatilde Uludağ kayak merkezine …………………

 

8) Aşağıdaki cevaplara uygun sorular yaziniz:

1. ……………………………………………………………………………..?

Cümartesi günleri genellikle futbol oynarim.

2. ……………………………………………………………………………..?

Haftada iki kez maç yaparim.

3. ……………………………………………………………………………..?

Benim hobim pul koleksiyonu biriktirmek.

4. …………………………………………………………………………….?

Müziğe karşı  kabiliyetim var.

 

 

Thank you

 

 

 

 

 

 

 

 )Aşağıdakı  cümlelerdeki dönüşlü fiillerin altını çiziniz

 

 

1. Aynanın karsinda saatlerce süslendi 

 2. Toren için giyindi ve tarandı.

 3. Arkadaşlar programa güzel hazırlandı.

 4. Onu beklemekten sıkıldı.

 5. Sınıfı geçtiği için cok sevindi.

 

2) Aşağıdakı  cümlelerden hangisinin yüklemi dönüşlü bir fiil değildir?

A) Sevilay, davete gitmek için hazırlanıyor.

B) Talip Bey, aceleyle üzerini giyindi.

C) Sözlerinden dolayı galiba alındı.

D) Bütün süç çocuğun üzerine atıldı     (the verb atıldı (passive) is not dönüşlü )

 

 

 

 

3) Aşağıdaki  cümleleri verilen dönüşlülük zamirleriyle tamamlayınız:

Kendi   kendin  kendisi  kendimiz  kendiniz  kendileri  kendi

1.       …Kendinizi….  tanıtır  mısınız? 

2.       Bu yemekleri …kendim….  yaptim.

3.       Bunlar  sizin  ……kendi….  işiniz.

 

4.       …Kendini………….   bu kadar yorma.

 

5.       …Kendine……. güveniyor musun?

 

6.       Stadyuma ……kendimiz     gittik.

7.       Ahmet Amca, evini …kendi…. boyuyor.

 

8.       …Kendi………  işimi …kendim…. yaparim.

9.       …Kendini…..  nasıl hissediyorsun?

10.    Problemlerini  ……kendin……….  çözmelisin.

 

 

 

4) Aşağıdaki  cümleleri uygun yardimci fiillerle tamamlayınız:

1. Rica ……ederim……….. Böyle konuşmayın.

2. Araba haraket  etti………. mi?

3. Babam, sizi akşam yemeğine davet …ediyor....

 

4. Lütfen ısrar …etmeyin…….!

5. Biraz dolaşınca güzel yerler keşfettim...



 

 5) Aşağıdakı  cümlelerden hangisinde  yardimci fiil yoktur?

A) Onun böyle konuşacağını zannetmiyorum.

B) Baban seni affeder mi bilemiyorum.

C) Dün çok güzel bir film seyrettik.

 

D) Bahçeye ektiğimiz bütün domatesler olmuş. (there is no "yardımcı fiil" in this sentence)

 

6) Aşağıdaki karışık kelimlerden anlamlı cümleler kurunuz:

1. öğleden sonar oynar  bir saat Ali futbol = Ali öğleden sonra bir saat futbol oynar.

2. Mehmet  istyor  gelecekte  olmak  ressam  ünlü  bir = Mehmet gelecekte ünlü bir ressam olmak istiyor.

3. gidiyor  gitar kursuna  Ayşe  her öğleden sonra = Ayşe her öğleden sonra gitar kursuna gidiyor.

4. yapar  kardeşim  her sabah  spor  bir saat = Kardeşim her sabah bir saat spor yapar.

5. severim  pikniğe  hafta  sonlari  gitmeyi = Hafta sonları pikniğe gitmeyi severim.

6. Nuran  cok  piyano  iyi  çalar  kiz kardeşim  = Kız kardeşim Nuran çok iyi piyano çalar.

7. söyler  Harun  şarkı güzel çök =Harun çok güzel şarkı söyler.

 

7) Aşağıdaki  cümleleri uygun  fiillerle tamamlayınız:

1. Arkadaşıma mektup ………yazdım……………….

2. Ayşe ve Betül güzel resim …yaparlar…………..

3. Sabahları spor …yaparım………………….

4. Tatilde ……çok kitap okurum……..

5. Bugün okullar tatil …oluyor…………

6. Kardeşlerim ve ben heyecanla tatili ……bekliyoruz…………

7. Hepimiz tatili en  güzel şekilde değerlendirmek …istiyoruz…………

8. Tatilde Uludağ kayak merkezine …gideceğiz………………

 

8) Aşağıdaki cevaplara uygun sorular yaziniz:

1. …Genellikle  ne zaman futbol oynarsın………………………………..?

Cumartesi günleri genellikle futbol oynarim.

2. …Haftada kaç kez maç yaparsın…………………………………..?

Haftada iki kez maç yaparim.

3. Hobilerin nelerdir……………………………………………………..?

Benim hobim pul koleksiyonu biriktirmek.

4. …Neye kabiliyetin var………………………………………………….?

Müziğe karşı  kabiliyetim var.

 

.



Edited (2/27/2011) by tunci [coloured]
Edited (2/27/2011) by tunci

Lilyana liked this message


Thread: Looks like a good book \

6784.       tunci
7149 posts
 27 Feb 2011 Sun 12:06 pm

 

Quoting gokuyum

Seems interesting. I hope we can have Turkish edition of it.

 

 Yes,that would be good to have that book in Turkish. I think author of the book would want it to be translated into turkish as well. I like this sort of books that tell us observations of foreigners about Turkish culture and people.



Thread: E to T

6785.       tunci
7149 posts
 27 Feb 2011 Sun 11:54 am

 

Quoting deli

Dear Tunci

sorum var

I have been

for example

 

sometimes I say

Türkçeyi calışmaktayım I have been studying Turkish

 

is this correct

 

 Deli,good question. We would say "Türkçe çalışmaktayım". Since Türkçe is a common noun we don"t put "i" in front of it. For specific nouns yes you can put "i,ı,,u,ü".

For example : Matematik çalışmaktayım (Math is a common name)

                  ( Bu) konuyu çalışıyorum = (I am studying the subject) as you see here

                   konu (subject)+y (buffering letter) +u (suffex to make it specific)

                   the subject in this sentence is specific.Therefore it takes "u" .

                   Hangi tasarıyı çalışıyorsunuz ? (which project you are studying (working) on ?)            Tasarı (project) +y (buffering letter) + ı (suffex to make it specific)

 



Thread: Forgotten Turkish village unearthed by commercial.

6786.       tunci
7149 posts
 27 Feb 2011 Sun 03:26 am

Forgotten Turkish village unearthed by commercial

Taraklı appears in a new TTNet commercial in which renowned actor Şener Şen acts as the mayor of the town, called Mümkünlü.

Taraklı appears in a new TTNet commercial in which renowned actor Şener Şen acts as the mayor of the town, called Mümkünlü.
EYÜP ERDOĞAN

CHiZZY liked this message


Thread: t to e

6787.       tunci
7149 posts
 27 Feb 2011 Sun 01:33 am

 

Quoting ayse-eski

Yalnız kalırsan, yalnız olmadığını bil. Dertli isen, dermanın olduğunu bil. Hiç bir şeyin sahibiyim deme,emanetçi olduğunu bil..

 

 Yalnız kalırsan, yalnız olmadığını bil

 If you become alone, know that you are not alone.

 Dertli isen,

 If you are in sorrow,

 dermanın olduğunu bil.

 know that there is a cure.

 Hiç bir şeyin sahibiyim deme, (dont count anything as yours)

 Do not say that you own things,

 emanetçi olduğunu bil..

 know that you are a bailee. ( Bailee=The person to whom goods are committed in trust, and who has a   temporary possession)

 

 

 

 



Edited (2/27/2011) by tunci [coloured,added explanations]



Thread: turkish t eng plzzzzz

6788.       tunci
7149 posts
 27 Feb 2011 Sun 12:47 am

 

Quoting sam1

sagol tunci

 

 Birşey değil Sam.



Thread: turkish t eng plzzzzz

6789.       tunci
7149 posts
 26 Feb 2011 Sat 09:59 pm

 

Quoting sam1

turkceni guzel ilerletmisin tebrikler...kucuk oglumuz nasil insallah cok iyidir???

 

 It looks like you improved your turkish alot(very well) ..congratulations...How is our little son ? hope he is keeping very well.



Edited (2/26/2011) by tunci



Thread: Looks like a good book \

6790.       tunci
7149 posts
 26 Feb 2011 Sat 08:24 pm

Binlerce bardak çayın öyküsü

               Buy Yes, I Would Love Another Glass Of Tea: An American Woman´s Letters To Turkey

 Yes, I Would Love Another Glass Of Tea: An American Woman´s Letters To Turkey

Türkiye’ye yaptığı yüzlerce seyahatte içtiği binlerce bardak çayı unutamayan Katharine Branning, hatıralarını da ‘bir çay daha lütfen’ adlı kitabında topladı. Branning ile Teksas’ta yaşayan bir Türk ailenin evinde, çay eşliğinde konuştuk.

 

Teksas’ın en büyük şehri Houston’da bir Türk ailenin evinde, pazar kahvaltısı yapılıyor. Houston’da yaşayan Turan Kılıç, Türk ve Amerikalı misafirlerini ağırlıyor. Beyaz peynir, zeytin, poğaça, reçel ve menemenle süslenmiş klasik bir Türk kahvaltı sofrasının elbette en önemli unsuru, taze demlenmiş Rize çayı. Boşalan çay bardakları evin hanımı tarafından hemen dolduruluyor. Kahvaltının tek yabancı konuğu ise bir Amerikalı. Ohio’da doğmuş, eğitimini Fransa’da tamamlamış ancak son 30 yıldır Türkiye’yi keşfetmeye çalışan bir kütüphaneci. New York Merkez Kütüphanesi Müdür Yardımcısı Katharine Branning, Türkiye’de yıllar boyunca kendisine ikram edilen binlerce bardak çaydan sonra, Teksas’ta, Kılıç ailesinin evinde de bu ikramın devam etmesinin şaşkınlık ve mutluluğunu yaşıyor. Bu sebepten olsa gerek, çay ikramını hiç geri çevirmiyor.

Katharine Branning’i, Teksas’ın Houston şehrinde bir Türk ailesi ile buluşturan sebep, kısa süre önce piyasaya çıkan kitabı. Türkiye’de Kaynak Yayınları tarafından, ‘Bir Çay Daha Lütfen’ adıyla yayımlanan kitap, Amerikalı gezgin bir kütüphanecinin 30 yıllık Türkiye hatıralarına ve maceralarına yer veriyor. Houston’da bu yıl 4.’sü düzenlenen Türk Dünyası Festivali’nde kitaplarını imzalayan Branning, Türk çayı özlemini de Kılıç ailesinin evinde gideriyor. Aksiyon Dergisi’ne verdiği mülakatın da Türk çayı eşliğinde olması, tabloyu tamamlıyor.

OHIO – PARİS – SİVAS HATTI

Katharine Branning, klasik Amerikan yaşam tarzıyla yetişmiş bir insan. Yani, Orta Batı’da doğmuş, Miki Mause ve Hollywood filmleriyle büyümüş ve gençliğinde Türkiye’nin adını bile duymamış. Türkiye ve Türklerin onun hayatına girmesi, yükseköğrenim için gittiği Paris’te, sanat tarihi dersinde başlıyor. Bir gün yorgun ve uykulu hâliyle İslam Sanatları dersini dinlerken, hocanın tahtaya yansıttığı slayttaki bir fotoğraf dikkatini çeker. Sanat tarihi hocası tarihî bir yapıyı anlatmaktadır ama onun gözü bu eserin kapısındaki eşsiz süslemeler, kabartmalar ve mimarideki inceliklere takılmıştır. Burası neresi diye bakarken, görüntünün altındaki yazıyı okur: Gök Medrese-Sivas. Hiçbir şey anlamamıştır bu bilgiden. Sivas nedir, Gök Medrese nedir diye düşünürken, dersin sonunu zor getirir ve kendini kütüphaneye atar. Önce Sivas’ın Türkiye’nin bir şehri olduğunu öğrenir, sonra Gök Medrese’nin tarihini okumaya başlar. Sanat tarihine çok meraklı bir öğrencidir ve bu kısa araştırmadan sonra Gök Medrese’yi ziyarete gitmeyi kafasına koyar. Onun Türkiye macerasının ve aşkının fitilini de, işte bu sanat eseri ateşlemiştir.

Peki, Fransa’ya gelirken Türkiye’nin sadece adını duymuş ve hiçbir Müslüman ülkeye yolu düşmemiş bir öğrenci neden İslam Sanatları dersini seçmeli alır? Branning bu tercihini şöyle gerekçelendiriyor: “İslam sanatlarına ilgim Fransa’ya gidince başladı. Ohio’dan Fransa’ya giden bir genç kız için zaten kültür çok farklıydı; ben orada Fransız kültürü okumak yerine farklı bir katmanı tercih ettim ve İslam sanatlarını seçtim. Sanat yalın olarak öğrenilmez. Onu etkileyen yan faktörlerini de öğrenmek lazım. İslam toplumlarını, dinlerini ve tarihlerini de öğrenmek gerekir. Bunları da ders olarak aldım. Bu bana yeni pencereler açtı ve daha farklı bir bakış açısı kazandırdı.”

Gök Medrese’nin peşine düşen genç Ohio’lu, Türkiye’yi ilk, 1978’de, henüz 19 yaşındayken ziyaret eder. Sivas’a giderek, daha önce fotoğrafına hayran kaldığı Gök Medrese’yi gezer. Türkiye ilgisi bu yapıyla sınırlı kalmaz. Sonraki ziyaretler daha çok Selçuklu ve Osmanlı’dan kalma hanların ve kervansarayların keşfiyle devam eder. Her yıl devam eden ziyaretlerde, tarihî yapılara olan ilgisini bir Türkiye sevdasına dönüştürense, insanların yaklaşımları, edindiği dostluklar ve gördüğü misafirperverliktir. Ülkeye ilgisindeki değişimi, “İlk gidişim, tarihî binaları ve sanat yapılarını incelemek için oldu. Binalara ilgim, insanların samimiyeti ile daha başka bir boyut almaya başladı. Türkiye’de hayat çok ilginç ve harikalarla dolu. Küçük hadiseler, insanlarla ilişkiler ve o insanlardan gelen cömertlik gösterileri beni yavaş yavaş etkilemeye başladı.” sözleriyle anlatıyor. 

Katharine Branning’in kitabında altını çizdiği bir husus var: Turkish style yani Türk tarzı. Türkiye’ye ilk ziyareti 1980 öncesi yapan ve tamamen kapalı bir toplum yapısı ile karşılaşan yazarın, Türk tarzı ile ilgili ilginç tespitleri var: “Her zaman bazı şeyler gözden kaçar, olması gerektiği gibi olmaz ya da bazen tamamen yanlış olur. Hiçbir şey mükemmel değildir ama her şeyin yine de yolunda gittiğinden emin olabilirsiniz. Hayat kusursuz değildir, çevrenizdeki her şey de öyle. Tek kusursuz Allah’tır. Türklerin bu yaklaşımından şunu öğrendim: Kimse kusursuz olmadığına göre; alçakgönüllü olmalı ve asla mağrur olmamalıyız…” Branning, her şeyde mükemmel olma çabasındaki bir kültürden geldiğini hatırlatarak, “Bu itibarla titiz bir Batılı bakış açısı ile Türk tarzını tanımak benim için çok kolay olmadı ama onları kınama ya da küçük görme gibi bir davranış içinde bulunmamayı da çabuk öğrendim.” diyerek, Türkiye’de yaşadığı değişimi aktarıyor kitabında.

Bunlar elbette 80’li yılların Türkiye’sine ait değerlendirmeler. Bugün hâlâ Türkler mükemmeli aramıyor mu, diye sorduğumuzda ise ülkede yaşanan değişimin altını çiziyor.  Türkiye’nin teknolojik gelişimdeki hızını anlatırken, New York’ta yaşayan bir insan olarak ATM para çekme makinesini ilk kez Türkiye’de kullandığını aktarıyor. THY’nin gelişimi de değişime verdiği örneklerden. Paris’e aktarmalı uçuşu kaçırdığı için kimsenin telaşlanmadığı, uyarı olmaksızın uçuşların ertelendiği havaalanlarını kullanmış; kalkış saatini iki saat geçmesine rağmen kimsenin umursamadığı ve habire çayların söylendiği otobüs terminallerinde seyahat etmiş, beş yıldızlı otelin bahçesinde dolaşarak çiçekleri yemesine rağmen kimsenin şezlongundan kalkarak müdahale etmediği ineklere şahit olmuş bir Amerikalı olarak Türkiye’de artık hayatın çok değiştiğinin altını çiziyor.

Katharine Branning, anlattığı değişimden son derece memnun. Buna rağmen bazı korkuları var. En fazla korktuğu şey, Türklerin misafirperverlik özelliklerini kaybetmesi! Kitabında da zaten bu korkusunu açık yüreklilikle ifade ediyor. Teknolojideki gelişim ve ülkenin değişimi, bazı geleneksel özellikleri, özellikle de misafirperver yönümüzü törpüledi mi sorumuzu ise Teksas’ta bir Türk ailenin evinde kahvaltı yapıyor olmanın güveniyle cevaplıyor: “Bence bu Türklerin tabiatı hâline gelmiş. Bunun teknolojik gelişme ve büyüme ile çok fazla değişeceğine inanmıyorum.” Branning, bu özelliği kaybetmek bir yana Türklerin misafirperverlik başta olmak üzere bütün güzel kültürel özelliklerini kültür merkezleri ve okullar yoluyla dünyanın her tarafına taşımaya başladıkları tespitini de yapıyor. “Bu çalışmaları alkışlıyorum.” diyen Branning, farklı bakış açıları ve farklı kültürleri öğrenmeye dünyanın artık daha fazla ihtiyacı olduğunu vurguluyor.

Farklı kültürlere meraklı bir gezgine, elbette sadece bir ülkeye gidip gelmek yetmez. 30 yıl boyunca neredeyse her yıl ülkemize gelmesine rağmen Branning bütün dünyayı dolaşmış bir yazar. Tanıdığı ve etkilendiği birçok kültür olmuş. Mesela Japon kültüründe her şeyin çok hassas ve düzen içinde âdeta bir sanat eseri gibi yapılmasından etkilenmiş. Fransa’daki felsefi derinlikten etkilenmiş. Bütün bunların yanında Türk kültürünün ise kendi karakterini besleyen yönünü keşfettiğini belirtiyor. Bu sebepten, gidip gördüğü ve tanıdığı onca ülkeye rağmen, sadece Türkiye ve Türkler hakkında bir kitap yazmayı tercih etmiş.

Anadolu’da en ücra köşelere kadar giderek neredeyse bütün tarihî yapıları ziyaret eden Branning, bu yapıların yıllar önceki metruk ve bakımsız hâllerini iyi bildiği gibi, bugünkü restore edilmiş durumlarının da yakın tanığı. O bakımdan iki durumu karşılaştırma imkânına sahip. Zaten kitabı okuduğunuzda, bir zamanlar Anadolu coğrafyasındaki han ve kervansarayların terk edilmişliklerinden etkilenmemek mümkün değil. Yazar, bu durumun kendini ne kadar üzdüğünü belirtiyor. Tesellisi ise yeni dönemde bu yapıların büyük bölümünün restore edilerek, tekrar yaşayan mekânlar hâline getirilmesi. Restorasyonları, ‘geçmiş dönemlerin anlayışının yeni nesillere aktarılması adına güzel bir çalışma’ olduğunu belirterek, “Bir bina çökmediği sürece onu eski hâline yakın şekle getirebilirsiniz ama bina yıkılmışsa o dönemin hayat tarzı ve kültür birikimi de çökmüş oluyor. Restore edilirse çocuklarınıza, Selçukluların nasıl bir kültür hayatı olduğunu, Mevlana’nın nasıl yaşadığını daha iyi anlatabilirsiniz.” diyor. Yazar, Türkiye’deki han ve kervansaraylarla ilgili bilgi birikimi ve görsel malzemeyi de halen www.turkishhan.org adlı internet sitesinde sergiliyor. Sitede hanlarla ilgili geniş bilginin yanı sıra, hem önceki hâlleri hem de restore edildikten sonraki durumlarının fotoğrafları yer alıyor. İnternet sayfasına birçok Türk’ün mesaj attığını belirterek, “İnsanlar sitemi gördükten sonra daha önce hiç gitmedikleri tarihî yapıları ziyaret ettiklerini belirtiyor. Çabalarımın işe yaradığını görmek beni mutlu ediyor.” diyor.

Türkiye üzerine bu kadar çalışan, gezen ve araştıran bir yabancının, elbette ilginç toplumsal tespitleri de oluyor. Mesela o, Türkiye’de iki tip insan olduğunu düşünüyor. Bunlardan birincisi İstanbul’da yaşayan, dünyaya sadece kendi penceresinden bakan ve kendilerini dünyanın merkezinde görenler. Yazar bu grubu Amerika’daki New Yorklulara benzetiyor. İkinci grup ise geriye kalan, ülkesini daha iyi tanıyan Anadolu insanları. Branning, İstanbul’da tanıdığı ve birinci gruba dâhil birçok arkadaşının Antalya tatilleri haricinde Anadolu’ya hiç gitmediklerini ve ülkeyi tanımadıklarını söylüyor.

Sırası gelmişken, Katharine Hanım’a Türkiye’nin mutlaka görülmesi gereken yerlerini soruyoruz. Bu konuda zorlansa da, önce Konya ve Kayseri’yi sayıyor. “Her Türk, Selçuklu tarihinden izler taşıyan bu iki şehri mutlaka görmeli.” diyor. Onun devamında ise özellikle ülkedeki dinî ve kültürel çeşitliliği anlayabilmek için Hatay, Mardin ve Şanlıurfa’nın görülmesi gerektiğini belirtiyor. Osmanlı şehirleri olarak görülmesi gereken yerler ise Edirne ve Bursa. Osmanlı’yı ve Türkiye’nin derin tarihini anlayabilmek için Edirne ve Bursa’yı çok önemsiyor. 

Peki, ülkemizi bu kadar yakından bilen bir gezginin görmediği, bilmediği bir yer var mı? Bu soruya cevabı çok net: Türkiye’de görmediği yer kalmamış. Bu sebeple artık ziyaretlerini gezmekten ziyade, Türkiye’ye katkıda bulunmak için yapmak ve proje bazında çalışmak istediğini ifade ediyor. Diğer bir hedefi de Türkçeyi daha iyi öğrenmek. Katharine Branning ya da kendine yakıştırdığı Türkçe ismiyle Kadriye Hanım, kitabının İngilizce baskısı ile yabancılara ülkemizi tanıtırken, Türklere de kendi ülkesinin güzellik ve zenginliklerini bir kez daha hatırlatarak Türkiye’ye en güzel katkıyı yapıyor.

 

İngiliz sefirenin mektupları

Lady Mary, 19. yüzyılda İstanbul’da görev yapmış bir İngiliz sefirinin eşi. Türkiye’de kaldığı yaklaşık 2 yıl boyunca yaşadıklarını kaleme alan Fransız sefirenin mektupları daha sonra kitap hâline getirilmiş. Katharine Branning, bu mektuplardan çok etkilenen ve Türkiye üzerine kaleme aldığı her izlenimde Lady Mary’e gönderme yapan bir yazar. Bu bakımdan kendisine Lady’nin gözlemlediği Osmanlı Türkiye’si ile kendi yaşadığı ülkeyi kıyaslamasını istiyoruz. Öncelikle onun gördüklerini kültürel anlamda kendisinin de gördüğünü belirtiyor. O yıllardaki kültürel temelin hemen hemen aynı şekilde devam etmesine çok şaşırdığını ekleyerek…

    Türkiye lider ülke oluyor Katharine Branning’e dış dünyadaki Türkiye imajını soruyoruz. Söze, “Türk olsaydım ben de çok gururlu ve mutlu olurdum.” diye başlıyor.  Türkiye’nin dünyada çok önemli bir pozisyona geldiğini vurgulayarak, BM Güvenlik konseyi üyeliğini ve ABD Başkanı Obama’nın ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapmasını örnek veriyor. Dünyayı etkileyecek çok önemli projelerde Türkiye’nin imzası olduğunu da belirterek, “5 yıl önce olmayan büyük işlerin olduğunu bugün görebilirsiniz. Dünyadaki lider seviyesindeki ülkelerden biri hâline geliyor Türkiye. Ortadoğu ülkeleri arasında barışa aracılık eden bir ülke oldu. Bu çok önemli çünkü Ortadoğu barışı dünya barışı açısından çok önemli.” diyor. Son yıllarda moda hâline gelen ‘eksen kayması’ eleştirilerini anlamsız bulan Branning, Türkiye’nin bugün geldiği seviyede demokratikleşmenin katkılarının unutulmaması gerektiğini vurguluyor.

 

                                                                                                                  

21.02.2011                            AKSİYON DERGİSİ

ZAFER ÖZCAN
 


Edited (2/26/2011) by tunci



(7149 Messages in 715 pages - View all)
<<  ... 670 671 672 673 674 675 676 677 678 [679] 680 681 682 683 684 685 686 687 688 ...  >>



Turkish Dictionary
Turkish Chat
Open mini chat
New in Forums
Crossword Vocabulary Puzzles for Turkish L...
qdemir: You can view and solve several of the puzzles online at ...
Giriyor vs Geliyor.
lrnlang: Thank you for the ...
Local Ladies Ready to Play in Your City
nifrtity: ... - Discover Women Seeking No-Strings Attached Encounters in Your Ci...
Geçmekte vs. geçiyor?
Hoppi: ... and ... has almost the same meaning. They are both mean "i...
Intermediate (B1) to upper-intermediate (B...
qdemir: View at ...
Why yer gördüm but yeri geziyorum
HaydiDeer: Thank you very much, makes perfect sense!
Random Pictures of Turkey
Most liked